21 Mart 2013 Perşembe

ACABA TUTAR MI?



                


Bir Musa geçti yeryüzünden,Firavun’un azgınlığına aldırış etmeden,nedense Musalar her zaman geçebilir yeryüzünden,ancak onların, köleleri özgürlüğüne kavuşturma mücadelesinden rahatsızlık duyanlar yine kölelerden çıktığından; bizde de biraz merak oluştu acaba bunun nedeni nedir, bir düşünelim dedik nelerle karşılaşmadık ki,… 


Yıllardır üzerinde yaşadığımız topraklarda bazı toplulukların insani özelliklerini inkâr ederek, bir sistem kendi varlığını inkâr temeline oturtup hayat kaynağını da karşı gelen insanların kanlarını emerek beslenmeye ayarlamışken, herkes sus pus içinde halinden memnun yaşayıp gidiyordu. Gizli kapaklı konuşmalarla bazen teğet geçilen eleştiriler yapılsa da totaliter sistemin kanatlarına dokunduğunda bedelini hayatıyla ödüyordu. Bu bedellerden hiç rahatsızlık duymayan insanlar türedi son dönemlerde, kendilerine siz insansınız, o halde doğuştan gelen tüm insani haklarınıza sahip olmanız gerekir, bunun önünde hiçbir güç duramaz, bu savaşımı biz sizlerle kazanacağız ve topraklarımızın her köşesine de kardeşlik tohumları ekeceğiz diyenlerin çağrılarını da firavunun İsrail oğullarına verdiği mesaj gibi dinlemeye başladılar bu ne kadar acı değil mi… 


Şu anda yönetimde bulunan iktidar doğrularıyla yanlışlarıyla, yıllardan beri yanlış olan bir yaşam tarzını ortadan kaldırmak için kollarını sıvamayı bırakın da bedenlerini bu yola koyduklarından şahsen benim kuşkum yok. Bu cengâverliği yapacak kadar bu insanlar herhalde Donkişotluk yapmazlar. Dünya ve içindekilerle tatmin olmak hayatlarının tek gayesi olmuş olsa Sayın Başbakanın fazla uğraşmasına gerek yok, zaten sonraki nesillerine yetecek kadar bir birikime sahip olduğundan kuşku yoktur. Ancak Sayın Başbakan tüm bu imkânlara rağmen sahip olduğu iktidar döneminde, yılların taşıdığı bu yanlış yaşamı değiştirme de kararlıdır. Bu kararlılığı Musa gibi dik duruşu ve toplumun anlayacağı dilden konuşmasıyla kendini ortaya koymaktadır. 


Sayın Başbakanın bu kararlı tavrından rahatsızlık duyan güç odakları, şeytanın günahkâr bir insan için kullanmaya başladığı dili kullanır oldu. Yahu adam, sen günahkârın birisin. Yaratıcı seni bu günahlarınla affedeceğini sanıyorsan yanılıyorsun dercesine, bu odaklarda toplumların bozulan kardeşliğini onarmak ve harcını yeniden karmak isteyen iktidarın bu çalışması için insanları farklı boyutlarda aldatma derdindeler. Bunlar sizin haklarınızı verme ve sizin kaybettiğiniz geleceğinizi yeniden yaratma gibi bir endişe taşımıyorlar, bunlar sadece iktidarlarını ayakta tutabilmek için sizin oylarınıza ihtiyacı var ondan size şirin görünüyorlar gibi lafazanlıklarıyla beyinleri yeniden karıştırabilirler. Bu şeytani tuzaklara düşmemenin en iyi yolu kendilerini aydın diye tanımlayan bu bölgenin insanlarına çok büyük görevler düşmektedir. Bunun için iktidarın borusunu öttürün demiyorum, ancak insan olmanın gereği ve fıtratın sesine uyarak toplumu birleştirmeye çalışın. 


Geçmişten gelen köklü yanlışları bir anda ortadan kaldırmanın imkânsız olduğunu bilmeyecek kadar kimsenin ahmak olduğuna inanmıyorum. Allah insanların bağımlı hale geldiği içkiyi bile ortadan kaldırırken peydir pey kaldırdı, bir anda nokta koymadı. Çünkü kökleşmiş gelenekleri ve algıları bir anda kaldırmak isterseniz, o değişim hareketi sizin hayatınıza mal olabilir ve toplumsal dokunun omurgasını zedeler. Toplusal omurgası zedelenmiş toplumlar sürünmeye mahkûmdur. O halde bu iktidardan toplumsal kardeşlik projesi adı altında yapılmak istenenden çok fazla isteklerde bulunmak, hiç kimsenin hayrına olmayacağını bilmek gerek. Bu iktidarın hakikaten bu toplumda kayda değer çok güzellikler ortaya koyacağından kuşkum yoktur, ancak bir kervanda yanlış giden hiçbir şey olmaz mı olabilir, önemli olan onun yanlışlığını fark edip gerektiğinde ona kararlı tavrı koyabilmektir. Kendi evlerimizde iki tane çocuğumuzu yönetmekten ve idare etmekten aciz iken bol keseden devletler kurup yıkmak çok kolay değil mi, çünkü sizden bir bedel istemiyor. İşte böylesi karmaşık gibi görülen denklemlerin aslında her yönüyle bilindiğini, ancak bilmemizi istemeyenler bunun adını bilinmeyen denklem koyduklarını bilelim. 


Gelin yeni bir dünya kuralım, bu dünyanın sınırları insanlık, muhtevası hukuk, karar mekanizması adalet olsun. Hiç kimseye kökeninden dolayı ayrıcalığın tanınmadığı ve dışlanmadığı bir toplum kuralım, harcı da “millete İbrahim’e Hanife”olsun. Sayın Başbakanımızı Allah için seviyorum, sebebi ise Hak yolda yürürken yanlışlar yapma ihtimali olan bir kul olarak görmemdir. Ancak Yanlış yolda olupta doğruları yapan kullarda oldu geçmişte ancak onları sevmiyorum, nedeni ise gittikleri yolun yanlışlığı idi. Bu çözümsüz sanılan 39 yıllık terör vebasının biteceğine inanan ve kandırdıkları insanları bir daha kandırmanın zor olduğunu bilen Firavunlar ve o kişiliği barındıran zavallılar bir oyun tutturdular oyunun adı da “Acaba tutar mı?”Bu Bölgemizde yaşayan insanlarımız duyarlılıklarını gündelik çıkarlara endekslemezlerse tutmaz, aksi takdirde firavunun İsrail oğullarını kandırdığı denklem yeniden sahneye konur.”Ey israiloğulları! Muhakkak ki, Musa ve kardeşi Harun’un sizin dininizi değiştirmesinden endişe ediyorum.”Mantığı sömürülen insanları yeniden sömürmek isteyenlerin sömürüsünü halka tescilletmesi olur. İnşallah bizim insanımız bu tuzaklara düşmeyecek kadar rahmetli Müslim Babanın”Bu gün batarsa güneş yarın yeniden doğar, her gecenin sonunda bir sabah vardır evlat;…….Sev bütün insanları,say bütün insanları,unut geçmişte olanları kin gütme evlat….Dürüst ol insancıl ol,düşün öbür dünyayı bir karıncayı bile sakın incitme evlat… Mesajına kulak verir… 

18.03.2013 
20.30-21.40 
ÇENGELKÖY/İST-  SOSYOLOG YAZAR-EROL KEKEÇ 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder