24 Ocak 2010 Pazar

ZİRVELERE SERZENİŞ!

Yüksekte olanlar aşağıda olanlardan daha emin değillerdir. Peki, yüksekte olanlara söyleyecek bir kaç sözümüz olmasın mı? Zirvelere çıkmak zor değil ama oralarda durabilmek zordur. Oraya nasıl çıktığınızı hiç düşündünüz mü, bir an da oldu demeyin, rüzgâr savurmaz sizi kimseler inanmaz bunlara...
Biz öyle bir halkız ki,göbek bağı ile bağlandıklarımız,duygularımızı sömürerek,hak ve adalet dağıttıklarını söylerler.Hak ve adaletin ne olduğunu bilmeseydik,hak ve adalet adına mezbahalara taşınabilirdik.Bir yerden başlamak lazımdı,bende elime değneği aldım,sağa sola ve ortaya sallaya sallaya gidiyorum,nasibiniz varsa değnekten çıkamazsınız bu yörüngeden...Değnekte nasibi olanlar o halde bulundukları yerden nasıl güvende olabilirler.Güvende olduğunu sananlar en güvensiz insanlardır.Güvensiz bu insanlara fazla dayanmanın anlamı nedir?Birlikte mi gitmek istenir,bilemem ama bildiğim bir şey var o da bu zavallıların yolun sonuna geldiğidir.
Yol dedik de sahiden yol diye bir şey var mı dersin, yollar bozulmuş hendekler birbirine karışmış, çorak bir toprak ve kayalarla dolu zirveler, haydi haykıralım, adalet hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük diye. Niçin sahiden niçin bağıralım, karmakarışık bir yerde, neyi niçin istediğimizi, kimden ne talep ettiğimizi biliyor muyuz? Bilinmeyen bir dünya, koşullanmış bireyler, biri diğerini ötekileştiren, ötekiler birilerini kovuşturan, paradoksal yığınlar... Haydi, bağıralım Türkiye laiktir laik kalacak, ben de bağırıyorum layık olmazsanız laik olamazsınız. Biz ve sizi kaldırmadığımız sürece, layık olamazsınız."Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi, kardeşçe yaşamayı beceremeyenler, bir gün bir baltaya yem olurlar...
Birileri Ananı da al git der ötekine, diğeri korku çığlılarıyla avazı çıktığı kadar bağırır bu tekine, o teki bu teki, peki halkın yediği tekmeler kimin çiftesi. Bilirsiniz katırla atın yarışmasını, bunlar kendilerini kanıtlarken arada eşekler ezilirmiş... Yeter demenin vakti çoktan geçti, bizi eşek yerine koyanlar şunu iyi bilsin ki, eşek bir battığı bataklıktan bir daha geçmez. Eğer o eşek bataklıktan bir daha geçerse, eşek olduğunu ve ecdadının da eşek olduğunu kanıtlar.
Evet beyler belki biraz sınırları zorluyorum,ama şunu biliniz ki,bıçak kemiğe dayandı.Ölmüş koyuna dersini yüzmek acı vermez ki,...Bizim derilerimizi yüzüp yeni mütref sınıflar yaratanlar,şunu bilsin ki,bizim deriler kirpi derisi hiçbir koltuğa yüz olmaz.Rahatça oturacağını sananlara saplanır çaktırmadan,o halde nerde sizin güvenliğiniz...
Biz en güvenli insanlarız,çünkü feleğin korku çemberlerinin tümünü geçtik,yaradan dan başka hiçbir şeyden korkmuyoruz.kaybedecek bir şeyi olanlar düşünsün,bizim canımızdan başka kaybedecek bir şeyimiz kalmadı.O halde söyleyin bana kim daha fazla güvede tabi ki, biz...Çünkü bu ayrımı yapanlar çamurdan olsun yandaşım olsun felsefesiyle başladılar.Sonra da ayrım tohumlarını bir bir ektiler,şimdi de demokrasi,hak hukuk vitrinleriyle kendilerini kollamaya çalışıyorlar.Yemezler beyler yemezler;Ben Anadolu,varsa başka dolu orda var ahmak oğlu...Haydi size uğurlar ola,belki bu gün belki yarın,çok geçmeden"Onlar emanetleri ehline verirler,onlar hakkın şahitliğini gereği gibi yaparlar."Varsa buyurun bir daha yoksa hakkım haram ola!...
Yıl:03.06.2007
Saat:13.10-13.45
Yer: Çengelköy/İST
Erol Kekeç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder