Cumhurbaşkanlığına giden yol nereden geçiyor…(!)
17 Aralık öncesi başlayan bir
operasyonun, zirvedeyken durması kendisi açısından belki umut bahşedebilirdi.
Ancak zirvede durmayı becermek öyle kolay olmuyor, hele ki bunun adı
sulandırılmış operasyon olduğu zaman her yerden kaçaklar ortaya çıkıyor… İşte bu
günlerde Sayın Başbakanla ilgili CHP’nin yeni oyunlarında Başbakanın ethik
olarak aday olduktan sonra Başbakanlığı bırakması gerekirmiş oyunuyla sahnede
yerini almış olması geliyor…
Toplumu yeniden dizayn etmek
isteyenlerdeki, bu başbakan fobisini anlayan var mı? Ben bayağı bir kitap
karıştırıyorum, tüm rüya tabirleri eksik ya da doğru olmayan tabirler yapıyor,
bunun sebebini anlayayım diyorum o zaman da hiçbir kitabın kapağı açılmıyor… Bu
kitapları bir yana bırakarak kendi beynimle bunları anlamak ve anladıklarımı da
siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Uzak Doğu operasyonuna çıkmış
olan ABD, Orta doğudaki denklemi doğru kuramadığından, yaptığı bu yanlışı
yeniden telafi etmek için elindeki tüm kozları kullanma derdinde. Bu kozları
teker teker oynarken yerli işbirlikçilerin elleriyle, ülkeye ve halka mal olmuş
bir Lideri yok sayarak mühendisliğe giriştiği için tüm bombaların elinde
patladığını bir gün göreceğini, şimdiden söylüyorum.
RTE, bu toprakların öz fidanı,
ancak başka tarlalarda göverebilir olması, onun başka topraklara ve ortama
uygun bir fidan olduğu anlamına gelmesin. Kendi özüne ait olan topraklara
kavuşuncaya kadar ayakta kalması gerekir, bunun yolu da nemi ve toprağı
bulduğunuzda kendi doğanıza zarar vermemek kaydıyla ondan faydalanmaktır. İşte,
RTE fidanı böyle varlığını koruyarak bu günlere geldi. Tüm kasırgalara dayanan
ve sıcakları bir dakika bir dakika diyerek nefes almakta zorlansa da geçmekte
beis görmeyen günleri geride bırakarak geldi… Peki, bu fidanı hormonlayarak,
her ortama uyum sağlayan bir çimene dönüştürmeyi düşünenler, RTE fidanının
özüne uygun bu tavrından nem kaptılar. Onun tohumunda ve genetik dokusunda bir
değişiklik yapması için merhametli mi, merhametli(!) sürekli ağlayarak; bitki,
börtü ve böceklere yaklaşan ve onları sümüklerini akıtarak beslemeye çalışan
bir bahçıvana teslim etmeyi denediler… Bu bahçıvan o kadar ağladı ki, bu
fidanın genetiğini değiştirmek için… RTE fidanı, yapraklarında sümüğün
değmediği yer kalmayacağını anlayınca, bahçıvanı gölgesinden kovdu, tüm
yapraklarını döktü ve kendi göbeğini kendisi kesmeye karar verdi, uçan
serçelerle birlikte sümüklü dallarını kesti ve budanan fidana döndü… Bu fidanın
bir daha gövermeyeceğini düşünen ABD, RTE bitkisinin görüntüsünü veren ancak
aynı genetiğe sahip olup olmadığı bilinmeyen başka bitki ile RTE fidanını
unutturmayı denedi ve operasyon başladı…
Bu ağaç budama operasyonuna biz
yabancı değiliz, ancak neden hep aynı yöntemler uygulanıyor, oysa modern çağda
yaşıyoruz, yeni yol ve yöntemler olması gerekmez mi, biraz orası kafamızı
karıştırmıyor değil. Kafamızı karıştırmayan bir şey kalmadı aslında, neden mi,
söyleyeyim: K.K denen birisi çıkıyor, CB, olacak fidanı tanımlıyor, her ülkede
yetişecek, herkes onu bilecek, yalan söylemeyecek, meyveleri hep tatlı olacak,
niçin İsrail’e ihraç edeceğiz de ondan… Dahası var, tarafsız olacak, yani
Günebakan gibi tarafsızlık şartmış, sürekli dönecek… Yolsuzluk yapmamış olacak,
yani kurumayla yüz yüze kalsa da toprağın derinliklerindeki sulardan, patronun
haberi olmadan istifade etmeyecek, çünkü yeni ekilecek fidanlara yol açar ve
yolsuzluğa neden olur, bunlara dikkat edecek, ölecekse de adam gibi dizlerini
kırarak, BM’in önünde ağlayarak can verecek… Bu özelliklerin hangisi var bu RTE
fidanında ondan işte, istemiyorsak elbet bir sebebi var…(!) Tüm özellikleri ile
tamamlanmış olan ve her ortamda rahatlıkla iklim değişikliklerine uyacak bir
bitki bulduk, Allah onu size İhsan etti, âmâ siz hala bu kendi kendini budayan
bitkinin gölgesine sığınıyorsunuz, sığının bakalım ben de elimden geleni ardıma
koyarsam namerdim işte, KK, manifestosunu göreceksiniz.
Bana verilen tüm görevleri layıkı
ile yapmazsam halim perişan olur, ondan bu çırpınmalarım… Siz bana bakmayın ben
ne kadar da bundan aday olmaz dersem diyeyim, siz bildiğinizi okuyacaksınız,
hiç olmazsa ben de görevimi yapmış olmanın rehavetiyle yaşamak istiyorum,
yanlış mı ama… Bir bitki getirdim, her yönüyle mükemmel, eski bahçıvan bunu,
bulana kadar ne sümük enerjisi harcamış bir bilseniz, en azından sizler de
ağlayarak en az o kadar enerji harcarsınız. Her yönüyle bu topraklara uygun,
tamamlanmış, genetiği bizim araziye uygun mükemmel bir bitki, üstelik Allah o
kadar çok ihsan ediyor ki sormayın, bir kusuru var sadece Afrika ve Hindistan
dolaylarında bulunan bir bitki olduğundan biraz ismini hatırlamakta
zorlanıyoruz ama alışacağız… Sahiden neydi adı DB’li FUŞ… şer mi, evet evet,
tam devlet bitkisi... Evet, KK, Yurttaşlarımız bizim yabancı olduğumuzu sanmasınlar,
biz zaten halkımızla barışarak bu bitkileri çoğaltmayı düşünüyoruz, adını bir
de ben söyleyeyim,”FOşFİŞER”bu isim size yabancıymış gibi gelebilir,oysa
Coğrafyacılarımız da taktir ederler ki,bu bitki,”Hindistan’da yetişen bir
nebati müimmedir…”İşte bu kadar kıymeti Hasılası olan bir bitkiyi size getirdik
sizler de, bizim bu dönüşüm projesindeki hamaratlığımızı inşallah pas
geçmesiniz değil mi sevgili yurttaşlarım…Hayır ne münasebet,bizler o kadar çok
acı çektik ki,cahiliğimiz üstümüzde işte,o acıları hatırlarsak çok kötü, o
zaman hepimiz cehaletimizin faturasını bize ödetmeyecek Fidan hangisi ise onu
yetiştiririz…Biz eskiden çok cahildik bunları anlamazdık, kimin elinde şapka
görsek elimizi bağlar sıraya geçerdik, âmâ şimdi o kadar çok cahilleştik ki,
karşımızda sıraya geçmeyeni ezip geçmeye yemin ettik…Kusura bakmayın biz
anlamak nebatı müimmeden,bağrımıza saplansa da dikeni,biz biliriz yüreğimizi
okşayan gülü nereye dikeceğimizi…
BAHADIR HATAYLI
03.07.2014/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder