“Medyan halkına da
kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin
için ondan başka hiçbir ilah yoktur. Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir.
Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını eksiltmeyin. Düzene
sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin
için hayırlıdır.” A’raf:85
Ayette vurgulanan hakikate bakar mısınız, ahlaksızlığın ortaya
çıktığı ve insanların haddi aştığı durumda hemen onlara bir uyarıcı geliyor. Bu
uyarıcının anlattığı temel gerekçe, “Allah’a kulluk edin sizin ondan başka
hiçbir ilahınız oktur.” Allah’a kulluğun dikkate alınmadığı ortamlar, tüm
hesapların altını üstüne, üstünü de altına getirmekte bir sakınca görmezler.
Onun için uyarıcının insanları ahlaki olarak davet ettiği en önemli hakikat,
Allah’tan başkasına kulluktan kaçınmaları ve gönderilen apaçık delillere göre yaşamalarıdır.
Ölçünün ve tartının bozulması, ahlaki bir çözülme ve toplumsal güvenin ayaklar
altına alınmasıdır. Ondan dolayı elçinin hatırlatması, ölçüyü ve tartıyı tam yapın
olmuştur. Başkalarının hak ve hukuklarına dikkat etmeyenlerin, ahlakı cinsel yaşamla
sınırlandırarak ahlaksız bir yaşam oluşturmalarının tutarsızlığı da böylece
ortaya çıkmaktadır.
Ahlak ve hukuk iç içe olan iki kavramdır. Yaşamdaki
hakkaniyetler aynı zamanda hukukun temel kriterlerini oluşturur. Ahlaksız bir
toplumda hukuk kurallarının da çok anlamlı bir yaptırıma sahip olduğunu
düşünemezsiniz. Çünkü insanların ahlaken dejenere olduğu ve kimsenin, başkasının
hak ve hukukunu korumasının gerekliliğine inanmadığı bir ortamda,
uygulayacağınız kuralların yaptırımının çok etkisi olmayacaktır. Onun için
böylesi toplumlarda hapishanelerde insanların dolup taştığına şahit olursunuz. Ancak
ahlaksal olarak hakkaniyete uygun yaşayan toplumlarda insanları hukuken
cezalandırmaya ihtiyaç duymazsınız, ondan dolayı da hapishanelerin
kapatıldığını görebiliriz.
Eğer bir fert, tek başına hayatta kalmak için başkalarının da
varlığına ihtiyacı olduğunu anlarsa, insan olduğunu anlamış olur. İnsan
olduğunu anlayan her fert bir başkasının da kendisi gibi yaşamını devam
ettirmesi için, başkalarının varlığına ihtiyacı olduğunu bilir. Her hareketini ortaya
koyarken iyilikleri kendi tarafına, karşı tarafa da olumsuzlukları koymaya
çalışmaz. Ahlaki bir eylemin herkes için gerekli ve elzem olduğuna inanarak
yaşar. İnsanlar böyle bir yaşamın ortasında varlıklarını devam ettirmek
isterlerse, insan gibi yaşarlar; şayet kendi çıkarlarını sadece koruyacağına
inanırsa o zaman da hayvani güdülerinin etkisiyle bir hayat ortaya koyar ki,
bunun adı insani bir yaşam asla olamaz.
Ahlaksızlık, sadece fahşanın içinde bir unsurun ortaya
çıkmasıyla olacağını düşünen ve öyle anlamaya mahkûm olmuş insanlar, öncelikle
ahlaksızlığın temel kriterlerini iyi kavramaları gerekir. Ahlaksızlık, ölçü ve
tartıyı eksilmekle başlıyor. Bu dengesizliğin içerisinde her şey vardır.
Başkasının eşi çocukları değersiz, bizimkiler çok değerli, bizim eylemlerimiz
kutsal diğerlerinin ki çirkef, bizim malımız canımızın yongası, başkasının ki
ortalık malı yemeyen keriz, benim çalmamın bir anlamı var, başkasının çalması
ne kadar kötü, benim yaptığım sapkınlığın adı, olur böyle kaçamaklar,
başkasının yaptığı, alçaklık adilik vs. Biz ağzımıza alınmayacak kelimeleri
kullandığımızda karşıdaki hak eder, diğeri kullandığında pisliğin yapacağı
ancak bu, kendimize ait olamayanları kendi ukdemize almak için her türlü yalanı
söylemekte bir sakınca görmezken, onlar yaptığında onların zaten geçmişi belli…kendi
çevremizde ahlak yoksunu her türlü kepazeliklerin üzeri örtülür ve adı, kol
kırılır yen içinde kalır, diğerleri yaptığında onların tüm kirli çamaşırlarını pazara
dökmek şart olur. Her türlü imkanları kendi yakınımıza ve sadakatli olanlara
haksızca aktardığımız zaman hiç olmazsa namazlı ve alnı secde görür, diğerleri
olunca onlara gidecek bir dirhem su bile haram olur…Bunları çoğaltmak
mümkündür. Yani buradan yola çıkarak öncelikle ölçüyü ve tartıyı tam
yapmadığımız müddetçe, ahlaksızlığın en ala kollarında can verileceğinden
kimsenin kuşkusu olmasın…
“…Rabbinizden size açık
bir delil gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını
eksiltmeyin. Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar
iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.” A’raf:85
İnsanların mallarını eksiltmeyin… Hangi gerekçe ve anlayışla
onların vermek zorunda olmadığı paraları, neden hukuki bir gerekçeyle alma
hakkına sahip olduğunuzu anlatırsınız. Allah almamanızı istediği bir malı
kendinize göre gerekçeler oluşturarak alırken hiç mi içiniz sızlamaz.
Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, ahlaktan söz edecekseniz. Ölçü
ve tanrının şaftını kaydırmış olanlar hiçbir ahlaktan bahsetme hakkına sahip değildir.
Ölçü ve tartının üzerinde bu kadar durulmasının hikmetini anlamayanlar,
ahlaksal yozlaşmanın ve çözülmenin hiçbir noktasına olumlu katkı sunamazlar.
Çünkü ahlaksal bozulma, haksızlıkların artmasıyla başlar. Haksızlıklara göz
yumanlar diğer taraftan da neden böyle bir uçuruma gidiyoruz gibi timsah
gözyaşlarını akıtmasınlar. Öncelikle timsah gibi her şeye saldırmaktan ve her
şeyin sahibi olmaktan kurtulsunlar, sonra ahlakı konuşma hakkına sahip
olduklarını ortaya koysunlar.
Allah’ın apaçık delillerine rağmen ahlaksızlığın odağını değiştiren
anlayışlar, ne kadar da yeni odaklar oluştursalar asla iflah olmazlar. Hırsızlığın,
gaspın, tecavüzlerin, insan katletmelerin, ailelerin dağılmasının, cinsel
fuhşun yaygınlaşmasının, saygının ve sevginin yok olmasının, rüşvetin, adam
kayırmaların, liyakatsizliklerin, vs. gibi ahlaksal çöküşlerin hepsinin
temelindeki ana bileşenin ölçü ve tartıyı tam yapmamaktan kaynaklandığını göremeyenler,
yan değişkenlerde bu sorunların kaynağını ne kadar ararlarsa arasınlar, petrol
olmayan bir yerde petrol aramak gibi avuçlarını yalayacaklardır.
Düzene konulan bir hayatı yaşanmaz hale getirip sakın
bozgunculardan olmayın. Allah hiçbir bozguncuyu sevmez. İnanan kimseler iseniz
bunları yapmak sizin için hayırdır.
“Bir de, tehdit ederek Allah’ın yolundan O’na
iman edenleri çevirmek, Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere her
yol üstüne oturmayın. Hatırlayın ki, siz az (ve güçsüz) idiniz de o sizi
çoğalttı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?” A’raf :86
Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek için yolunun üstüne
oturarak kendinizi bu yolun sahibi gibi göstermekten uzaklaşın. Allah’ın
üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın, bozguncuların sonunun nasıl olduğunu görün…Hiçbir
toplum kendisini ayrıcalıklı sanmasın, İnsanları tehdit ederek, Allah’ın
yolundan insanları çevirmenin sonunun ne olduğunu herkes çok iyi görecek…
“Bakın, bozguncuların
sonu nasıl oldu”
Erol KEKEÇ/28.01.2019