Bu Blogda Ara

19 Eylül 2017 Salı

Dikleşme ve dik durmak


Dikleşmek ile dik durmak arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koyduğumuzda, yaşam karmaşasında kavramların içinin boşaltılmasının ne kadar etkili olduğunu söyleyebiliriz.”
  • Eğilip bükülen ve omurgasız yaşayan değil, Dik durmasını bilenler olmak zorundayız. İnsanız; bunalıyor, sıkılıyor, çevremizde güzellikler, insanın içini açan, insan olmasından sevinç duymasını sağlayan davranışlar görmek istiyoruz. Güç karşısında sinmiş, haklılığını ifade edemeyen, sadece homurdanan insanlar görmek istemiyoruz.
  • Dik Durmak: «Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak zorundayız…» Dik Durmak İnsani Bir Sorumluluktur…Dünyamızda; emek veren, üreten, üretilene saygı duyan, mahkum etmeden eleştiren, yaşama bir şeyler katmak için gece gündüz didinen, insanı insan yapan değerleri her platformda sahiplenip savunan, daha güzel, daha yaşanılası bir dünya özlemini dillerinden düşürmeden, gönüllerinden eksiltmeden yaşayan, korkularını, güçsüzlüklerini çifte standartların arkasına saklamadan, kölesi olduğu tutkularını meşrulaştırmak için ulvi gerekçeler üretme ucuzluğuna kapılmadan yaşayan, kısaca dik duran insanlar olmak zorundayız…
  • Dik durmak her şeyden önce bir inançlar, bir değerler sistemine sahip olmayı, dünyayı bu değerler sistemine göre yaşama inatçılığını gerektirir.
    • “Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte bu, tıpkı âyetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat, olur ki düşünüp kendilerine çekidüzen verirler.” (A’raf, 7/176)
    • Dikleşmenin temelinde aşırılık ve şımarıklık vardır. Dikleşmek, olduğundan farklı olmaya çalışmak ve kendisine sürekli rekabet ve cedelleşme ortamı oluşturmak ister.
    • Dikleşmek, tepeden bakmaktır. Karşılıklı çatışma ortamlarında bu karakter hemen ortaya çıkar.
    • Dikleşmenin olduğu bir yerde uyum ve barışın oluşması mümkün değildir. Çoğu kere insanlar, yaptıkları hata ve yanlışlarında ısrarcı davranarak, kendilerini ilkeli davranmak ve bir duruşa sahip olduklarını söyleyerek, bu şımarık tavırlarını örtmeye çalışıyor olabilirler.
    • Dikleşme, küçük ve sıradan tavırların, daha güçlü ve büyük olan ,düşünce davranış ve yaşam karşısındaki acziyetinin dışa vurumudur.
    • Dikleşme, sıradanlıktır, dik durmak ise belli bir temeli olan felsefi yaşam tarzıdır.
    • Müslüman’ın hayatında dikleşmek olmamalı ama dik durmak hayatın tamamını kuşatmalıdır.
    • Tevhid-i duruş, bu dinin omurgasıdır, bu omurgadan yoksun bir yaşamın içinde, özgür kullar bulmakta zorlanırsınız.
    • Müslüman, İnsani duruşa sahip, omurgası olan, akıllı özgür kuldur…

26 Haziran 2017 Pazartesi

DURMAK YOK YOLA DEVAM!


SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
25.05.2014/Çamlıca-İST

"Felsefesi olmayan toplumlar yok olmaya mahkumdur."'2002 Yılında kurulan Ak Partinin En ciddi ve can alıcı sloganına bakarsanız,"Durmak yok yola devam"olduğunu görürsünüz.Farkında olarak ya da olmayarak, Ak Parti hakikaten Felsefeyi kendisine bir düstur edinerek yola çıkmıştır diyebilir miyiz?
Felsefe,"Duraksız bir yolculuktur,elindeki mıknatısla dünyanın her yanından bulgular toplar ancak bulduklarıyla tatmin olmadığı gibi sürekli bir arayışı kendisine hedef edinir."Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et..."Bu ayetten de anlayacağımız gibi hayat daima bir hareketlilik üzerine oturmalıdır.Durgun hayatlar yok olmaya mahkumdur.İşte,Felsefenin ilk hamlesi kendisine bir isim koyarken,bu özelliğini ön plana çıkarmak olmuştur.
Felsefe,çelişkisiz,tutarlı,düzenli,sorgulayıcı,eleştirel bir düşünme ile aklı doğru kullanarak;insanı, hakikati aramaya götüren düşünsel etkinliğin adıdır.Yani bulduklarıyla tatmin olmayan,daima arayışta olan,bundan dolayı da hep hareketli kalan,insanlık devam ettiği sürece varlığını ilk plana çıkaran bir etkinliktir.Felsefe,hakikati arama arayışıdır.Felsefe,bir günahkarın yaptığı tövbelerin yeterli olmadığına inanarak daima hayatını tövbe ve dualarla geçirmesi gibi,felsefe de bulduğu bulgulardan mutmain olmayarak daima beyni aktif etkinliklere yönelten bir zihinsel faaliyettir.
Felsefenin yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız özelliğini kavrayan anlayışlar,varlık sahnesinde kendilerine bir yer ayırabilirler.İşte ülkemizdeki siyasi anlayışlara baktığımız da hemen hemen hepsi şu ana kadar,günü kurtarmanın ötesinde bir çalışma içinde olmamışlardır.İki bin iki yılında kurulan ve Türkiye siyasi tarihine bir damga vuran Ak Partiye baktığımız da, tamamıyla faaliyet alanını eksikliklerini tamamlayarak yola devem etme kararlılığı içinde olduğunu söylemek mümkündür.Çünkü,Ak Parti 11 yıllık iktidarı döneminde hep kendisini güçlendirerek seçimler kazanan bir parti olmuştur.Bu süreç daha da devam edeceğe benziyor.Ak Partinin bu farklılığının temelinde, Felsefenin temel özelliğini kendisine bir düstur edinmesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.Yani Ak Parti, yaptıklarıyla tatmin olmayan,işimiz bitti artık yatma zamanı demeyen,bizim yaptıklarımız yapacaklarımızın sadece yolunu aralamaktadır anlayışıyla yürüdüğü için,anlaşılan daha çok yürüyecek...Bunun en açık göstergesi de ülkenin mikro düzeyde bir bölümünde yaptığı çalışmaları,ülke geneline yaymakla kalmadığı gibi küresel ölçekte arayışlara girmesidir diyebilirim.Dün sayın Başbakanın Almanya'daki konuşması ve oradaki geniş kapsamlı çıkarması,bu sürecin daha yeni başladığının habercisi gibi geliyordu.Yani Ak Parti,"Durmak yok yola devam..."sloganıyla zannediyorum ki,daha çok yollar adımlayacak...
Sayın Başbakanın Almanya'da yaptığı konuşmalarda çok fazla bir şey yoktu diyenlerin olabileceğini biliyorum,ancak bu söylemlerle bir gerçekliği ötelemenin,o gerçekliğin hiç ortaya çıkmayacağını düşünmemek gerekir...Bu gerçeklik,kalın kabukların çatırdayarak kırılması, korku ve sara nöbetlerinin bundan sonra etki alanının yok denecek kadar varlığını kaybetmesidir.İşte Sayın
Başbakanımızın Almanya'da yaptığı konuşmanın özünde bunun olduğunu görüyorum."Durmak yok,yola devam..."
Felsefe,çıplak kralların üzerinde elbise olmadığını size haykırır...Felsefe,Pozitif alemin ötesinde,gizli saklı açılmamış bir hazinen varlığına ulaşmanın yolunun, hikmeti kavramaktan geçtiğini size öğretir...Felsefe, beyninizi yenilemenizi,nedenler ve sonuçlar ötesinde bir faaliyet alanının olduğunu beyinlerinize formatlamaya çalışan,içinizdeki gizil güçtür.
Ak partinin,"Durmak yok yola devam"sloganı,felsefenin hayatlara ve beyinlere kazımak istediği bir anlayış olduğu için,bu anlayışa uygun bir yaşam alanı belirleyen Ak partiyi kutluyorum...Ak parti,bu ülke de felsefesi olan ve felsefeyi kendisine bir örnek seçen tek parti olduğunu düşünüyorum...Daha yapacak çok işimiz var,yaptıklarımız yapacaklarımızın yanında bir anlam bile ifade etmez diyen, sayın Başbakanımızın bu tavrı,hakikaten hikmeti anlatmaya ve hakikatleri tüm aleme yaymaya yönelik bir faaliyet olduğu için teşekkürlerimi sunuyorum....İnanıyorum ki,"Durmak yok yola devam"sloganının bir felsefe olduğunu parti camiasının tamamı anlar da,felsefeye karşı önyargısız bir yaşam biçimi oluştururlar...
Bu dünya rahatlama yeri değildir,mücadele azmini yitiren toplumlar ve düşünceler yok olmaya mahkumdur.Kendisini yenilemeyen düşüncelerin,miadı dolmuş bir ilaç gibi olduğunu bilerek yaşayan insanlar olmamız için,Felsefenin,"duraksız bir yolculuk" olduğunu bilerek,Ak partinin "Durmak yok yola devam"anlayışıyla bütünleştirip yaşayanlara bir selam verip yolumuza devam ediyoruz...

2 Nisan 2016 Cumartesi

“GELİN BU DÜNYAYI DEĞİŞTİRELİM”


“yaşam manifestosu”
Her insan değerlidir, insanın değeri insan olmasında gizlidir. İnsanı, beşer olmaktan çıkarıp insan olmayı kazandıran yaşam denklemi nasıl kurulur.(isyan edebilme, tercih yapabilme, irade kullanabilme, ayırt edebilme, yaptıklarının sorumluluğunu üstlenebilme ve hayatının hükümdarı olma vs.)
Zihindeki ve yürekteki karakollar yıkılmadan toplumsal karakolları ve duvarları ortadan kaldırmaya çalışmak sadece güç kaybettirir.
Farklı anlayış inanç düşünce ve ideolojilere sahip olmak birlikte yaşamaya engel midir?”Düşüncelerinizi hiç sevmiyorum ancak o düşünceleri yaşayabileceğiniz özgür bir ortama kavuşuncaya kadar sizinle birlikte mücadeleye ben de varım”anlayışı hayatın bir çelişkisi mi yoksa Allah’ın âlemlerin Rabbi olma vasfının bir tezahürü mü?
Toplumsal çelişkileri fark edebilmek ve toplumla zıtlaşmadan bunları ortadan kaldırmak için öncelikli yapılması gereken ,”Siz kendi nefsinizde olanı değiştirmeden Allah sizin durumunuzu değiştirmez”buyruğuna uygun yaşamaktır. Toplumsal değişmenin Yasaları bireysel yaşamın hücrelerinde büyümektedir.
Analitik düşünme, düşünceleri tasnif edebilme, herhangi bir fraksiyonun varlık sahnesindeki yerini korumaktan uzak, hakikati sadece hakikat olduğu için ve akıl muhakemesini yapıp yürek onayladıktan sonra, hayat senaryosunda bunu sahnelemenin ilk adımı nasıl olmalıdır?
İdeal insan (özgür kul, yeryüzünün halifesi)ve ideal toplum (ümmet-Aynı rabbe inananların ayrım gözetmeden oluşturacakları kardeşlik platformu) nasıl olmalıdır? Yeryüzünde var olmuş ise bizim örnek almamız bizi ne kadar hakikate götürür.
“Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki,”buyruğu insanları düşünen anlayan ve anladıklarını gelenek olarak sonrakilere miras olarak bırakırken, nelere dikkat etmeye zorlamaktadır.(Eleştiri ve sorgulamanın doğruluğu, tanımanın, tanımlamanın, algılamanın yaşamın ve gelenek olarak bırakılacak değerlerin doğru ve hakikati yansıtan değerler olarak yazılıp aktarılmasına çok özen gösterilmesinin önemini kavramak gerekir.)
Topluma düzen vermeye kalkan herkesin önce kendine düzen vermesi kaçınılmazdır.”Hak geldi Batıl zail(yok) oldu…”Buruğu topluma düzen vermek isteyen hakikat önderlerinin hayatlarında zerre kadar bir boşluğu ve yanlışlığı asla kabul etmez. Dolayısıyla önce inanılacak ve inandığımız değerler uğruna feda edilmeyecek hiçbir değer kalmadığı zaman, sözler anlam kazanır ve yürekten çıkar başka yüreklerde yeni bir dünya kurar.”Siz insanlara iyiliği söylersiniz de kendi nefislerinizi unutur musunuz, oysa kitabı da okuyorsunuz hala aklınızı başınıza almayacak mısınız…”Buyruğu hayat felsefemiz olmalı…
“Oku! Yaratan rabbin adı ile oku!”…O yarattı ve hedefini gösterdi…”Bu ayetler hayatın hedefini net olarak belirlemektedir.Bu uğurda çalışmalar yapılırsa anlam kazanır,diğerleri sadece kabirlere gidinceye kadar mal mülk ve evlat yarışıyla geçer ve gider.”Hedefiniz belli ise uğruna katlanacağınız acıların hepsi kutsaldır,hedefiniz belli değil de, dost bizi pazarda görsün anlayışı ile devam ediyorsa,katlanacağınız acıların hepsi ızdırap olur…”

Unutmayalım ki, savaşı kazananlar, savaşı başlatanlar değil, savaşı sonuna kadar devam ettirenler olurlar(Uhut savaşında olduğu gibi)”Taşı delen rüzgârın şiddeti değil dalgaların sürekliliğidir.”İnanıyorum ki, bu çalışmalarımızda her birey toplumsal yaşamı değiştirecek ve dönüştürecek bir yürekle buraya gelecektir, çünkü biz inanıyoruz ki, İnancın delemediği hiçbir şey yoktur. Konfüçyüs’ün deyimiyle,”Küçük beyinler kişileri, orta beyinler olayları, büyük beyinler ise Fikirleri konuşur ve onu düşünür…”İnşallah her bireyimizin büyük kafa olduğunu bilerek onların içindeki keşfedilmemiş cevherleri birlikte keşfetmek umuduyla hayırlar diliyorum…

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!