Ey zamanın tanıkları! Ey tarihin sessizliğiyle sağır olmuş ümmet!
Gazze’nin dar sokaklarında, enkazların altından yükselen çocuk çığlıklarında, yanmış hurma ağaçlarının küllerinde, mazlumların dualarında ve yetimlerin gözlerinde bir hakikat dile geliyor: Şehitlik ölümsüzlüktür, korkaklık ise zilletin en koyu karanlığıdır.
Kur’an şöyle sesleniyor:
“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis, onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz.” (Bakara/154)
Ey kendini İslam’ın önderi sanan, ama zalimin gölgesinde titreyen liderler! Bu ayet sizi mi yoksa Gazze’nin şehitlerini mi anlatıyor? Onlar Rablerinin katında diri ve rızıklanıyor, siz ise hayatta zannettiğiniz halde ölülerden daha ölü, dirilerden daha habersizsiniz.
Korkakların Sessizliği ve Zilletin Çukuru
Ne gariptir ki, ümmetin milyonlarca evladı sokaklarda “Kahrolsun zalimler!” diye haykırırken, siz saraylarınızın altın tavanları arasında suskunluğu seçiyorsunuz. Ne gariptir ki, çocukların kanı oluk oluk akarken, siz diplomatik masalarda sahte gülüşler saçıyorsunuz.
Korkuyorsunuz. Tahtlarınız sallanacak diye korkuyorsunuz. Petrol kuyularınızın yanacağı, bankalarınızın boşalacağı, efendilerinizin sizi terk edeceği ihtimalinden korkuyorsunuz. Ama bilmez misiniz ki, Allah şöyle buyuruyor:
“O kâfirler size karşı birleştiler. Fakat Allah’ın cezası onların cezasından daha çetindir.” (Nisa/84)
Ey korkaklar! Sizin korkunuz, mazlumun sabrı yanında bir hiçtir. Çünkü mazlumun gözyaşı arşa yükselir, zalimin zulmü ise kendi boynuna düğüm olur. Siz sustukça, o suskunluk kocaman bir zillet zırhı olup üzerinize kapanıyor.
Zalimlerin Akıbeti ve Ateşin Kuşatması
Zalimler tanklarıyla, bombalarıyla, fosforlu ateşleriyle Gazze’nin üzerine yağıyor. Evleri değil, insanlığın haysiyetini yıkıyorlar. Çocukları değil, vicdanları öldürüyorlar. Ama bilsinler ki:
“Zulmedenlere eğilim göstermeyin; yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra yardım da görmezsiniz.” (Hud/113)
Evet, ateş! Yeryüzünde attıkları bombaların ateşi değil, cehennemin sönmeyen ateşi kuşatacak onları. Onların sarayları, onların orduları, onların teknolojisi; hepsi birer kül olacak. Ve mazlumun ahı gökleri yardığında, o ateşten kaçacak hiçbir delik bulamayacaklar.
Şehitliğin Azameti
Ey Gazze’nin çocukları, ey annenin kucağında cansız beden olup Rabbin huzuruna giden bebek! Siz aslında ölmediniz. Siz Rabbinizin katında rızıklandırılıyorsunuz. Gökler size selam veriyor, yer sizi bağrına alıyor.
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma! Bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklara mazhar olurlar. Allah’ın kendilerine lütfundan verdikleriyle sevinç içindedirler.” (Âl-i İmran/169-170)
Düşman sizi öldürdüğünü zannediyor. Ama siz Rabbin katında yeni bir doğum yaşıyorsunuz. Şehitlik, ölümün ötesinde bir diriliştir. Ölüm, sizin için sadece bir kapı; cennet bahçelerine açılan bir kapı.
Ve şimdi ben, hakikate sadık biri olarak konuşuyorum. Haykırmamda korkaklara meydan okuma, susuşumda şehitlere selam vardır.
Ey korkak liderler! Siz saklandığınız saraylarda delik ararken, ben hakikat için haykırıyorum. Çünkü sadakat sıfatımdır, ama sizler sadakati efendilerinize sattınız. Benim dilimden dökülen hakikat, sizin suskunluğunuzdan daha şereflidir.
Ey zalimler! Benim sözlerim küçücük olabilir, ama Rabbimin adaleti karşısında sizin tanklarınız, uçaklarınız, füzeleriniz bir hiçtir. Ben haykırırım, gökler titrer. Siz susturmak için bombalarsınız, ama hakikat göğün ve yerin dilinde yankılanır.
Yer ve Göklerin Selamı
İşte şimdi, gökler bu şehitler için ayağa kalkıyor. Yıldızlar secde ediyor, ay ışığı onların kefeni oluyor, rüzgâr kanlarını taşıyor. Yeryüzü onları bağrına basıyor. Çünkü şehitlik sadece insanın değil, bütün kâinatın bildiği bir sırdır.
Ve siz, ey korkaklar! Siz bu sırra ortak olamadınız. Siz göklere değil, efendilerinize secde ettiniz. Siz Allah’ın kelamına değil, çıkarlarınıza kulak verdiniz. Ama unutmayın:
“Allah, iman edenlerin velisidir. Kâfirlerin dostu ise tağutlardır.” (Bakara/257)
Ey ümmetin korkak önderleri! Üzgün olduğunuzu söylemeyin. O şehitler Rablerinin katında sevinç içindeler. Onlara ağlamayın, kendinize ağlayın. Çünkü zillet sizin kaderiniz oldu.
Ve ey şehitler! Siz ölü değilsiniz. Siz Rabbin katında diri, bizden daha diri, bizden daha özgürsünüz. Biz burada korkakların ihanetiyle, zalimlerin zulmüyle yaşamaya mahkûmuz. Siz ise ebediyetin bağrında dinleniyorsunuz.
Bir gün gelecek, sizin kanınızdan filizlenen adalet fidanı bütün yeryüzünü saracak. Zalimlerin tahtları yıkılacak, korkakların isimleri unutulacak. Ama siz, göklerin ve yerin selamladığı şehitler, ebediyen anılacaksınız.
“Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara/153)
Ve biz, sabırla, öfkeyle, umutla tekrar sesleniyoruz: Gidilecek delik arayın ey korkaklar! Çünkü şehitlerin kanı konuşmaya devam ediyor.
Erol Kekeç/30.08.2025/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder