18 Ocak 2019 Cuma

EY İNSANLAR! HAKKI AYAKTA TUTANLAR OLALIM- 9



“Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın…” Rahman:55
“Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın…” Kendimize gelince şapur şupur diğerlerine gelince yarabbi şükür…şükredeceksiniz ne yapalım elimizdeki imkanlar bu diyerek bir taksimat yapanlar, Allah’ın adaletini çiğneyenlerdir. Adalet tevhidin özüdür. Allah’ı birleyenlerin en önemli özelliği terazide hassasiyet göstermeleri ve adaletten asla ayrılmamalarıdır. Teraziyi hiçe sayan her kim olursa olsun, Allah katında hiçe sayılacaktır. Adaleti gözetmeyenlerin ferdi bireysel kendisine ait ibadetleri onu kurtarmaya yetmeyecektir. Allah’ın yeryüzündeki hakkı, insanlarla olan münasebetlerin adalet temeli üzerine oturmasıdır. İnsanlar arasında adaleti gözetmeyenler,” Meryem oğlu İsa’nın “Ey havarilerim Allah’a giden yolda yardımcılarım kimlerdir, dediğinde, Havariler, bizler Allah’ın yardımcılarıyız diye cevap verdikleri, yolun yolcusu asla olamazlar. Allah’a yardım etmek onun yarattığı kullar arasında tartıyı adaletle yapmak ve terazide eksiklik yapmamaktır. Yani adaleti herkes için aynı şekilde uygulamak ve kimsenin tarafına tartıyı eğmemektir.
Ey Allah’ın kulları, namaz kılmamanıza bir gerekçe uydurabilirsiniz ama insanlar arasında gözetilmeyen adalete hiçbir gerekçe uyduramazsınız. Çünkü Adaleti, Allah emrediyor…Adalet, onun yeryüzünde olmasını istediği hayatın temelidir, hayatın temelini yıkanların yıkık bir yapı içinde üstü başı, toz toprak ve pislik içinde olmasına rağmen ama burada yine de ibadetlerimizi yapıyoruz demesi gibidir. Adaletin gözetilmesi, Allah’ın hakkının her zaman ve her yerde gözetildiğinin göstergesidir. Allah’ı gözetmeyenlerin ibadetlerle kendisini kurtaracağını sanması uydurulmuş dinin kuşatıcılığında yaşamaktır…
Bir insanın yeryüzündeki hayat ölçüsü, onun adalete yakınlığıyla alakalıdır. Adaleti hayatlarından kovanların hiçbir dini göstergesi sizi aldatmasın…Bireysel ibadetler kimseyi ilgilendirmez, ibadetler onun yapmakla mükellef olduğu ve kendisini yaratana karşı daha yakın olmak için ifade ettiği, şekilsel davranış biçimleridir. Onların tümü yaratıcıyla buluşma ve yaptığı yanlışlarda ondan af ve mağfiret dileyerek yaptığı yanlışları bir daha tekerrür ettirmemek için huşu ve yakarış anlarıdır. Bu yakarışları yapanların hayatın içinde adaletli uygulamalarını görmüyorsanız, onları adaletle, adalete davet ediniz, şayet bunların işine gelmediği için hep bahaneler uyduruyorlarsa, onlardan uzak durun, hakkı hatırlatmak görevdir. Hakkı dayatmak bizim işimiz değildir. Sen Hakkı hatırlat dileyen Rabbine giden bir yol tutar…” Ey İnsan hangi yoldan gidersen git, muhakkak ki sen, Rabbine varan bir yol üzerinde çabalayıp durmaktasın ve nihayet ona varacaksın…” İnşkak:6
İnsanın rabbine giden yoldan başka seçeneği yoksa, acaba neden hayatı yaşanmaz hale getirmek onun haz duyduğu alan olur…Yollar ne kadar farklı ve yaşanmayacak kadar kötü ve iyilerle iç içe olsa da, mutlaka Rabbe giden bir yol üzerinde çabalayıp durduğunu bilenlerin, hakikatten uzaklaşması ve adaleti ayaklar altına alarak kendi dışındakilere yaşanmaz bir yaşamı sunması imkansızdır. Çünkü Allah’a giden yolun yolcuları mutlak hesap görenin huzurunda mutlak hesaplarının görüleceğini bilerek yaşarlar. Onun için de kendi ibadetlerini hangi mezhebe göre, ya da abdestimiz bozulur mu bozulmaz gibi, yaşama aykırı ayrıntılarda boğarak, yaşamın omurgasını gözetmemezlik yapmazlar.
Allah, hesap görülecek günde tek hesap görücü olarak hayatlara hükmederse, yeryüzündeki hüküm ve kanunların onun isteği dışında oluşması imkansızdır. Kanunlar düzenleyerek, birçok görüşmeler yaparak asgari ücret nasıl olmalı gibi hayatın doğasına aykırı beyanatlarla, adaleti gözetemezsiniz. Adaletin temelinde insanca yaşamanın olması gerektiği bilinmelidir. Kendi menfaat ve çıkarlarımızı korumak adına rakamlarla oynayarak insanlara yanlış bilgiler sunarak, doğru iş yaptığını sanan her anlayış, doğru olmadığını önüne kitabı koyulduğu zaman anlayacaktır.
“Tartıyı adaletle yapın…” Tartı yaşamın her noktasında titizlikle korunmalıdır ki, Allah bizi kayda değer kulları arasına koysun…Her toplumda ve her dinde din bezirganları kurumsal statükolarla daima flört yaptığı için, hakikatin üzerini örtmekte ve onu aslından uzaklaştırma noktasında bayağı marifet ortaya koyduklarından, toplumların algılarını yönlendirmede de büyük görevler yapmaktadırlar. Bu din bezirganlarının yaşamlarına bakarsanız sistemlere çok büyük hizmet ettiklerinden, en büyük çıkar ve menfaate de hemen kavuşurlar. Neden bir toplumda Din örgütlü bir kurum haline gelir ve toplumdaki gelir kaynaklarından büyük bir pay alır. Halk arasında bir deyim vardır,” ne kadar ekmek, o kadar köfte”. Yani sizin ekmek sahibi yaptırdığınız insanlar için ortaya koyduğunuz saçma sapan ve Allah’ın dini ile asla uyuşmayan ama toplumları uyuşturan fetvalar, size köfte olarak dönmektedir. Bu karşılıklı ilişkilerin, güçlenerek devam ettiği toplumlarda, adalet mekanizması imha edilir. Çünkü adaletin olmasını isteyenler, haksızlıkla insanların haklarını yiyen ve onu da dini kılıflarla açıklayan bu zümrelerin yaşam alanlarını tehlikeye sokar. Ondan dolayıdır ki, Siyasal statükolar daima dinsel zümrelerin desteğini alarak hakikati yamultup vicdanen rahatlamaya çalışsalar da Allah katındaki hesaplarından kurtulamayacaklardır.
“Andolsun biz elçilerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve elçisine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.” Hadid:25
Elçilerin apaçık delillerle neden ve niçin geldiğini anlamayan bir anlayış, adaleti neden önemsesin ki…İnsanların adaleti yerine getirmesi için elçilerle birlikte, Allah, Kitabı ve ölçüyü de indirdi ki, siz kendi kuruntularını adalet olarak insanlara sunmayasınız diye. Bu kadar açık beyanatlar üzerinde hiç tefekkür etmeyi düşünmeyenler Allah’ın yüceliğini takdis edemezler. “Onlar Allah’ı Hakkı ile takdir edemediler” beyanı bizi hiç ilgilendirmiyor değil mi? Tüm bunlar başkaları için bizler seçilmiş kullarız öyle mi…Yazıklar olsun bu anlayışlarımıza.
Allah’ın kitabında siz bir eksiklik bulamazsınız, orada her şeyden bahsedilmiştir derken, hemen itiraz edenler çıkabilir. İnsanların adaleti yerine getirmesi için, kitabı ve ölçüyü indiren yaratıcı, eksiksiz hiçbir şey bırakmadığını açıkça anlatmaktadır. Dayandığı bir hak referans ve ölçülebilir özellikten yoksun bir adalet asla olmaz. Çünkü adaletin gerçekleştirilmesi için elçileri bir kitapla ve ölçüyle gönderen Allah, nasıl bir uygulama yapmamızın boyutlarını da bize açıklamaktadır. Matematiksel ölçüden yoksun bir adalet tesis edilemez. Adaletin temelinde sayılabilirlik yani ölçü vardır. Bu ölçü de, Allah’ın bize hem yorumsal hem de sayısal olarak gönderdiği hakikattir.
Adaletin ayakta durması bir güç ve kuvvet gerektirebilir. Onun için rabbimiz demirin büyük bir kuvvete sahip olduğunu anlatmaktadır. Adalet konusunda hem demir gibi sert olacaksınız hem de demiri kullanarak o adaleti icra etmek için caydırıcı araç ve gereçler yapacaksınız; yoksa siz adaleti tesis etmekte zorlanabilirsiniz. Hakkın adaletini tesis etmek çıkar ve menfaatlere ters olacağından, bu konuda asla yumuşama olmaması gerektiğini anlatan rabbimiz, demiri örneklendirerek onun üzerinde tefekkür etmemizi istemektedir.
“…Bu, Allah'ın dinine ve elçisine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.” Hadid:25
Tüm bu açıklamalar gösteriyor ki, Adaleti tesis edenler, Allah’ın dinine ve elçisine görmeden yardım edenlerdir. Aynı zamanda adaletli bir yaşam oluşturanlar hangi dönemde ve toplumda olursa olsunlar, Allah’ın dinine ve elçisine görmeden yardım edenler olarak belirlenmiş olanlardır. Eğer siz bunları yapmaz kendi heva ve heveslerinize göre bir yaşamı ortaya koyar ve insanlara da bunu dayatırsanız biliniz ki,” Şüphesiz Allah kuvvetlidir ve daima üstündür.” Allah’ın sizin hiçbir şeyinize ihtiyacı yoktur. Ama yeryüzünde bunları yaparsanız siz kendiniz için iyi bir gelecek hazırlarsınız. Gelecek hazırlayacaksanız, Allah’ın dinine ve elçisine görmeden yardım edin, bunun yolu da, Kitabı ve ölçüyü indiren Allah’ın emrettiği adaleti yeryüzünde gerçekleştirmektir veya o yolda can vermektir. Ey iman edenler adaletin şahidi olarak can verin ki, Allah size değer versin!
Erol KEKEÇ/17.01.2019


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder