Bu Blogda Ara

9 Haziran 2013 Pazar

VAATLER BİTMEZ ÖLÜMLER GİTMEZ!



“Vaatler memleketinde insanlar açlıktan ölürler…”
“Burada işler üç şekilde yürür, bir doğru şekilde, iki yanlış şekilde üç benim istediğim şekilde…”
Yıllara meydan okuyan bu tarihin tozlu sayfalarını araladığımızda, her sayfanın arasında türlü vaatlerin ve ihanetlerin saklandığını görürüz. Yıllarca aşırı vaatlerde bulunan yöneticilerin egemenliği altında yaşayan insanlar hiçbir vaat gerçekleşmeden açlıktan can çekişerek yaşamlarını noktaladılar. Tarihin bu utanç sayfaları ne hikmetse çok önemliymiş gibi zaman zaman birçok yönetici tarafından o tozlu raflardan alınarak, meydanların sihirli bir sloganı haline gelebiliyor. Bu sloganların anlamını kaybettiğini gören yöneticiler, her şeyden ibret almaları gerektiğini çok iyi bilirler.
Yıllara meydan okuyan bu topraklarda, insanlar bazı acılarını bağırlarına basarak, karınlarına taş bağlayarak seslerini çıkarmadan yaşadılarsa, onların aptallığından değil, bu toplumun asaletinden ve her şeye hemen alet olmak istememelerindendir. Ancak bu dönemde farklı sesler bir arada yükseliyorsa bunlar üzerinde çok dikkatlice durulması ve toplum psikolojisinin derinlemesine tahlil edilmesi gerektiğini düşünüyorum…
Toplum psikolojisi,dayatmacı ve anlaşılmayan dilde açıklamalar yaparak çözüme kavuşmayacağını anlamak zorunludur.Bir insana ihtimali durumlar anlatarak onları bir nebze olsun rahatlatabilirsiniz,ancak bu eylemler kitle davranışlarına dönüştüğü zaman mutlaka pozitif açıklamalar,net yaklaşımlar ortaya koymanız ve hedefi yakın tutmanız kaçınılmazdır.Ancak böyle değil de önüne gelen bir açıklama yapar kimin ne dediği belli olmaz ve bir mesaj karmaşası olursa orada toplumsal kaoslar kaçınılmaz demektir.
Toplum Bilimcilerin ve objektif gözlemcilerin açıklamalarını dikkate almayan yönetim erki, zaman geçtikçe dikkate alınmayacak bir erozyona doğru gittiğini bilmesi gerekir. Yönetimin erozyona gittiği bir ortamda, merkezi yönetim karar mekanizmasını işletmekte zorlanır, kolluk güçlerinin tutum ve davranışlarını sınırlamak zorunda kalır, halkı sükûnete kavuşturmak için her gün farklı bir açıklama yapmak zorunda kalır. Bu açıklamalar, insanlar tarafından kayda değer kabul görmediği zaman, yöneticiler de yavaş yavaş albenisini ve imajını çizdirirler. İşte biz gelinen nokta da böyle bir sürecin kapısının aralandığını gördüğümüzden dolayı, bunları biraz paylaşalım dedim.
Etken kalabalıkların durdurulması hiçbir zaman baskı zor ve güç kullanılarak olmamalıdır. Bu kalabalıklar ilk oluştuğu zaman bir gösteri topluluğu olarak ortaya çıktı, sonrasında etken yığınlara dönüştü. Bu yığınları organize olmuş hedefli bir toplumsal grup olarak görüp, öylece tavırlar geliştirmek çok büyük bir yanlıştır. Bu kalabalıkların tamamına yakını, bir uyarıcı karşısında bir araya gelen, o uyarıcıyla harekete geçen bu kalabalık taraflarını belli etmek için yola çıktılar, sonrasında denetimden uzak, anti sosyal, yıkıcı, dökücü parçalayıcı bir etken kalabalığa dönüştüler. Bu oluşumun şekillenmesindeki temel dinamikleri dikkate almazsanız, o zaman karşınızda organize olmuş bir grup varmış gibi strateji belirlersiniz, ondan sonra da atacağınız adımlar hep sizleri yanlışa götürür. Ne yazık ki, şu anda içinde bulunduğumuz durum bu anlattıklarımızdan hiçte farklı değil. Bu olayların çözümü için önce doğru denklemin kurulması, olaylarının adının iyi konulması gerekir. Doğan kız çocuğu olduğunu bile bile erkek çocuk olduğunu iddia ederek erkek çocuk ismi koyup, o çocuğa bir erkek çocuk muamelesi yaparsanız yanlışların sayısını arttırırsınız.
Bu sürecin önüne baskı şiddet ve gösteriler düzenleyerek geçileceğini sananlar, sadece toplumu ayrıştırmaya giderler. O zaman da toplumda, benim taraftarım senin taraftarın şeklinde insanların ayrışması derin yaralar açar. Bu gidişata dur demenin yolu öncelikle, bu süreci çok iyi okumaktan geçiyor. İyi okunmayan bir kitabın özetini nasıl ki, anlatamazsanız, bu olayların özetini de doğru okuyamazsınız. Biz elimizden geldiğince ve akledebildiğimiz oranda bu oluşumların doğru okunmasını ve doğru yöntemlerle toplumsal kargaşanın dindirilmesi için gerekeni yapacağız. İnşallah yönetim erki bu söylemlerimizi yabana atmayacaktır. Kuran’ı Kerimde Rabbimiz bunun yolunu en güzel şekilde beyan etmektedir…”Onlar cahillerle karşılaştıkları zaman selam size diyerek vakarla geçip giderler…”Evet sevgili dostlar, bir kitle sizi dinlemek için tüm reseptörlerini kapamış, sizi hiç duymak istemiyorsa, bunlarla yapılacak en iyi mücadele, karşılıklı birbirimizi anlayarak konuşabileceğimiz ortamı oluşturmaya çalışmak olmalıdır. Bu ortamı oluşturmadan söyleyeceğiniz tüm sözleriniz anlaşılmayan dilde ıslık çalmanın ötesine geçmez. Anlaşılmak ve anlamak istiyorsak fotoğrafı iyi okumak gerekir.
Bu durumları detaylı olarak anlatmayı düşünmüyorum, ancak anlaşılacak kadar doğru bildiklerimi paylaşacağım. Sevgili dostlar, işlerin doğru yürümesini istiyorsanız, hakların ve vazifelerin terazinin kefesinde birbirini dengelemesi gerekir. Hiçbir terazi tek kefeli değildir, bir tartanı bir de tartılanı vardır. İstekleriniz ve yaptığınız uygulamalar arasında denge kurulamıyorsa, sonuç ya yanlış olur, ya da benim dediğim gibi olur, nihayetinde iki durumda da yanlış yapmış oluruz. Yani ikileme kıyasın en önemli özelliği iki farklı öncüllerden aynı sonuca gitmektir. Benim de naçizane bu olaylar hakkında gördüğüm hep aynı sonuca gidilmek istenmesidir. Bu da yanlıştan başka bir durumu ortaya çıkarmaz, sonuç çözümsüzlük ve kargaşa…
Sosyal paylaşım sitelerinde gördüğüm paylaşımların yanlış paylaşımlar olmasını umut ediyorum, şayet doğru paylaşımlar sa, sonrasını konuşmak istemiyorum… Aktif etken kalabalıkların karşısına biz de mitin yapacağız diyerek sert söylemlerle çıkmış olmak cesaret unsuru değil, bizzat endişe ve kaygıların toplumsal metabolizmayı sardığının kanıtı olarak anlaşılır…”Savunma her zaman yenilginin başlangıcıdır…”Toplumsal hareketlerde bunun tanımı çatışmanın dalga dalga yayılmasının fitilini tutuşturmaktır. Hiçbir yönetim mekanizması, kötü niyetli bile olsalar, kendi halkını başkalarının rahatlıkla kullanacağı ortamlara atmak için uygun zeminleri oluşturmak istemez. Onları kucaklayıp, dinlenilmeyecek kadar basit istekleri olsa da, onları dinleyecek tahammülü göstermek, kendinden emin olan yöneticilerin yapmaları gereken asli vazifedir… Bunları yapmak istemeyen yönetim erki, adaletten uzaklaşır ve kendi sonunu hazırlar. Onun için bizim üzerinde durduğumuz bu konunun önemine binaen mutlaka dikkate alınmasını umut ediyoruz…
“Vay o çifte standartçıların haline.”Bu gün yapacağınız bir dirhem iyilik yarınlarda yapacağınız çok büyük iyiliklerin vaadini anlatmaktan daha önemlidir. Biz de bir dost olarak diyoruz ki, bu günün işini yarına bırakmamak lazım, hiçbir şeyi küçük görmeyelim, zira gördüğünüz kocaman dağ yığınları küçücük kum taneciklerinden ibarettir.
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
09.06.2013(10.35-12.15)
ÇENGELKÖY/İST


7 Haziran 2013 Cuma

BAŞBAKANI KARŞILAMA MESAJI(Gençlerin Talebi)



İş olsun diye eylem yapanlar,ne isteyeceklerini bilmiyorlar..Ancak yaptıkları eylemin amacını bilenler ne isteyeceklerini bilirlerdi mesela:

1.Sayın başbakanım toplum değişmekte, değişen topluma totaliter devlet mantığı ile yaklaşmayınız..

2.Biz adam yerine konulmak istiyoruz,seçim günlerinde bizi hatırlayanlardan olmayasınız istedik..

3.Biz sizi canımızdan çok severken, bize karşı şiddetlenen bir yönetim tarzını istemiyoruz...

4.Düşünceler bir başkasına zarar vermediği sürece, siyasi kurallarla sınırlanmasını istemiyoruz...

5.Kolluk güçlerinin bizi korumakla görevli olduklarını unutup, bizi düşman ilan etmelerini nasıl yorumluyorsunuz...

6.Biz sizin,beraber yürüdük bu yollarda,beraber ıslandık yağan yağmurlarda dediğiniz ilk gündeki merhametli tavırlarınızı özledik,...

7.Siz, bize zulme nasıl baş kaldırıldığını anlattınız, ancak aynı baskıyı sizlerden görünce dayanamaz hale geldik...

8.Sayın başbakanım nimetlerin el değiştirmesi, aralarında bu kadar uçurumlar yaratan toplumları görmek bizi üzmeye başladı...

9.Sayın başbakanım,bizler otobüslerde tıklım tıklım nefes alamazken,yanı başımızdan cip içinde havasından geçilmeyen yeni sürücü örtülü bayanları gördüğümüz de aramızdaki bu sosyal mesafe farkı bizleri çıldırttı..

10.Her yeni yapılan avm'lerde markalardan başkası olmayacağına göre, benim babamın dükkânın sinek avlaması ve bana okula giderken bir dirhem harçlık veremez duruma gelmesi, beni bu sokaklarda rahatlattı...

11.Sayın başbakanım, insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen sizin ağzınızdan o sözü duymak bizi çok rahatlatmıştı, ancak geldiğimiz nokta da devletin yaşaması bizim sırtımıza bindi nefes alamaz hale geldik...

12.Sizinle ilgili söz sarf edendenler, bizim sana karşı olan karşılıksız sevgimizi yok edemez,ancak onların yaptığı yapay eylemler,biz başbakanı kimseye yedirmeyiz,sözünün sahibinin samimiyetine inanmıyoruz.Çünkü açıkça deklare edilen bu sözlerin arkasında çok büyük ihanetlerin olacağını hissediyoruz..Biz sizleri çok seven biri olarak size sesimizi ancak böyle duyurabilirdik,bunlara dikkat edileceğini umuyoruz.

13.Sayın başbakanım bizler istikamet üzere dosdoğru yaşamak isteyen asla ruhlarında yalakalık ve ihanet olmayan tertemiz ruhlara sahip gençleriz, parçalamak değil amacımız, birleştirmek ve kardeşçe yaşamanın yollarını aralamaktır, ancak aramıza farklı amaçlarla karışanlara sizin gibi bizlerde asla fırsat vermeyeceğiz...


14. Sayın başbakanım  bizler sizden,Allah'ın resulüne hitaben ,sen onlara kaba ve katı olsaydın etrafından dağılır giderlerdi,"buyruğuna uygun tavırlar beklemekteyiz....

15.Sayın başbakanım biz,sizin duruşunuzu mertliğinizi,bakışlarınızı ve gönülden    konuşmalarınızı,kafanızın arkasının ve önünün aynı oluşunu,dilinizi eğik bükmeden olduğunuz gibi görünmenizi seviyoruz.Gönüllerimizde sizin bu tavırlarınız taht kurdu....Ancak bu tahtın gönüllerden sökülmesi için bir elin ortalığı karıştırma da sanki bir görev üstlendiğini gördüğümüzden sesimizi bu şekilde size ilettik ki, belki hakikatler daha iyi ortaya çıkar diye yürüdük....Biz sizinle daha nice baharlara ve geleceklere birlikte yürüyeceğiz.......Diye gençlerin mesajını aktarsalardı umarım bir iş yapmış olurlardı,ancak sadece iş olsun diye oradalar....Sayın başbakanım biz seni seviyoruz,ancak kimseye yedirmeyiz diye yalaka merdiven basamaklarında yürümek istemiyoruz,zaten biliyoruz ki,Allah müminlerin aleyhine hilecilere asla fırsat vermeyecektir.....slm ve dua ile....
NOT: Bu açıklamalarımız sadece ana hatları izah etmektedir.
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
06.06.2013(08.20-09.15)

ÇENGELKÖY/İST

6 Haziran 2013 Perşembe

NOHUT MUSTAFA'NIN İNADI KARANLIĞIN BAŞLANGICI!



Son günlerin ana gündem maddesi olan ülke genelindeki eylemlerin menşeine ve genişleme sürecine bir göz atarak bu konuları sizlerin düşünmesine bırakacağız. Bu eylemlerin olması kadar doğal bir davranış olmaz, her insanın fıtratında kafasına yatmayan olaylara bir tepki göstermek yatar, ancak bunları kullanma şekli, ortama ve etkileyici uyarıcılara bağlı olarak değişim gösterir.
                Tepkiler bir başkasının yaşam alanına müdahale etmediği sürece hoş karşılanır,ancak yaşam alanlarını aşarak yaşama müdahale boyutuna ulaştığı zaman,kamu hayatını korumakla görevli merkezi otorite tarafından kontrol altına alınmak zorundadır.Bu tarz hareketleri özgürlük naralarıyla süsleyerek,diğer insanlara çiçek dağıtıyorlarmış gibi,göstermeye çalışmak hakikaten bu olayların geri planındaki çok büyük oyunların gizlendiğinin kanıtıdır.Woltarire’nin dediği gibi,”düşüncelerinizi özgürce yaşayacağınız ortamı oluşturuncaya kadar sizinle birlikte mücadeleye ben de hazırım….”ancak bu eylemleriniz kendi özgürlüklerinizi kazanmanın ötesinde,kirli oyunları tezgahlamak adına girişilmiş gizli faaliyetlerin adı konulmamış senaryosunun oynanan sahnesi olursa,kusura bakmasın kimse biz bu sahnenin hiçbir yanında olmayacağımız kesindir.
                Şu anda oynanmaya çalışılan kirli oyun bunu kanıtlar niteliktedir. Çünkü birçok varlık boğazında yutkunamadığı zehirleri toplumun üstüne kusma derdinde. Ey sevgili halkım! Bu numaraların hiçbiri sizin yaşamınıza uymayacak kadar dar ve sıkıcı bunu anlamakta gecikirseniz, birileri diktiği elbiseyi sizin vücudunuza zorla giydirecektir, haberiniz olsun.
                Sizlerin neden olarak gösterdiğiniz kıvılcımların normal olduğunu bizler de biliyoruz, ancak başlangıç noktası çok iyi olan bir çok toplumsal hareketler, yıkıcı dökücü parçalayıcı hatta bir daha toplumun kendisini toparlama imkanlarını dahi elinden alabilecek kaos ortamlarını yaratabilir. Şu anda devam etmekte olan bu kıvılcımların hepsi bu amaçlar uğruna kullanılmak için söndürülmek istenmiyor. Çünkü bu çığırtkanlığın devam etmesini isteyen güçler tamamıyla sizin elinizdeki ekmeğinize ve yaşam alanınıza göz dikmiş olan emperyalist haydut güçlerdir. Bunları anlamak için size vahiy gelmeyecek, etrafınızda dönen dolapların neden ve sonuçları arasında bir bağlantı kurduğunuz zaman bunları rahatlıkla anlarsınız. Masumane bir gezi parkının yıkılmasına tepki gösteren insanların eylemi olarak görmek istedik, ancak bunun ardındaki hinterlanda baktığımızda, buradaki insanların doğal tepkilerinin içinde, arkasında, sağında, solunda, üstünde ve altında şeytanın atlı ve yaya askerlerinin olduğunu fark ettik. Bu şeytani güçleri benim gariban doğal tepkisini ortaya koyan insanımda anlamakta zorlanır. Çünkü onunla beraber hareket ediyormuş gibi kendisini göstermektedir.
                Ey iyi niyetli dostlarım, cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir bunu biliniz. Biz de çok iyi niyet besledik ve hala da iyi niyetli kardeşlerimizin tepkisini öyle kabul ediyoruz. Doğal tepkilerini ortaya koyan kardeşlerimiz tepkilerinin büyük oranda amacına ulaştığını görünce o meydanları terk ettiler, ancak meydanları doldurmak isteyen başka güçler aynı sloganları kullanarak meydanları işgal etmeye başladılar, sonrasında da olaylara müdahil olmak isteyen güçler ortaya çıktı. Bu güçleri tanımak, ancak verdiği acılar sinelerimize silinmeyecek acılar bıraktığı zaman gerçekleşecektir. İşte ben bu güçlerin verecekleri acıların kurbanı olmadan önce tüm kardeşlerime sesleniyorum, uyanalım ve bu oyunları kuran oyun kurucuların oyunlarını kendilerine iade edelim. Biz bunun iadesini yapmazsak, inanın bana değişim unsuru olarak bizlerin hipnoz edilmiş beyinlerine hiç bir ücret ödemeden bir hiçle takas gerçekleşecek. Uyanalım kardeşim inatçı Nohut Mustafa ile, buna karşı olan Horoz Ali’nin durumuna düşmek üzereyiz. Geldiğimiz noktada o kadar çok inatlaşma başladı ki, ne olursa olsun biz bu tavrımızdan vaz geçmeyeceğiz diye şiddetli bir inatlaşma sendromunu yaşamaktayız.
                Nohut Mustafa ve Horoz Ali birlikte ava çıkarlar, bir karga uçar gelir ve kayanın üzerine konar bunu gören Horoz Ali, işte kayaya bir karga kondu der. Nohut Mustafa hemen atılır, hayır o karga değil, simsiyah bir oğlaktır der. Horoz Ali yahu kardeşim Oğlak uçar mı diye sorar, o zaman Nohut Mustafa uçabilir der, Horoz Ali kızarak gidelim yanına bir bakalım uçuralım bakalım göreceksin oğlak mı, yoksa karga mı daha iyi anlarsın der. Kayanın yanına yaklaşırlar ve bir taş atarlar, karga bir anda havalanır ve gider, bunun üzerine Horoz Ali, Nohut Mustafa bak gördün mü, oğlak mı der. Nohut Mustafa uçtu gitti ama yine de oğlaktır, kesinlikle senin dediğin değil diye cevap verir…
                Sevgili dostlar bizim şu andaki durumumuz yukarıda anlattığım hikâyeden hiçte farklı değil. Gezi alanı için yapılan eylemler, gezi alanı için yapıldıysa sormamız gerekmez mi, be kardeşim bakın gerekli önlemler alınıyor neden hala bu eylemler amacını aşmadı mı diye sorduğumuz da, her şey yapılsa da biz bundan vaz geçmeyeceğiz diye inatlaşma sorunu yaşayacaksak, kim farklı olduğumuzu söyleyebilir. Şu inatlaşmayı bırakalım, gereken neyse onu uygulayalım, kimsenin canı acımadan bunların önüne geçmek gerekir, bu da vatandaşların duyarlılığından ve devletin merhametli elleriyle halkının başını okşamasından geçer. Bu hatırlatmalarım umarım teğet geçilmez, yoksa gelecek acılar hepimizin yüreğini tam ortasından deler geçer…
                SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
                05.06.2013(23.50-00.50)

                ÇENGELKÖY/İST

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!