Haşr Suresi 2. Ayet Işığında Zalimlere, Kalelere ve Suskunlara Bir Sesleniş
Ey insan!
Gözünü dört aç, kulaklarını aç, kalbini aç. Zira bugün seni sarsmak için, seni uyandırmak için, seni silkelenmeye çağırmak için konuşuyor bu ayet. Haşr Suresi 2. ayeti, bir tarihten bahsediyor gibi görünür sana. Ama hayır, bu ayet bir bugünü konuşuyor. Hem de ta kalbinin ortasına saplanacak kadar canlı bir hakikatle…
“Ehl-i Kitap’tan kâfir olanları ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz, onların çıkacağını düşünmemiştiniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’a karşı koruyacağını sanmıştı. Allah onlara, hiç beklemedikleri yerden geldi ve kalplerine şiddetli bir korku saldı. Evlerini kendi elleriyle ve müminlerin eliyle harap ediyorlardı. İbret alın ey basiret sahipleri!”Haşr/2
Sen zannediyorsun ki bu ayet sadece Medine’deki Yahudi kabilesi olan Benî Nadîr’e indi. Sen sanıyorsun ki Allah o zamanlarda konuştu, bugün sessiz. Sen diyorsun ki bu ayetler tarihe aitti, bugünün taş duvarlarına sökmez. Ama işte sen yanılıyorsun. Bu ayet, tam da bugünün göbeğine inmiştir.
Evet, bugünün siyonist İsrail’ine, onların güvendiği demir kubbelerine, istihbaratlarına, tanklarına, uçaklarına, destekçisi emperyalist kalelere… Hepsine bir çağrı, bir ihtar, bir uyarı bu ayet.
Kalelerine Güvenenler
İsrail bugün neye güveniyor? Demir kubbesine mi? Mossad’ına mı? Arkasında saf tutmuş Amerika’sına mı? Avrupa’nın ikiyüzlü sessizliğine mi?
Tıpkı Benî Nadîr’in yaptığı gibi. Onlar da kalelerine güvenmişlerdi. “Bu duvarlar bizi korur” demişlerdi. “Muhammed’in (s.a.v.) ordusu bize yaklaşamaz” demişlerdi. Ama Allah hiç beklemedikleri bir yerden geldi.
Bugün de aynı kibirle kalelerini inşa edenler var. Kendilerini korunaklı sananlar. Betondan yapılmış apartmanları, güvenceli bankaları, diplomasileri, medya destekleri, dijital kalkanları… Zannediyorlar ki bu kaleler onları korur. Ama ayet haykırıyor:
“Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’a karşı koruyacağını sanmıştı.”
Allah’a karşı. Bak! Düşmanın mahiyeti bu. Allah’a karşı güvenlik inşa etmeye çalışanlar. Bu nasıl bir delilik?
Ve sonra ne oldu? Kalplerine korku düştü. Allah korku saldı onlara. Öyle bir korku ki, duvarlardan değil, içeriden yıktı onları.
Korku Kalpleri İçerden Yıkar
Sen sanıyor musun ki bir halk sadece dışarıdan yıkılır? Hayır! Bir toplum önce içten yıkılır. Kalbine korku düşerse, imanını yitirirse, zulme göz yumarsa, susarsa, razı olursa yıkılır.
İşte İsrail… Sözde “en güçlü orduya sahip ülke”. Ama korkak. Çünkü mazluma zulmeden her zalimin kaderi korkudur. Öyle bir korku ki, bugün onlar Gazze’deki çocuk cesetlerinden, yer altındaki tünellerden, bir taş atan çocuktan korkar hale geldiler.
Neden? Çünkü kalplerine Allah korku saldı.
Ve işte tarih tekrar ediyor: “Evlerini kendi elleriyle ve müminlerin eliyle harap ediyorlardı.” Bugün de aynısı olacak. Onlar yıkılacaklar. Ama sadece dışardan değil. İçerden. Korkularıyla. Zulümlerinin bedeliyle. Dualarla. Mazlumların gözyaşıyla.
Ama Ya Susanlar?
Bir de siz varsınız. Evet siz! Ey bu zulmü gören ama susanlar! Ey bu kıyımı seyredenler! Ey medyaya bakıp geçip gidenler! Ey ‘bu işler karışık’ deyip sırt çevirenler!
Siz de ibret alın ey basiret sahipleri!
Bu ayet sadece zalime değil, susana da iner. Çünkü bu ayetin hitabı “ibret alın ey basiret sahipleri” diyedir. Basiret, olayları yalnızca görmek değil, hakikati sezmek, sonucu kestirmek, Allah’ın muradını anlamaktır.
Sen bir çocuğun taşla tankın karşısına çıkışına bakarken ne hissediyorsun? “Yazık” mı diyorsun sadece? Yoksa “Allah bir nesli yeniden diriltiyor” mu diyorsun?
Sen zulmü sadece “politik” bir mesele mi sanıyorsun? Yoksa Allah’ın yeryüzünde bir hesabı olduğunu, her zalime bir vakit biçtiğini biliyor musun?
Yurtlarından Sürülmekle Övünenler
Bu ayet bir sürgünü anlatır. Allah’ın, inkârcı Ehl-i Kitap’tan olan bir topluluğu topraklarından çıkarmasını. Onlar bunu asla beklememişlerdi. Kendilerini ebedî zannetmişlerdi.
Bugün de İsrail halkı kendisini kutsanmış bir ırk, “vaadedilmiş topraklar”ın sahibi sanıyor. Oysa tarihten ibret almayanlar, tarih olur.
Onlar bir gün gelecek, o topraklardan sürülecekler. Allah dilerse, bir gecede olur bu. Çünkü Allah bu ayette gösterdi ki, düşman güçlü görünse bile, Allah bir korkuyla onu darmadağın eder.
Ama asıl ibretlik olan neydi biliyor musun? Onlar evlerini kendi elleriyle harap ettiler!
Bugün de İsrail, insanlık vicdanında kendi varlığını yıkıyor. Dünyanın dört bir yanında insanların gözünde çöküyorlar. İsrail’in attığı her bomba, kendi mezarını kazıyor.
Ey Ümmet! Sen Ne Yapıyorsun?
Sen ne yapıyorsun ey ümmet? Hani sen bu ayetle yaşardın? Hani sen bir mazlumun gözyaşı aktığında sarsılırdın? Hani sen, ‘bir yerde zulüm varsa ben oradayım’ derdin?
Ne zaman sustun? Ne zaman rahatına teslim oldun? Ne zaman ekranlardan izleyen, tweet atan ama adım atmayan biri oldun?
Bugünün Mesajı
Bu ayet, bize bugün ne söylüyor biliyor musun?
-
Zulüm asla ebedî değildir. Kalelere, destekçilere, silahlara güvenenler sonunda yıkılırlar.
-
Zulme susan da zalimleşir. Vicdanı mühürlenenin kalbi taş olur. Allah, kalbi taşlaşmış olanları sevmez.
-
Mazlumların duası, zalimlerin kibrinden büyüktür.
-
Zulümle inşa edilen evler, bir gün sahiplerinin elleriyle yıkılır. İsrail de kendi varlığını çökertmektedir.
-
Allah her zulme bir son hazırlar. Ama o sonu görebilmek için basiret gerekir. Dirayet gerekir. İman gerekir.
Basiret Sahiplerine Son çağrı
Bu ayet size inmiştir. Sizi ayağa kaldırmak için. Sizi silkelerken diyor ki:
“İbret alın ey basiret sahipleri!”
İbret alın ey basiret sahipleri!
Erol Kekeç/04.06.2025/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder