Sabahın bir evvelinde, kafası dağınık bir yapıyla, evin kapısını açarak; adımları kısa fazla uzatmadan, uzayan sonsuzluğa gözlerini dikerek, arada bir kafasını farklı yanlara çevirerek, Güneşin saçacağı yeni bir günün müjdesini içinde taşıyarak, kafamdakileri elimi sadece kendisine açarak, yardım dilediğim ve dua ettiğim; rabbime anlatmak için yolculuk yapıyorum...
Nerden gelmiştim, nereye gidecektim, hangi engellerle boğuşacaktım, yarınları karnında taşıyan günlere kavuşabilir miydim? İnsanları tanımak ve onlara kendimi anlatmakla bir yerlere varabilecek miydim? Okumak bilgi sahibi olmak, uçuşan kırlangıçların seslerini duymak ve bunlara kulak kabartmak, yemek içmek ve bütün bunların sorgulamasını yaparak, küçük adımlarla hızlı hızlı ilerliyordum. Sevkin sadece Allah'a yapılacağı anı canlandırıyordum kafamda, şehrin sakin sokaklarından geçerken, kabristandan geçer gibi hissediyordum kendimi... Bir anda insanların tümünün bir ölüm ıslığıyla ölüp, yere saplanıp kaldıkları bir zamanı aklıma getirdim. Sanki bu şehir toptan ölmüştü, çünkü hiçbir ses yok, etrafı sessizlik kaplamış, bir gün öncesinde sanki bu insanlar yaşamamış gibi, hiçbir kıpırtı yoktu ortalıkta. Tüm sesler bir geceye terk etmişlerdi kendilerini, sadece bir geceye. Bir geceye terk edilen sessizlik adına bunca insan dününü unutarak dalmışlardı deliksiz uykulara...
Hiçbir kıpırdama duymadan yollardan ilerlerken, kafamdaki fikirlerime bir yenileri ekleniyordu. Bukadar insan bir gecelik uykuya her şeylerini bırakarak koşuyorlar da, acaba neden sevkin sadece Allah’a olduğu gündeki ölümü hiç hatırlamıyorlar diye sorgulamalarımı sürdüre sürdüre ilerliyorum. Aynı zaman da haykırmalarımı da bir kenara bırakmayacağım. Ey insanlar nereye gideceğinizi biliyor musunuz? Sabahın evvelinde yola koyulmamın nedeni, uyuyan sizleri uyandırayım da nereye gideceğinizi bir bilesiniz istedim. Ben gece sabah diye bir ayrımı yapmadan hep bu sokaklarda dolaşırım,sizlerin koyu uykulara daldığı bir anda,rüyalarınızın saylarının çoğaldığını hissettiğim zaman,hayatı hep uyuyarak ve rüyalara dalarak geçirmeyesiniz diye hemencecik sizleri uyandırayım da uykuda olduğunuzu anlayasınız isterim.O kadar sahipliğini yaptığımız şeylerde birer rüyaymış diyerek,kendinizi tanımanızı istediğimden,gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden dolaşıyorum.Bu sokak aralarından aralıksız geçişlerim bir şeyleri sizlere hatırlatır umarım.Nasıl hatırlayacaksınız?Bunun yolunu da söylemekten kaçınmam,çünkü ben uyuyan insanlar arasında şu an uyanık olarak dolaşıyorum.İşte bazı gerçekleri de ancak uyanık olanlar anlar.Uyuyanların elinde böyle bir imkan yoktur.Tüm insanların mışıl mışıl geceye seslerini terk ederek, seherin evvelinde kendilerinden geçerek;rüyalarının koyulaştığı bir sırada,ben kalkarak sokak aralarında dolaşmaya başlarım.Buralarda gezinen biri olarak da bir çok şeyi görme imkanım olur.işte ben böyle birisi,gerçekleri görebilme basiretliliğine sahip birisi olarak,karşılaştığım ve karşılaşacağım hakikatlerin tüm insanlığı bir gün çepeçevre sarmadan avazım çıktığı kadar bağırmak için buralarda geziniyorum.
Evet, hatırlarsınız değil mi uyanık olduğumu söylediğimi? Ben hep gezerim bu sokaklarda kalplerde kafalarda demiştim. Ben gezerken de sadece gezmem, birçok şeyleri de irdeleye irdeleye gezerim. Gözlerimin önünde ateşlerin içinden çıkmak için çırpınanları da ateşlere bırakarak gitmek istemem. Hatta en büyük düşmanlığı dahi bana yapmış olsa,onu o ateş çukurlarına terk etmek istemem.Ben kalbi katılaşmış,hisleri yok olmuş,acıma ve merhamet duyguları körelmiş,birisi değilim.Hep acıları ve şefkatleri kalbinde taşıyan,ellerinin zalimlerin enselerine ulaşarak,mazlumları onların pençesinden kurtaracak kadar uzun olmasını isteyen biriyim.tüm nefretleri ve sevgileri,aynı zamanda şefkat tohumlarını kalbinde taşıyarak,imara uygun olan kalplere ekmek için aracılık yapmaktan bıkmadan yürüyen biriyim.Ben bıkmam ama yorulurum.Nefret etmem acırım,nefret diye bir şeyi çok yakından tanırım,hiçbir insana nefret duymam,ancak fiillere çok fazla kin duyarım.Bana nefretle bakan,hüsran fiillerinin failliğini üstlenen insanlara olduğundan fazla acırım.Gözlerimin önünde yandıklarını görüyorum.Belki onlar yandıklarını bilmiyorlar ama,ben bunu çok iyi görüyorum.Çünkü uyanık biri olduğumu söylemiştim.Bu insanların da uyuduklarını hatırlatmıştım.Böyle bir dünya da ateşler içinde yandıklarını görmeyen zavallılara hatırlatmalar yapayım diye yola koyuldum.Rabbimden tek dileğim inşallah bir gün uyanırsınız.
Gözlerimin önünde yananların olduğunu söylemiştim, evet yananlar var, ateş her taraftan sizleri ve onları sarmış bir durumda iken ateşle kuşatılmış zavallıların sizi o ateşlerden çıkarması mümkün mü? Çünkü onlar kurtarılmaya muhtaç... İşte yanlışlıkla ateşin içine yuvarlanan insanlara sesleniyorum. Benim sesimi duyuyor musunuz? Sesime gel dercesine onlara yanaşarak, göz gözü görmediği bir anda haykırıyorum. Sizler ey insanlar! Dalmayın gaflete, bulunduğunuz bu ateşten kurtulmayı istemez misiniz? Öyle ellere sarılıyorsunuz ki hem kendileri yanıyor sarıldığınız da sizleri de yakacaklar. Sabahın sesiz ve gecenin kimsesiz olduğu vakitlerde, beni aklınıza getirirseniz biliniz ki, kurtulmak için çırpınan insanların kalp kapılarını çalmak için hemen orada hazır bulunurum. Ben bir melek değilim, bana vahiyde gelmiyor, gaybden haberde almıyorum; ancak yarınlarda karşılaşacaklarımı şimdiden görüyorum. Gözlerimin önünde yanan insanların olduğunu da görüyorum. İşte benim özelliğim: görenle görmeyen, bilenle bilmeyen bir midir, iman edenle etmeyen, karanlık ile aydınlık; nur ile zulumat bir midir? Elbette ki değil, işte ben Allah'ın kendisine hidayet vererek hakkaniyete yönelttiği bir insanım sadece. Ondan başkasına kulluğu reddederek, bazı zamanlarda gözleri yaşlı, günahları kabarık, kalbi titreyen ve elleri sadece kendisine açılan birisi olarak yollara çıkarım, dertlerimi, üzüntülerimi ve sevinçlerimi sadece kendisine anlatmak için... Onun için sizler beni her yerde bulabilirsiniz. Beni gördüğünüz zaman nefret etmeyin, kaçabilmek için uçuş denemelerini bırakın, ben sizlere ne olacağınızı hatırlatan biriyim. Sözlerimi yabana bırakmayın bir gün anlayacaksınız söylediklerimi, ama o gün iş işten geçmiş olacak. Habibim, sen onları bir görsen, yakın yerden yakalanmışlardır. Artık inandık demektedirler, hiç görülene inanılır mı, burası inanma yeri değildir. İnanma yeri ta uzaklarda kalmıştır. Artık dünyadan imanı almaları onlar için mümkün mü? Oysa onlar dünyada iken görmedikleri, bilmedikleri şeyler hakkında atıp tutuyorlardı. Görmedikleri avlar hakkında atıp tutan avcılar gibi. Artık onlar ile arzuladıkları arasına bir perde çekilmiştir. Onların yerleri de cehennemdir ne kötü bir yerdir orası.
Bu gün gelecek, bun bunları şu an kalbimle hissediyorum. Gözlerimle de görüyorum, gören biri olarak bu günleriyle karşılaşmadan önce insanları uyarayım da hakikati yaşasınlar çırpınışlarıyla tutuşuyorum. İnsanlardan bir şeyler bekleyerek bu yola çıkmadım. Benim mükâfatım Allah'a aittir.
"Gözleri bizim öğüdümüze karşı kapalı olan ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammülleri olmayanları bana bırak.O gün cehennemi öyle bir gösteririz ki,küfredenler(hakikatleri örtenler)Beni bırakıpta kullarımı dost edinmelerini yeterli mi sandılar.Doğrusu biz cehennemi küfredenlere konak olarak hazırladık."kehf:100"
"....İş ciddileşince Allah'a verdikleri anda doğruluk gösterselerdi onların iyiliğine olurdu."(Muhammed:21)
"Kendileri için doğru yol belli olduktan sonra,ardlarına dönenleri,bu işi yapmaya şeytan sürüklemiş,onlara ümit vermiştir"(Muhammed:25)
"Bu durum,Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselerin bazı işlerde size itaat edeceğiz demelerindendir."(Muhammed:26)
"Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma.Bu onların ulaştığı bilginin seviyesini gösterir.Doğrusu Rabbin yolundan sapmış olanı pek iyi bilir.Doğru yolda olanı da çok iyi bilir."(Necm:29-30)
"Öğüt ver doğrusu öğüt iman edenlere fayda verir."(Zariyat:55)
"...İman edenlerle ikiyüzlüler arasına kapısının içinde rahmet,dışında azap olan bir sur çekilir."(Hadid:13)
"Onların yanlarına bir takım yardakçılar koyarız,kabuk gibi birleşirler de,onlara geçmişlerini geleceklerini güzel gösterirler."(Fussilet:25)
"Deki:Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım,Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin.Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar.Çünkü O,bağışlayandır,merhamet edendir.Rabbinize yönelin azap size gelmeden önce,Ona teslim olun.Sonra yardım görmezsiniz.Size azap gelmeden önce Rabbinizden size indirilen en güzel söze uyun.Kişinin Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun,gerçekten ben,alaya alanlardandım diyeceği günden sakının."(Zumer:53-56)"Veya Allah beni doğru yola eriştirseydi sakınanlardan olurdum diyeceği,yahut azabı gördüğünde keşke benim için dönüş imkanı olsa da iyilerden olsam diyeceği günden sakının."(Zumer:57)
"Bu Allah'ın size indirmiş olduğu buyruğudur.Kim Allah'ın buyruğuna karşı gelmekten sakınırsa,o onun kötülüklerini örter,ecrini büyültür.Allah buyruğuna karşı gelmekten sakınan kimseye işinde kolaylık verir."(Talak:5-4)
"Eğer (bunları yaşamaz) inkar ederseniz,gençleri ihtiyarlatan o günden nasıl korunursunuz.O günün şiddetiyle gök bile parçalanır.Onun sözü yerine gelir.Doğrusu bu anlatılanlar birer öğüttür.Dileyen Rabbine giden bir yol tutar."(Müzemmil:17-19)
"...Ben sizi güçlü olan çok bağışlayan Allah'a çağırıyorum..,Hepinizin Allah'a döneceğinde,aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur.Ben işimi Allah'a bırakıyorum,doğrusu Allah kullarını görür."Mü'min:42-44)
"...Ey insan! Muhakkak ki, sen rabbine varan bir yol üzerinde çabalayıp durmaktasın, nihayet ona varacaksın..."(İnşikak:6)
"Dönüş Allah'adır."
Yıl:01.06.1992
Yer: Elazığ (Pınar Büfe)
Erol Kekeç
12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder