“İncire ve zeytine andolsun...” (Tîn Suresi/1)
Kur'an, bazı varlıklar üzerine yemin eder. Bu yeminler gelişigüzel değildir. İncir ve zeytin; sadece meyve değil, bir medeniyetin, bir doğallığın, bir barışın, bir ömrün ve kadim bilgeliğin sembolüdür. Allah’ın bu iki kutsal bitki üzerine yemin etmesi, onların sadece biyolojik varlıklar değil, aynı zamanda insanlık için taşıdığı misyonu vurgular.
Ama şimdi... Bu yeminin anlamı tersyüz edilmiş durumda. Bugün iktidarların “kalkınma” ve “enerji” adı altında yaptığı şey; zeytinlikleri yok ederek, toprağa ve ruha ihaneti yasallaştırmak oldu. Bu artık sadece bir çevre sorunu değil. Bu, doğrudan bir ahlâk sorunu, bir iman sorunu, gelecek nesillerin hakkını gasp etme sorunu haline gelmiştir.
Dolar ve Euro'ya Yemin Eden Anlayış
Yeni düzenin yemini budur. Bu yeminde zeytine, incire, suya, ormana yer yoktur. Bu yemin, doğanın değil, doların ve çıkarın hizmetindedir.
“İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde fesat çıktı.” (Rum Suresi/ 41)
Bu ayet sanki bugün için inmiş gibidir. Ormanlar yok edilir, zeytinlikler maden alanlarına çevrilir, yerli halk susturulur, muhalif sesler “kalkınma düşmanı” ilan edilirken; bu ayet adeta bir çığlık gibi yankılanıyor.
Pakistan'dan Türkiye'ye Aynı İklim Oyunu
Pakistan’ın önce “iklim değişikliği anlaşmasını” onaylaması, ardından bir “iklim yasası” geçirmesi; güzel bir adım gibi görünse de bu yasa ile birlikte doğa koruma bölgelerinin enerji şirketlerine açılması da sağlandı.
Türkiye’de de benzer bir süreç işliyor. Önce çevreyi korumaya yönelik yasalar çıkartılıyor; sonra “istisna” maddeleriyle bu yasalar delik deşik ediliyor. Zeytinlikleri koruyan yasaların arkasından çıkarılan “torba yasalar” ile zeytinlik alanlar enerji yatırımları için kolaylıkla maden sahalarına dönüştürülüyor.
Yani önce “ahlâken biz doğayı koruyoruz” mesajı veriliyor, sonra gerçekte doğa talan ediliyor. Bu bir “çift yüzlülük stratejisidir. Bu, ifsadı ıslah gibi gösterme sanatıdır.
“Onlara, ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın’ dendiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Haberiniz olsun! Asıl bozguncular kendileridir ama farkında değiller.” (Bakara Suresi/11-12)
Bu ayet, günümüzün çevre politikalarını birebir tarif ediyor.
Zeytinliğe Kepçe Girdiğinde İnsanlığın Başı Eğilir
Zeytin bir ağaç değil, bir hafızadır. Bin yıllık bir zeytin ağacı; Roma’yı, Selçukluyu, Osmanlı’yı ve Cumhuriyet’i görmüş olabilir. O ağaç, sadece meyve vermez, bir zamanın tanığıdır.
Ama şimdi... O zeytinliklere iş makineleri giriyor. Çocukların üzerine gölgesini düşürdüğü ağaçlar, artık enerji santralleri için yok ediliyor. Hem de “milli çıkarlar” adına.
Şu soruyu sormak gerek:
Bir devlet, kendi halkını göz göre göre yoksullaştırır mı?Bir yönetim, binlerce yılda oluşan ekosistemi üç beş yıl içinde bitirir mi?Bir milletin mirası, bu kadar kolay harcanabilir mi?
Ekinin ve Neslin İfsadı
“Allah’ın yarattığı ekini ve nesli yok etmek için şeytanla işbirliği yapanlar vardır.” (Bakara/205)
Bakın ne kadar açık, Ekin, yani tarım. Nesil, yani gelecek kuşaklar. Bunların ikisi birden hedef alındığında, artık ortada masum bir "kalkınma" gayreti yoktur. Bu doğrudan bir fesat hareketidir.
Zeytinlikler, tarım arazileri, su havzaları yok ediliyor. Bu sadece bugünü değil, çocuklarımızın yaşayacağı yarını da karartmaktır. Çünkü doğaya yapılan her tahribat, birkaç yıl içinde dönüp insanı da yıkıma sürükler.
“Sizce Biz Size Kötü Bir Şey Yapar mıyız?” Diyenlerin Müjdesi Talan
Yetkili ağızlardan gelen şu cümleyi tekrar hatırlayalım:
“Siz hiç bizim sizler için kötü bir şey yapacağımızı düşünür müsünüz? Bekleyin neler olacak.”
Bu cümleyi duyunca sormak gerekir:
-
Zeytinlikler kesildikten sonra hayatımız mı düzeldi?
-
Ormanlar yakıldıktan sonra ekonomi mi büyüdü?
-
Maden sahaları açıldıktan sonra halk mı zenginleşti?
O halde bu “müjde” denen şey nedir?
Kaz Dağları'nda Altın Uğruna Kesilen Hayat
Kaz Dağları'nda yapılan altın madeni faaliyetleri sırasında yüzbinlerce ağaç kesildi. Siyanürle toprağın içinden altın ayrıştırıldı. Bu bölgedeki yer altı suları, ekosistem, orman örtüsü büyük zarar gördü. Oysa bölge halkı, tarım ve turizmle geçiniyordu.
Bu Bir Seferberliktir, Direniştir, İman Testidir
Bugün zeytinliklere sahip çıkmak; sadece bir çevreci refleks değil, bir inanç, bir adalet ve bir insanlık borcudur.
Bugün, “kalkınma” adı altında yapılan her tahribat karşısında susan her vicdan, yarın kendini kendi çocuğunun sorularına karşı savunamayacaktır.
“Baba, neden bu ağaçları korumadınız?”“Anne, neden toprağımızı sattınız?”“Neden bize çorak topraklar, zehirli meyveler, kirli sular kaldı?”
Yol Haritası-Ne Yapmalı?
-
Yasaları İzleyin: Torba yasa adı altında çevre koruma kanunlarının delinmesine itiraz edin. Sivil itaatsizlik anayasal bir haktır.
-
Zeytinliklerde Nöbet Tutun: Gece gündüz orada olun. Bu sadece bir alan değil, bir namustur.
-
Bilgilendirme Yapın: Sosyal medya, mahalle toplantıları, imamlar, öğretmenler, muhtarlar... Herkes bu konuda bilinçlendirilmeli.
-
Kültürel Sahiplenme: Zeytin türküleri, zeytin festivalleri, halk hikâyeleri... Bu mirası sadece fiziki değil, kültürel olarak da koruyun.
-
Kur'an Bilincini Diri Tutun: Zeytine yemin eden Allah’ın, bu ağacı bize emanet ettiğini unutmayın. Bu bir iman meselesidir.
Son Söz Yerine,
“Onlara ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Asıl bozguncular kendileridir, fakat farkında değiller.” (Bakara,/11-12)
Bahadır Hataylı/23.07.2025/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder