10 Haziran 2008 Salı

YÜREĞİNLE KAL

Yüreğinle kal, benimle ol, aklınla gel! Duygularınla anlat… Dört yanın kuşatılmışsa çıkalım ortalığa, yıldızların altında seyredelim bibirimizi gökkubbe şahit olsun halimize… Ayarlanmış bir bomba gibi birden patlasın gülücükler yanağında. Usulca bir esinti gelsin, derinlerden yüreğime. Seni koklamak, yaksın beni serinliklerde, gözlerindeki retina aydınlatsın karanlıkları, bir kıvılcım doğsun artık geçmişimize. Silgisiz kaldık silmek için geçmişimizi, gözlerin yazsın geleceğimizi gecenin karanlığına!
Sevgi selini oluşturan suların kaynağı senin yüreğinde, o yüreğin saf ve temiz kalsın, doğumdan ölüme her yerde. Acılı haberi vermek için, bir kuş konarsa, bir gün pencerene, kapama gözlerini yalancı haber girmez senin yüreğine. Kor ateş gibi fokur fokur kaynayan o yüreğini, gecenin mehtabında dindirmek benim elimde… Bilirim sevgisiz büyümez yürekte sevgi, bunu anlatırsan duygularınla yüreğime, kucaklarım o zaman seni tüm benliğimle…
Yabancı ülkede bulduk birbirimizi, ondan açıldı yüreklerimizin içi. Ben aklınla gel dedim sana, sen ise benimle ol dedin bana. O gündür bu gündür gönlün kaydı bana, yüreğinle kaldın yanımda.
Yıllarca paylaşamadım yaban ellerde, sevgi ateşi sönmeye vardığında, tutuşturdum kendimi, yapayalnız bir yol ortasında, acıyarak bana sen çıktın karşıma. Dilimden anlayan bir sen vardın, sevginin doruğunda, sevginin bir adının da yabancı ülkede dildaş bulmak olduğunu herhalde önceden biliyordun, o yüreğinle ateşime bir göz attın, İbrahim’in ateşini söndürmek için su taşıyan bir küçük kuş gibi, yüreğinle çırpınıyordun. Yüreğin o gün yandı biliyorum, peki yüreğinin eriyen yağlarıyla yüreğimin yaşadığını biliyor muydun? Bunu ben sana anlatamazdım; ancak gökkubbe halimize şahit olduğunda bunu anladın.
Geceler sana yabancı, gündüzler benden çok uzaktı. İki yürek bir araya gelince, gecenin karanlığı yıldızların ışığında kaldı. O yıldızlar varya biz onlara takılarak geldik bu günlere. Sen onlara ters bakma, yolculuğumuz yıldızlara gebe.
Sen gün doğumuyla başladın hayata, akşamla ettin herşeye elveda. Ondan işte oturmamıştı hayatına denge. Dengede durmak için tutundun ateşime, ateşim çevirdi seni, yeryüzünde ışılarla çizilmiş göğe. O göğün ampulleri patlamayacağına göre, yüreğimizdeki sevgi saçılacak, umut vermek için, karanlıkta kalan herkese…
Bir yürekte çimlenir sevgi, iki yürekte açar çiçek, yaşamak isterse çiçek, iki yürekte açacak tek çiçek. Bu döngüsel denklem değil hiçbir zaman, sadece aklıyla gelen, yüreğiyle kalan insanlara bir armağan.
Ey sevgi pınarıyla yüreğini besleyen! Kuşatılmışlıklar içinde, beceremedik yaşamayı, çünkü oyun bilmeyiz biz, oyundur bu hayattaki sevgi, sürekli değişmekte aktörleri ve seyircileri. Ondan işte Gökkubbe bizi hep izledi, o ne sahte ne de dalavereci, seyircimiz çok şerefli, o sever korumasını ve sır saklamasını, varsa bir derdimiz sadece ona anlatılmalı, diğerleri yalan, ne anlam ifade eder gerisi…

yı:07.04.2004
Saat:10.50–11.50
Kadıköy(F.B.Merkezi)İst.
(E.KEKEÇ)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder