Bu Blogda Ara

18 Nisan 2025 Cuma

Gazze Tehcir Senaryosu-Merhametin Maskesi Altındaki İhanet

2025 yılına girerken, Gazze'de yaşananlar artık yeni bir evreye taşınmıştır. Tehcir başlamış, yerinden yurdundan edilen insanlar bu defa bombalarla değil, merhamet süsü verilmiş ihanet planlarıyla sınanmaktadır. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü zulüm artık yerini, sözde yardım ve kurtarma operasyonları adı altında gerçekleştirilen bir başka yok ediliş biçimine bırakıyor. Bu kez tanklar değil, diplomatik masalar yıkıyor şehirleri. Füzeler değil, sözler vuruyor halkı. Çünkü bu tehcir, “Biz onları İsrail’in zulmünden kurtarıyoruz” diyen bazı devletlerin, merhametli gözükerek yürüttüğü bir ihanet senaryosunun parçasıdır.

Gazze’nin kadınları, çocukları, yaşlıları ölümün eşiğinde bir hayat sürerken, bu senaryo “onları kurtarmak” adı altında hayata geçiriliyor. Sanki bir insani yardım harekâtıymış gibi sunuluyor, oysa bu bir boşaltma planıdır; bir toprağın sessizce, direnişsizce teslim edilme planı. Merhametin diliyle yürütülen bu plan, ihanetin en sofistike biçimidir. Çünkü bu oyunda merhamet, asıl hedefi gizleyen bir sis perdesi olarak kullanılmakta; yardım eli gibi uzatılan eller aslında Siyonist planın taşeronlarıdır.

Geçmişte de dile getirdiğim üzere, özellikle Mısır ve Türkiye bu süreçte kilit rol oynayabilecek konumdadır. Mısır, zaten uzun süredir Gazze halkının yaşadığı acılara sessiz kalmakla bu planın bir parçası olduğunu göstermiştir. Eğer böyle bir antlaşma masada olmasa, bu kadar zulme göz yumulamazdı. Mısır bu konuda “dünden razı”dır çünkü suskunluğu çoktan bir onay halini almıştır.

Türkiye ise daha temkinli bir duruş sergilemekte, ancak "çok az bir topluluğu alabiliriz" söylemiyle, bu tehcire kısıtlı da olsa kapı aralamaktadır. Ne var ki bu az sayıdaki mülteciye karşılık, Suriye’de daha önce inşa edilen 850 bin konutun hazır beklediği unutulmamalıdır. Bu konutlara yerleştirilmek istenen Gazze halkı, aslında Suriyelilerin kalıcılığını meşrulaştırmak adına bir araç haline getirilebilir. Türkiye’nin İsrail ile yürüttüğü görüşmelerde Gazze’den ziyade Suriye’nin gündemde oluşu da bu tezi güçlendirmektedir.

Bu aşamadan sonra İsrail, aldığı bu örtülü destek ve zımni ruhsatla, Batı Şeria için de aynı Gazze planını devreye sokacaktır. Çünkü artık önünde engel kalmamış, merhamet kisvesi altında yapılan tehcirler “insani yardım” olarak sunulmaya başlanmıştır. Bu sürecin nihai hedefi açıktır: Filistin’in İsrail toprağı haline gelmesi. Zaten Kudüs’ün başkent ilan edilmesi, bu planın önemli bir adımıydı. Hatırlanacağı üzere, İsrail Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı'nı Kudüs’te ağırlarken açıkça “İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldiniz” mesajını vermiş, buna karşılık dişe dokunur hiçbir tepki gösterilmemişti.

Bütün bu gelişmeler, İslam dünyasının göbeğinde bir halkın sistematik şekilde yok edilmesine zemin hazırlıyor. Bir millet, canlı canlı tarihten silinmeye çalışılırken, dünya kamuoyuna bu durum “kurtuluş” olarak lanse ediliyor. Oysa bu kurtuluş değil, yer değiştirmiş bir soykırımdır. Bu defa kurşunla değil, kucak açarak yapılıyor tehcir. Bu defa bombalar değil, diplomatik anlaşmalar parçalıyor halkları.

Bu anlatılanlar bir senaryo değil; yaşananların, açıklamaların, uygulamaların mantıksal devamı olarak ortaya çıkan gerçektir. Ve bu gerçek, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmektedir. Sözde merhametli devletlerin ihanet planına dahil olarak yürüttüğü bu plan, Siyonist hedeflerin taşlarını döşemektedir.

Bundan sonraki süreç, insanlık onurunun değil, yalnızca çıkarların konuştuğu bir düzleme evirilecektir. Ancak bu süreç, aynı zamanda ilahi müdahalenin kapısını aralayacak kadar büyük bir küstahlık barındırmaktadır. İnsan eliyle yapılan bu zulüm, bir gün mutlaka Yaratan’ın doğrudan müdahalesini gerektirecek bir boyuta ulaşacaktır.

Ve işte o zaman, dünya kendi sarsıntısını yaşayacak; adalet, insanoğlunun kurduğu değil, Hakikat ’in haykırdığı bir biçimde yerini bulacaktır. O güne kadar, bizler bu ihaneti dile getirmeye, insanları uyandırmaya ve bu zulme "dur" demek için yazmaya, konuşmaya ve direnmeye devam edeceğiz. Çünkü susmak, bu planın ortağı olmaktır.

Vicdan sahibi herkesi bu süreci görmeye, merhamet perdesinin arkasındaki ihaneti fark etmeye ve daha büyük bir felakete dur demek için harekete geçmeye davet ediyorum.

Çünkü Gazze düşerse, insanlık düşer. Çünkü Filistin susarsa, adalet sonsuza dek susar.

Bahadır Hataylı/17.01.2025/Sancamtepe/İST

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!