Bu Blogda Ara

23 Ağustos 2024 Cuma

Adil Yönetim ve Sürdürülebilir Kalkınma

Savurganlık sürecinden çıkıp sürdürülebilir bir ekonomi ve toplumsal düzen oluşturmak için şu adımları izlemek gerekir;

1. Liyakat Esasına Dayalı Yönetişim

Adım: Kamu ve özel sektörde yönetici atamalarında liyakat esas alınmalıdır. Kişilerin görevlere getirilmesinde bilgi, tecrübe, etik değerlere bağlılık gibi kriterler gözetilmelidir.

Uygulama: Bağımsız bir liyakat komisyonu kurulmalı, atamalarda bu komisyonun değerlendirmeleri belirleyici olmalıdır. Bu komisyon, performans denetimleriyle de liyakatsiz kişilerin görevde kalmasını engellemelidir.

2. Kamu Harcamalarında Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik

Adım: Kamu harcamalarının her aşaması şeffaf olmalı, israfın önüne geçilmelidir. Lüks tüketim ve gereksiz projeler yerine halkın temel ihtiyaçlarını karşılayan yatırımlara öncelik verilmelidir.

Uygulama: Tüm kamu harcamaları ve projeleri için çevrimiçi bir takip sistemi oluşturulmalı, vatandaşların harcamaları izleyebileceği ve raporlayabileceği bir platform geliştirilmelidir. Bağımsız denetim kuruluşları bu süreci denetlemelidir.

3. Tasarruf Tedbirlerinin Uygulanması

Adım: Kamuda ve özel sektörde gereksiz harcamalar minimize edilmeli, enerji verimliliği ve kaynak tasarrufu teşvik edilmelidir.

Uygulama: Devlet dairelerinde enerji ve su tasarrufu uygulamaları zorunlu hale getirilmeli, gereksiz araç kiralamaları, lüks ofis harcamaları gibi alanlarda kesinti yapılmalıdır. Tasarruf tedbirlerine uyum sağlayan kurumlara teşvikler verilmelidir.

4. Üretime Dayalı Ekonomik Model

Adım: İthalata bağımlı yapıdan uzaklaşarak yerli üretimi teşvik eden politikalar benimsenmelidir. Stratejik sektörlerde yerli üretimin artırılması hedeflenmelidir.

Uygulama: Tarım, sanayi ve teknoloji alanlarında üretim kapasitesini artırmak için teşvikler ve destek programları oluşturulmalıdır. Yatırımlarda yerli girdi kullanımı zorunlu hale getirilmeli, inovasyon ve AR-GE faaliyetleri desteklenmelidir.

5. Vergi Reformu

Adım: Vergi sisteminde adalet sağlanmalı, özellikle düşük gelirli kesimler üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir. Vergi kaçakçılığıyla etkin mücadele edilmelidir.

Uygulama: Gelir düzeyine göre artan oranlı bir vergi sistemi uygulanmalı, lüks tüketimden alınan vergiler artırılmalıdır. Vergi denetimlerini sıkılaştıracak, dijitalleşmeyi öne çıkaracak adımlar atılmalıdır.

6. Eğitimde Reform

Adım: Eğitim sisteminde reform yapılarak, inovasyon ve üretime yönelik beceriler geliştirilmelidir. Eğitim, liyakat anlayışını güçlendiren bir yapıya dönüştürülmelidir.

Uygulama: Mesleki ve teknik eğitimin önemi artırılmalı, yenilikçi düşünceyi teşvik eden müfredatlar oluşturulmalıdır. Üniversitelerle sanayi iş birlikleri güçlendirilerek, öğrencilerin üretime yönelik projelere katılımı sağlanmalıdır.

7. İsrafın Önlenmesi ve Tüketim Bilincinin Yaygınlaştırılması

Adım: Toplumda israf bilincini artırmak için eğitim kampanyaları düzenlenmeli, israfı önleyen politikalar geliştirilmelidir.

Uygulama: Okullarda israfın zararları üzerine eğitimler verilmelidir. Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla israfı azaltmaya yönelik bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Gıda israfı, su tasarrufu gibi konularda toplumu teşvik eden uygulamalar geliştirilmelidir.

8. Bağımsız Denetim ve Yolsuzlukla Mücadele

Adım: Kamu yönetiminde bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalı, yolsuzlukla etkin mücadele edilmelidir.

Uygulama: Yolsuzlukla mücadele için güçlü bir hukuki çerçeve ve bağımsız yargı süreçleri oluşturulmalıdır. Yolsuzlukla suçlananların hızla yargılanarak, adaletin sağlandığı bir sistem oluşturulmalıdır.

9. Ekonomik Planlama ve Kriz Yönetimi

Adım: Ekonomik krizlere karşı daha dirençli olabilmek için uzun vadeli planlama ve etkin kriz yönetim sistemleri oluşturulmalıdır.

Uygulama: Makroekonomik dengeleri gözeten, sektör bazlı kalkınma planları hazırlanmalı, kriz durumlarında devreye girecek acil durum senaryoları geliştirilmelidir. Maliye ve para politikaları, sosyal adaleti güçlendirecek şekilde yapılandırılmalıdır.

10. Toplumsal Dayanışmanın Güçlendirilmesi

Adım: Sosyal yardımlar ve dayanışma mekanizmaları geliştirilerek, toplumdaki ekonomik eşitsizlikler azaltılmalıdır.

Uygulama: Sosyal yardımların etkin ve adil dağıtılması sağlanmalı, gönüllülük esasına dayalı sosyal dayanışma ağları güçlendirilmelidir. Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak toplumsal dayanışma projeleri geliştirilebilir.

Bu programın uygulanması, ekonomik dengelerin yeniden sağlanmasını, toplumsal huzurun ve güvenin tesis edilmesini sağlayacaktır. Liyakat, şeffaflık, verimlilik ve toplumsal dayanışma gibi unsurlar üzerine kurulu bu program, uzun vadede ülkenin sürdürülebilir kalkınmasını ve refahını garanti altına alabilir.

Bahadır Hataylı/22.08.2024/Namazgah/İST


Savurganlıktan Sürdürülebilirliğe

Modern toplumlarda, ekonomik çalkantılar ve toplumsal gerilimler, büyük ölçüde savurgan yönetim anlayışlarının bir sonucudur. Bu anlayış, yalnızca maddi kaynakların israfı değil, aynı zamanda etik değerlerin, toplumsal güvenin ve insan potansiyelinin de harcanmasına neden olmuştur. Özellikle Türkiye gibi kaynakları sınırlı, ancak potansiyeli yüksek ülkelerde, savurganlık kültürü ekonomiyi zayıflatmış, sosyal yapıyı bozmuş ve geleceğe dair umudu baltalamıştır. Bugün, bu krizden çıkış yolu sürdürülebilirlik ilkesinde yatmaktadır.

Türkiye, uzun yıllardır savurganlıkla karakterize edilen bir ekonomik ve yönetimsel sürecin içinde yer aldı. Bu süreçte, liyakatsiz kadroların iş başına getirilmesi, kamu kaynaklarının verimsiz kullanımı ve toplumun değerlerine aykırı yönetim anlayışları, ekonomik krizlerin başlıca nedenleri oldu. Ancak, bu krizi aşmanın yolu, israfın sona erdirilmesi ve sürdürülebilir bir yönetim modeli benimsenmesinden geçmektedir.

Savurganlıktan çıkış ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda bir dönüşüm, yalnızca ekonomik yapıyı değil, toplumsal değerleri ve yönetim kültürünü de yeniden şekillendirebilir. Bu bağlamda, doğru bir programla atılacak adımlar, Türkiye’yi hem ekonomik hem de toplumsal açıdan daha güçlü bir geleceğe taşıyabilir.

1. Liyakat ve Çöküş

Liyakat Nedir?

Liyakat, bir kişinin bir göreve uygunluğunu belirleyen bilgi, beceri ve deneyim gibi niteliklerin toplamıdır. Liyakat sistemi, kamusal ve özel görevlerde nitelikli kişilerin iş başına getirilmesini garanti eden bir düzen sağlar. Bu sistemin sağlıklı işlemesi, toplumların gelişimi ve sürdürülebilirliği için hayati önem taşır.

Liyakatin Erozyonu ve Çöküş

Türkiye’de, özellikle kamu yönetiminde liyakatin göz ardı edilmesi ciddi sonuçlar doğurmuştur. Ehliyetsiz kişilerin kilit görevlere getirilmesi, kurumsal güvenin azalmasına, verimliliğin düşmesine ve nihayetinde toplumsal çöküşe yol açmıştır. Kamu kaynaklarının savurgan kullanılması, siyasi sadakate dayalı atamalar ve iş bilmez yöneticilerin kararları, ekonomideki zayıflamanın temel nedenlerindendir.

Örnek: Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküşü

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, liyakat sisteminin terk edilmesi, imparatorluğun çöküş sürecini hızlandıran faktörlerden biridir. Sadakat ve nepotizm, kurumsal yozlaşmayı derinleştirmiş, bu da imparatorluğun dağılmasına yol açmıştır.

Liyakat Sistemi Nasıl Güçlendirilmeli?

Toplumun tüm kesimlerinde liyakat sisteminin güçlendirilmesi gereklidir. Kamu yönetimi, siyasi etkilerden arındırılmalı, profesyonellik ve uzmanlık esas alınmalıdır. Bunun için objektif ve şeffaf değerlendirme kriterleri oluşturulmalı, yöneticilerin hesap verebilirliği sağlanmalıdır.

2.Ekonomik Çözülme Nedir?

Ekonomik çözülme, bir ülkenin ekonomik yapısının ve işleyişinin bozulması, ekonomik göstergelerin kötüleşmesi anlamına gelir. Bu durum, genellikle yapısal sorunlar, kötü yönetim ve dış müdahaleler gibi faktörlerin bir sonucudur.

Türkiye’de Ekonomik Çözülme

Türkiye’nin ekonomik sorunları, büyük ölçüde dış müdahaleler yerine içsel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Liyakat eksikliği, kaynakların savurgan kullanımı, yolsuzluk ve şeffaflık eksikliği gibi unsurlar, ekonomik çözülmeyi hızlandırmıştır. Enflasyon, işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, bu çözülmenin en belirgin göstergeleridir.

Örnek: Arjantin

Arjantin, 20. yüzyılın başlarında dünyanın en zengin ülkelerinden biriydi. Ancak, popülist politikalar, kötü yönetim ve yolsuzluk nedeniyle ekonomik çözülme yaşadı. Bugün, Arjantin kronik ekonomik krizlerle mücadele ediyor.

Çözüm: Ekonomik Reformlar

Ekonomik çözülmenin önlenmesi ve düzeltilmesi için köklü reformlar şarttır. Şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat esaslı atamalar ve rasyonel ekonomik politikalar bu reformların temelini oluşturmalıdır. Ayrıca, üretim ve ihracata dayalı bir ekonomik model benimsenmeli, ithalata bağımlılık azaltılmalıdır.

3. Savurganlık ve Kriz

Savurganlık, kaynakların verimsiz ve amaçsızca harcanmasıdır. Türkiye’de, kamu harcamalarında savurganlık ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletin lüks tüketim, gereksiz projeler ve siyasi amaçlı harcamalar için kaynak ayırması, ekonomik krizi derinleştirmiştir.

Krizin Kaynakları

Kriz, ekonomik ve toplumsal yapının derin bir şekilde sarsılmasıyla ortaya çıkar. Liyakatten uzak atamalar, yolsuzluk ve savurganlık, Türkiye’deki ekonomik krizlerin başlıca sebepleridir. Bu durum, gelir dağılımında adaletsizlik yaratmakta ve toplumun geniş kesimlerini fakirleştirmektedir.

Örnek: Yunanistan Ekonomik Krizi

Yunanistan, uzun yıllar süren savurgan kamu harcamaları ve yolsuzluk nedeniyle 2008’de büyük bir ekonomik kriz yaşamıştır. Borç krizinin etkileri halen sürmekte olup, bu süreçte ülke ekonomisi ağır yaralar almıştır.

Çözüm: Disiplinli Yönetim

Ekonomik krizden çıkış için disiplinli bir mali yönetim gereklidir. Kamu kaynaklarının verimli kullanılması, gereksiz harcamalardan kaçınılması ve şeffaflık sağlanmalıdır. Ayrıca, ekonomik politikalar, toplumun tüm kesimlerinin refahını gözeten bir anlayışla şekillendirilmelidir.

Bahadır Hataylı/22.08.2024/15.00/Namazgah/İST



22 Ağustos 2024 Perşembe

Tarımsal Planlama ve Yönetimdeki Çarpıklıklar-Sorunlar ve Çözümler Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım

Tarımsal Planlamanın Gerekliliği ve Önemi

Bir ülkenin gıda güvenliği ve tarımsal sürdürülebilirliği, planlı ve programlı bir tarım politikasının varlığına bağlıdır. Tarımsal üretim, yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan ve sosyal düzeni koruyan hayati bir unsurdur. Bu nedenle, tarımsal planlama, her şeyden önce milletin gıda ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmalıdır. Ancak, günümüzde bazı ülkelerde tarım politikalarının yetersizliği ve yönetimsel hatalar hem üreticiyi hem de nihai tüketiciyi zor duruma sokmaktadır.

İç Piyasa İhtiyaçlarının Göz Ardı Edilmesi

Tarımsal üretimde öncelikli olarak iç piyasanın ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Bir ülkenin tarım politikası, öncelikle kendi milletinin gıda güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Ancak, ihracat odaklı yaklaşımlar, iç piyasadaki arzı daraltarak fiyatların yükselmesine ve halkın alım gücünün zayıflamasına yol açabilir.

 İhracatın Bir Amaç Değil Araç Olması Gerektiği

Tarım ürünlerinin ihracatı, milli ekonomiye katkı sağlasa da bu süreçte öncelik, iç piyasanın ihtiyaçlarının karşılanması olmalıdır. İhracat, sadece fazlalık ürünler üzerinden yapılmalı ve ülkenin gıda güvenliğini riske atmamalıdır.

Tarımsal Üretimde Planlama ve Eğitim İhtiyacı

Tarım Bakanlığına bağlı kurumlar, il, ilçe ve köy düzeyinde kapsamlı tarım planlaması yapmalıdır. Hangi bölgelerde hangi ürünlerin yetiştirileceği, bilimsel verilere dayalı olarak belirlenmelidir. Bu planlama, bölgenin iklim, toprak yapısı ve su kaynakları gibi özelliklerine göre yapılmalıdır.

Üreticilerin Eğitimi ve Desteklenmesi

Üreticilere, tarımsal üretim konusunda sürekli eğitim verilmelidir. Modern tarım teknikleri, verimliliği artıran yöntemler ve sürdürülebilir tarım uygulamaları konusunda üreticiler bilinçlendirilmelidir. Ayrıca, tarımsal üretimi teşvik edici finansal destekler ve sübvansiyonlar sağlanmalıdır.

Tarım Alanlarının Verimli Kullanımı ve Disiplinli Üretim

Tarım alanlarının hangi ürünler için kullanılacağı önceden belirlenmeli ve bu planlamaya aykırı hareket eden üreticiler cezalandırılmalıdır. Devlet, belirlediği tarım politikalarının uygulanmasını sıkı bir şekilde denetlemeli ve kurallara uymayanları caydırıcı cezalarla karşı karşıya bırakmalıdır.

İç Piyasa İçin Üretilen Ürünlerin Denetimi ve Alım Garantisi

Devlet, iç piyasada tüketilecek ürünlerin üretim miktarını önceden belirlemeli ve bu ürünleri üreticiden alarak piyasa dengesini korumalıdır. Bu hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacak, tarımsal üretimde istikrar sağlayacaktır.

İhracat Kayıtlı Üretim ve İç Piyasa İlişkisi

Tarımsal ürünlerin ihracatı için ayrılan üretim alanları, iç piyasanın ihtiyaçlarına zarar vermeyecek şekilde planlanmalıdır. Bu alanlarda üretilen ürünlerin iç piyasaya girmesi engellenmelidir. Böylece, iç piyasada arz fazlası oluşmaz ve fiyatlar istikrarlı kalır.

İhracat Kayıtlı Üretimin Denetimi ve Yaptırımlar

İhracat kayıtlı üretim yapan üreticilerin, ürünlerini iç piyasaya sunmaları durumunda ağır cezalarla karşılaşmaları sağlanmalıdır. Bu tür uygulamalar hem iç piyasanın istikrarını korur hem de tarımsal üretimin disiplin altına alınmasına katkıda bulunur.

Tarımsal Üretimde Uzun Vadeli Stratejiler ve Sürdürülebilirlik

Tarımsal üretim, kısa vadeli kazançlar yerine, orta ve uzun vadeli stratejilere dayanmalıdır. Bu stratejiler, tarımsal üretimin sürekliliğini sağlamak, doğal kaynakları korumak ve tarımın sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla geliştirilmelidir.

Tarımı Tercih Edilen Bir Meslek Haline Getirmek

Tarım, sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda tercih edilen bir meslek haline getirilmelidir. Tarımsal üretimle uğraşan kişilerin, bu alanda kalıcı ve sürdürülebilir bir yaşam kurabilmeleri için gerekli destekler sağlanmalıdır. Bu, genç nüfusun tarımsal üretime ilgisini artıracak ve tarım sektöründe nitelikli iş gücü oluşmasını sağlayacaktır.

Üreticinin ve Tüketicinin Karşı Karşıya Kaldığı Zorluklar

Tarımsal planlama ve yönetimdeki hatalar, üreticiyi zor durumda bırakır ve nihai tüketicinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamamasına yol açar. Bu durum, toplumda huzursuzluk yaratır ve sosyal çatışmaları tetikleyebilir.

Toplumsal Huzursuzluk ve Kaos

Tarımsal ürünlerin yetersizliği veya aşırı pahalanması, toplumda huzursuzluk ve kaos ortamı yaratır. Bu, toplumsal güvenin sarsılmasına, etik ve manevi değerlerin zayıflamasına neden olur. Sonuç olarak, insanlar, sadece fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayan, ancak manevi ve ahlaki değerlerden yoksun bir yaşama sürüklenir.

Tarımda Planlı ve Disiplinli Yönetimin Gerekliliği

Tarımsal üretimde planlı, programlı ve disiplinli bir yaklaşım hem üreticiyi hem de tüketiciyi korur. Devlet, tarımsal üretimde hem iç piyasa ihtiyaçlarını gözetmeli hem de ihracat odaklı üretimi disiplin altına almalıdır. Bu süreç, toplumun gıda güvenliğini sağlar, sosyal huzuru korur ve ülkenin ekonomik istikrarını destekler. Ancak bu politikalar, sadece kâğıt üzerinde kalmamalı, uygulanabilir ve denetlenebilir olmalıdır. Devlet adına yöneticiler, bu tür çalışmaların hayata geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür.

Uygulanabilir Tarım Planı ve Programı

1. Temel Hedef: Gıda Güvenliğinin Sağlanması

Öncelik: Ülkenin gıda güvenliğini sağlamak için üretim, öncelikle iç piyasanın ihtiyaçlarına göre planlanmalıdır.

Üretim Fazlası: İç piyasanın ihtiyacı karşılandıktan sonra, üretim fazlası ihracat için değerlendirilecektir.

2. Bölgesel Üretim Planlaması

Bölgesel Tarım Haritası: Tarım Bakanlığı tarafından bölge bazında tarım haritaları oluşturulacak. Her bölgeye uygun tarım ürünleri, iklim ve toprak koşulları göz önüne alınarak belirlenecektir.

Yerel Üretim Kotaları: Her il, ilçe, kasaba ve köy için üretim kotaları belirlenecek ve bu kotalar dahilinde tarımsal faaliyetler sürdürülecektir.

3. Eğitim ve Destek Programları

Üretici Eğitimleri: Tarımsal üreticilere modern tarım teknikleri, sürdürülebilir üretim yöntemleri ve verimlilik artırıcı uygulamalar konusunda sürekli eğitim verilecektir.

Finansal Destek ve Sübvansiyonlar: Üreticilere, tarım faaliyetlerini sürdürebilmeleri için uygun kredi ve hibe programları sağlanacak. Ayrıca, devlet tarafından belirlenen ürünlerde alım garantisi verilecektir.

4. Denetim ve Yaptırımlar

Üretim ve Pazar Denetimi: Üretim süreçleri ve pazar faaliyetleri sıkı bir şekilde denetlenecek. Üretim kotalarına uymayan ve iç piyasaya zarar veren üreticilere caydırıcı cezalar uygulanacaktır.

İhracat Denetimi: İhracat için üretilen ürünlerin iç piyasaya sunulması yasaklanacak ve bu kurala uymayanlara ağır yaptırımlar uygulanacaktır.

5. İhracat Politikası

Fazla Üretimin İhracatı: İç piyasanın ihtiyaçları karşılandıktan sonra oluşan üretim fazlası, uluslararası piyasalarda değerlendirilmek üzere ihracata yönlendirilecektir.

Kayıtlı Üretim Alanları: İhracat kayıtlı üretim yapılan bölgeler belirlenerek, bu bölgelerden iç piyasaya mal girişi engellenecektir.

6. Uzun Vadeli Stratejiler

Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları: Tarımda doğal kaynakların korunmasını ve çevre dostu üretim tekniklerinin kullanılmasını teşvik eden politikalar geliştirilecektir.

Tarımı Cazip Hale Getirmek: Genç nüfusun tarım sektöründe yer alması için tarımsal faaliyetler cazip hale getirilecek. Tarım hem geçim kaynağı hem de tercih edilen bir meslek olarak teşvik edilecektir.

7. Kriz Yönetimi ve Toplumsal Huzurun Korunması

Gıda Stok Yönetimi: İç piyasadaki dalgalanmalar ve fiyat artışlarına karşı, stratejik gıda stokları oluşturulacak. Bu stoklar, kriz dönemlerinde devreye sokulacaktır.

Toplumsal Huzur İçin Düzenlemeler: Tarım sektöründeki düzensizlikler ve istikrarsızlıklar, toplumsal huzuru bozabilecek kaos ortamına yol açabilir. Bu nedenle, tarım politikaları halkın güvenini ve huzurunu sağlama amacıyla da titizlikle uygulanacaktır.

Uygulanabilir Bir Tarım Politikası İçin Stratejik Yaklaşım

Bu plan ve program, tarımda hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyarak, sürdürülebilir ve istikrarlı bir tarım sistemi oluşturmayı hedeflemektedir. Ülkenin gıda güvenliği, sosyal huzuru ve ekonomik istikrarı için gerekli olan adımlar, planlı ve disiplinli bir şekilde atılacak, bu sürecin denetimi sıkı bir şekilde yapılacaktır. Devletin, tarım sektöründe izlediği politikalar, halkın ihtiyaçlarına ve ülkenin genel çıkarlarına hizmet edecek şekilde düzenlenecek ve uygulanacaktır.

Bahadır Hataylı/22.08.2024//13.00/Namazgah/İST


"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!