Bu Blogda Ara

2 Haziran 2025 Pazartesi

Son perde kapanmadan Çığlıklarım Kesilmesin



Ey insan! Modern çağın parıltılı vitrinlerine aldanmış, gösterişli hayatların sahte gülüşlerine kanmış, dijital ekranlardan yayılan uyuşuklukla sessizce çöken sen... Bir dur ve bak! Görüyor musun neler olup bittiğini? Bir düşün: Bu çağ gerçekten insanlığın ulaştığı en yüce zirve mi, yoksa uçuruma doğru son adım mı?

Artık her şey ters yüz olmuş durumda. Gerçeğin yerini yalan aldı, merhametin yerini çıkar, adaletin yerini güç. Ve sen, tüm bu değişimin ortasında, hâlâ susuyorsun, hâlâ sıradanla yetiniyorsun. Oysa dünya, tarih boyunca hiç bu kadar ‘insanlıktan çıkmamıştı’. Özellikle eğlence adı altında yapılan o çılgınlıklar, Arap coğrafyasındaki yöneticilerin şatafatlı, şehvet yüklü maskaralıkları, toplumu uçurumdan aşağı yuvarlarken sadece izleyen, alkışlayan bir güruh haline geldik.

Bir toplum düşün ki, hayvani güdülerle hareket ediyor ama insanlık kelimesini dillerinden düşürmüyor. Bu ne büyük bir çelişki, ne büyük bir kandırmaca! Bugün yaşadığımız bu çağ; duygusuzluğun, ahlaksızlığın, vicdansızlığın zirve yaptığı bir çağdır. Eğlence merkezlerinde çılgınca dans eden, israf sofralarında hayvanlardan dahi farksız şekilde tüketen insan modeli, medeniyetin değil, çöküşün sembolüdür.

Enbiya Suresi'nin ilk ayeti tam da bu noktada tokat gibi iner yüreklerimize: “İnsanların hesap günü yaklaştı, ama onlar gaflet içinde yüz çevirmektedirler.” İşte budur gerçek! Gaflet…

Bu ayet, çağımızı en iyi özetleyen ifadelerden biridir. Çünkü insanlar ne olup bittiğini anlamak istemiyor. Gerçeklerle yüzleşmek acı veriyor, acı vermesin diye sanal dünyalara sığınıyor, eğlenceyle uyuşturulmuş kalpler, sorumluluktan kaçarak sahte cennetlerde yaşıyor. Ama o hesap günü, bir sabah güneş doğmadan önce gelecek. Ne bir dakika geri alınabilecek ne de bahane kabul edilecek.

Toplumsal yozlaşma sadece sokakta değil, evin içinde, okulda, devlet dairesinde, televizyon ekranında, camide, pazarda… Yani hayatın her yerinde karşımıza çıkıyor. İnsanlar birbirine güvenmiyor artık. Anne-baba çocuklarına yabancı, komşular birbirine selam vermez olmuş. Dostluk menfaatle ölçülüyor, sevgi gösterişle.

Ve sen, bu sistemin içine doğmuş bir birey olarak bir sabah uyanıyor, gün boyunca bir robottan farksız şekilde çalışıyor, akşam televizyonla uyuşturuluyor, gece uyuyorsun. Hayatın anlamını, amacını hiç sorgulamadan… Bu senin yaratılışına uygun mu gerçekten? Allah seni, sadece tüketmek ve izlemek için mi yarattı? Hayır!

Sana akıl verdi, kalp verdi, vicdan verdi. Bunları kullan diye… Ama sen, sana verilenleri kullanmak yerine sistemin sana sunduğu ‘kolay Hayat'ı seçtin. Düşünmemen gerektiği söylendiğinde sorgulamadın, konuşmaman istendiğinde sustun, görme denildiğinde gözlerini kapadın. İşte bu yüzden sistem işliyor. Çünkü sen sustun.

Zenginler daha zengin oldu, fakirler daha fakir. İnsani değerler yerini piyasa değerlerine bıraktı. “Kimin neye sahip olduğunun önem kazandığı bir düzende “kim olduğu” önemini yitirdi. Artık insanlar ne kadar ahlaklı olduklarıyla değil, ne kadar para kazandıklarıyla değer görüyor. Bu çarpık düzenin içinden çıkış yok gibi gözüküyor ama aslında en büyük çıkış, en derin fark ediştedir.

Çünkü hayat, sana sorular sorar: Neden yaşıyorsun? Kime hizmet ediyorsun? Neyin peşindesin? Eğer bu sorulara ‘gerçek’ cevaplar veremiyorsan, henüz yaşamamışsın demektir.

Unutma, her şeyin bir sonu var. Bu sistem de çökecek. O büyük perde inecek. Ve sen, o perdenin ardında kalırsan, sahnede olup bitenlerin hiçbir anlamı kalmaz senin için. Çünkü hayat dediğin şey, sandığın kadar uzun değil. Belki bu yazıyı okuduktan birkaç dakika sonra bile bir kırılma yaşayabilirsin. Çünkü insanın ‘uyanışı’ bir anda olur. Bir anda silkelenir, bir anda fark eder.

Fark etmek, ilk adımdır. Ardından değiştirmek gelir. Hayatını, ilişkilerini, düşüncelerini, değerlerini yeniden gözden geçirmek zorundasın. Çünkü zaman, tükeniyor. Çünkü gafletin sonu karanlıktır. Ve her karanlık, ancak hakikat ışığıyla aydınlanabilir.

Sen bu ışığın neresindesin? Hâlâ ekranlarda ünlülerin hayatını mı takip ediyorsun? Hâlâ birilerinin lüks yaşantısını kıskanıp kendi fakirliğine lanet mi ediyorsun? Hâlâ sosyal medyada ‘beğeni’ almak için sahte mutluluklar mı paylaşıyorsun? O zaman henüz uyanmamışsın demektir.

Uyan! Çünkü vakit çok dar. Çünkü hesap çok yakın. Çünkü Allah, yarattığını en iyi bilendir ve sana boş yere can vermemiştir. Sana düşen, o canı anlamlı bir hayatla şereflendirmektir.

O anlamlı hayat, yalnızca yaratılış kodlarına uygun yaşamakla mümkündür. O kodlar ise Kur’an’da, peygamberin sünnetinde ve vicdanında yazılıdır. Bu çağda en büyük cihat, insan kalabilmektir.

Bir sistem düşün, seni makineleştiriyor. Sabit bir hayat tarzı dayatıyor. Üretmeden, düşünmeden yaşamanı istiyor. Oysa insan, düşünen bir varlıktır. Ruhunu kaybetmiş bir bedenin yaşamı, sadece zaman öldürmektir.

Sen zamanını değil, cehlinle birlikte insanlığını da öldürüyorsun. Sen sadece kendini değil, senden sonrakileri de etkiliyorsun. Eğer bugün bir şey yapmazsan, yarın çocuklarına bırakacağın tek şey karanlık olacak.

Dünya bu hâliyle ‘medeniyetin zirvesi’ değil, ‘ahlakın çöküşüdür’. O yüzden seni bu yazıya çeken hissin peşini bırakma. O içindeki huzursuzluk, hâlâ diri olan vicdanındır. Onu susturma.

Bu yazı bir çığlık, bir uyarı, bir sarsıntıdır. Sana düşen, bu sesi duymak ve kendi içindeki sesi yükseltmektir. Haydi, şimdi kalk! Kitabını aç, sorularını sor, cevabını aramaya başla. Susma, suskunluk felakettir. Suskunluk, sistemin gıdasıdır. Sen konuşursan değişir, sen direnç gösterirsen çözülür.

Zaman daralıyor. Perde kapanıyor. Hesap yaklaşıyor.

Ve sen hâlâ susuyor musun?..

Erol Kekeç/01.06.2025/Sancaktepe/İST

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!