De ki onlara:
"Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı
okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın.
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da
rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın.
Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın.
Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."En’am:151
Ahlakın genel çerçevesi bu ayette apaçık ortaya konulmaktadır.
Kur’an’ın bir ahlak manifestosu olduğunu bu ayetten apaçık görmekteyiz.
Yeryüzündeki insanların hepsini bir araya toplasanız, ahlakın bu kadar açık ve
net bir tanımını yapmasını ve çerçevesini yaptıramazsınız. Allah açıkça bunu bize beyan
ederken, kendi küçük beyinlerimizle yeni sınırlar belirlemeye kalkıyoruz.
Haydi gelin sizin yüzünüze karşı, rabbinizin neleri haram
kıldığını size okuyayım…En önemli yapmamız gereken, ona hiçbir şeyi şirk
koşmamaktır.İşinizi,paranızı,mevkinizi,bayunuzu güzelliğinizi,beklentilerinizi,korkularınızı,üstatlarınızı,şeyhlerinizi,atanızı,liderlerinizi,hocalarınızı,arabalarınızı,evlerinizi,villalarınızı,binalarınızı
okullarınızı, mesleklerinizi yani kısaca, sizi Allah’ın dışında bağlayıcı olan
ne varsa bunların hepsinin çekim alanından çıkıp, onların sahibi olacaksınız ki,
Allah’a şirk koşmayasınız. Neye ait isek ve kendisi olmadan kendimizi
anlatmakta güçlük çekiyorsak, bunların hepsi bizi Allah’a şirk koşmaya götüren etkenlerdir.
Yaşatanın öldürenin rızık verenin, başımıza gelen olumlu ve olumsuzlukların
hepsinin sahibi, hesapları görenin, her şeyin mutlak yöneteninin o olduğunu
idrak edip, yüreklerimizin atışını ondan gelecek emirler doğrultusunda atmasını
sağlayamıyorsak, o zaman hayatımızın şirk bataklığında geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu bataklıktan dışarıya çıkmadan ahlaksal değerlerin hayatlarımızda izler
bırakması da düşünülemez.
Sen olmazsan biz de olmayız diyeceğimiz tek güç Allah’tır.
Onun dışındakilere söylenen bu söz Allah’a şirk koşmaktır. Onun dışında
kutsallaştırılan ve tazim duruşu gerektiren her eylem, şirkin ta kendisidir.
Şirk dendiği zaman hemen aklımıza sıradan basit putlar gelmesin…Onlar şirkin
alenen zirve yaptığı ancak en sıradan olanlarıdır. Allah’a hiçbir şeyi şirk
koşmayın…Namazımız, okuduğumuz Kur’an, tuttuğumuz oruç, yaptığımız haç,
verdiğimiz sadakalar da bünyesinde şirk unsuru barındırarak karşımıza çıkabilir.
Eğer kıldığımız namaz, amaç olur, ne kadar güzel namazı eda ettiğimizi, o
olmazsa olmaz olarak bizi sadece onunla bütünleşmek olarak algılanırsa, bu da
çığırından çıkar…Kutsal olan namazın kendisi değil, Rabbimizdir. Allah’a giden
yolda bir işaret olduğu için o değerlidir. Allah hesaba katılmadan alışılmış
bir davranış olarak, eda edildiği sanılan namazlar, bize kendisini hatırlatıp
Rabbimizi unutturacak durumdaysa, bunun bir şirk unsuru olmadığını kim söyleyebilir.
Sairin dediği gibi “Kır bu evin putunu İbrahim ister Kur’an olsun adı, ister
veli olsun, Kır bu evin putunu İbrahim! azmet deli gönlüm putlar kırmaya,
putlar kıran Arzı Mevuta geçer.” Yani Kur’an’la Allah’a şirk koşan, bir yaşam
ortaya çıkardık…
Şirk deyip hemen geçmemek gerekiyor, sıradan devlet
yöneticileri bile yetkilerine kimseyi ortak etmeyi düşünmezken, nasıl olur da Tüm
mahlukatın var edenine, çirkince bazı ortaklar kılabiliyoruz. Allah hiçbir
konuda kendisine şirk koşulmasını asla istemiyor, ahlaki yaşamın olmazsa olmazı
buradan başlar. Ondan sonra dünyaya gelmemize vesile olan anne ve babaya
iyilikle muamele etmek gelmektedir.
Ana ve babaya çok iyi davranın, onlara kötü davranmak haram
olan bir davranıştır. Haram anlatılacaksa, kültürü din haline getirerek
insanlara haram sınırları belirlemekten uzaklaşalım ve Allah’ın haramlarını
anlatalım…Ana ve babanın herhangi bir dini inancı sorgulanmadan onlara çok iyi
davranmak ahlakın ikinci ve olmazsa olmaz ilkesidir. Bu aleme gelmemize vesile
olan ana ve babaya saygı, sevgi, merhamet etmeyen bir anlayış tüm ahlak
sınırlarını çiğnemiştir. Bu perdeyi parçalayanların diğer perdeleri koruması düşünülemez.
Yaratan Allah, aleme gelmemize vesile olan, ana ve babadır. Dikkat ediyor muyuz,
haram sınırlarının ilk temelinin nasıl atıldığını…Ancak Allah’a şirk koşmayanların
ana ve babaya merhamet edip iyilik yapacakları da böylece ortaya çıkmaktadır.
Ahlak ve etik değerlerden bahsedenlerin dünyasında analar ve abalar aciz düşmüş,
barınacak bir ortamları olmadığından düşkünler evine terk edilmişse, orada çok
ciddi bir ahlak erozyonu var demektir. İçinde yaşadığımız toplumda ana ve
babaların dövüldüğü ve evlerden kovulduğu, aşağılandığı bir ortamda, din adına anlatılanlar,
hala bilmem neyin faydası ve zararları ya da başı açık namaz kılmanın günah
olup olmadığı anlatılıyorsa din ahlak dışı bir dindir. Ahlaksız bir din, asla Allah’ın
dini olamaz.
Ahlaki bir devrim yapamayan toplumların hayatlarında din
karşılık bulmayacaktır. Allah’ın neleri haram kıldığını açık seçik ortaya koyup
onunla ilgili toplumsal gerçeklik masaya yatırılıp, ciddi bir operasyondan
geçmediği sürece, toplumları kuşatan bulaşıcı toplumsal hastalıkların önlenmesi
mümkün değildir.
Yoksulluk endişesiyle sakın ola ki çocuklarınızı imha etmeyin,
sizin de onların da rızkını Allah vermektedir. Tüm rızıklar yanında olan yaratıcı,
yaratıp bu aleme gönderdiği bir kulunu açlıktan ölüme mahkûm etmez. Âmâ ona
verilen o rızkı gasp ederek onu ölüme mahkûm edenler yeryüzü zalimleridir. Bu
dünya üzerinde hüküm sürenler ve tüm güçleri ellerine alanlar, dünyanın nimetlerinin
sınırlı olduğunu ve ondan dolayı bir nüfus planlaması yapmak gerekir diyerek
anne karnından ceninleri alarak onlara bu yaşamı zindan ettiler. Zamanla da bu
doğal hale geldi…Oysa sizin de rızkınızı, doğacak olanların da rızkını Allah vermektedir.
Dünya Firavunlarının Allah’ın hudutlarını imha etmelerine asla fırsat
vermemektir görevimiz…
Kötülüklerin hem görüneninden hem de görünmeyenlerinden uzak
durmak, hayatın temel üçüncü ilkesidir. Dikkat ediyor muyuz, sıralama o kadar
önemli ki, bunları dikkate alanlar ancak yeryüzünde iyiliklerin yaygınlaşmasına
öncülük edebilirler. Fahşanın her türlüsüne yaklaşmayın…Görünen kötülüklerden
uzaklaşmak bazen kolay olabiliyor, ancak Allah’ın bildiği kulların onu
anlamakta zorlandığı kötülüklerin bir virüs gibi, gizliden yayılarak
toplumların genetiğini ele geçirdiğini görmekte zorlanabiliyoruz. İşte, bunu
bilen rabbimiz, kötülüklerin hem gizlisinden hem de açığından uzak olun, onlara
yaklaşmayın diyor…
Allah’ın saygın ve aziz kıldığı bir cana hakkı savunmak
dışında kıymayın…Bu size kesinlikle haramdır. Her can saygın ve azizdir. Hiçbir
gerekçe hakkın dışında bir cana kıyma hakkına sahip değildir. Hakkın savunması
kişiye ve ortama göre olan bir durum değil, onun sınırlarını yine Rabbimiz belirlemiştir.
Kısas bunların ilkidir. Onun dışındaki ise savaş anı ve onun da hukuku yine
bellidir. Bunları yapmak evrensel bir ahlaki değerdir. Bunların ötesinde
sınırları zorlayan ve kendilerine göre helal haram sınırları belirleyenler,
Allah’ın hududunu çiğneyip haddi aşanlardır. Bu ayette vurgulanan hakikatler tamamıyla
ahlaki açıdan bir yaşamda haramın sınırlarının ne olduğunun beyanıdır. Ameli
olarak haram unsurları başka ayetlerde de anlatılmaktadır “... Allah size bunları önerdi ki, aklınızı
işletebilesiniz."En’am:151
“…Ana-babaya çok iyi
davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da
rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın.
Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın.
Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."En’am:151
Rabbim en doğrusunu söyler, inşallah
bu hakikatlere kulaklarımızı ve yüreğimizi açarak bir yaşamın yorulmayan
yolcularından oluruz…
Erol KEKEÇ/24.01.2019