Bu Blogda Ara

31 Ocak 2025 Cuma

Çöküşün Anatomisi- Uyarılara Kulak Verin!

 

Artık bir yol ayrımındayız. Şatafatlı törenlerde boy gösterenler, kürsülerden "büyük projeler" anlatanlar, halkın gözünü boyayanlar, gerçeklerle yüzleşmek zorundalar. Çünkü bu düzen çatırdıyor. Çünkü adalet terazisi kırıldı, liyakat yerle bir edildi, ahlaki çöküş her köşeye sızdı.

Bir toplumun çöküşü, ekonomik krizlerle başlamaz; ahlaki ve vicdani erozyonla başlar. Eğer bir ülkede rüşvet normalleştiyse, torpil bir meziyet sayılıyorsa, hakkını arayan suçlu muamelesi görüyorsa, orada adalet bitmiş demektir. İşte bu yüzden sokaklarda umutsuz gençler, işsiz babalar, hakkını alamayan emekçiler var. Bu yüzden her geçen gün insanlarımız daha fazla haksızlığa uğruyor ama sessiz kalıyor. Çünkü sistem onlara "Sesini çıkarırsan dışlanırsın" diyor.

Liyakatin Öldüğü Yerde Devlet Çürür

Eskiden bir insan bir makama oturduğunda, o makamın ağırlığını taşırdı. Şimdi, o makama oturanlar ağırlıklarından kurtulup sadece çıkarlarının peşine düşüyor. Yönetim kademelerinde, devletin kritik noktalarında oturanlara bakın: Bilgi mi önemli, yoksa tanıdık olmak mı? İşi bilenler mi yükseliyor, yoksa "biat edenler" mi?

Eskiden köyünden çıkıp yıllarca çalışarak, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelenler vardı. Bugün doğrudan birilerinin yakını olmanın yeterli olduğu bir düzen var. Liyakat öylesine öldü ki, artık başarılı olanlar istisna, başarısız ama bağlantısı güçlü olanlar kural haline geldi. Devlet yönetimi ehliyetsiz ellerde bir oyuncak haline gelirse, milletin kaderi de savrulmaya mahkum olur.

Adaletin Terazisi Bozulduğunda Herkes Kaybeder

Halk, adaletin sağlanacağını düşünmüyorsa, mahkemeye güvenmiyorsa, hakkını ancak güçlü bağlantılarla alabileceğine inanıyorsa, orada hukuk bitmiş demektir. Adaletin olmadığı bir yerde düzen çöker, çünkü hukuk, toplumun omurgasıdır. Bir ülkede, suçlu olanlar cezasız kalıyor, dürüst insanlar ise korkuyorsa, orada büyük bir çöküş başlamış demektir.

Bugün bir zenginin yaptığı yolsuzluk affedilirken, fakir birinin ekmeğe uzanan eli "suç" ilan ediliyorsa, bu düzenin adaletle hiçbir ilgisi kalmamıştır. Adalet dağıtılmazsa, öfke birikir, güven sarsılır ve sonunda devletin meşruiyeti sorgulanmaya başlar.

Toplumsal Ahlakın Erozyonu-Çöküşün En Derin Katmanı

Bir toplum, değerlerini kaybettiğinde, kimliğini de kaybeder. Bugün en büyük sorunlardan biri budur: İnsanlar artık vicdanlarının değil, menfaatlerinin sesini dinliyor.

Eskiden komşusu açken tok yatan ayıplanırdı. Bugünse, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" zihniyeti hâkim. Toplumun temel değerleri bir bir aşınıyor. Aile bağları zayıflıyor, gençler geleceğe umutla değil, umutsuzlukla bakıyor. Dizilerde, sosyal medyada ve popüler kültürde ahlaki çöküş normalleştiriliyor. Kibir, gösteriş, tüketim çılgınlığı teşvik ediliyor; tevazu, fedakârlık ve dayanışma küçümseniyor.

Sokaklarda nezaket kayboldu, insanlar birbirine selam vermez hale geldi. Gençler sabahları büyük hayallerle değil, umutsuzlukla uyanıyor. "Çalışarak bir yerlere gelebilirim" inancı yıkıldı, yerine "doğru kişiyi tanıyorsam bir yere gelebilirim" anlayışı geldi.

Ekonomik Kriz mi, Ahlaki Kriz mi?

Bazıları ülkenin kötü gidişatını yalnızca ekonomik krizlere bağlıyor. Oysa krizlerin en büyüğü ahlaki krizdir. Paranız olabilir ama ahlaki çöküş varsa, toplum huzur içinde yaşayamaz. Ekonomi düzelir, enflasyon iner, faizler düşer ama ahlaki çöküşü geri çevirmek çok daha zordur.

Bugün sokaklarda dolaşın, insanlara sorun: Çalışıp çabalayarak bir yere gelebileceğine inanıyorlar mı? Devlete güveniyorlar mı? Yarınlarının bugünden daha iyi olacağını düşünüyorlar mı?

Cevap belli: Hayır! Çünkü sistem artık halkı değil, belirli zümreleri besleyen bir yapıya dönüştü. Halkın alın teriyle birileri lüks içinde yaşıyor, ama adil paylaşım yok. Devletin kaynakları halkın yararına değil, birkaç kişinin çıkarına kullanılıyor.

Son Sözüm Şudur size, Çöküşe Seyirci Kalmayın!

Bu gidişatın sonu iyi değil. Tarihte nice büyük devletler, nice köklü medeniyetler, bu tür çürümeler nedeniyle yıkıldı. Eğer hala vakit varken durup düşünülmezse, yanlışlardan dönülmezse, çok geç olacak.

Liyakate geri dönün. Adaleti tesis edin. Toplumun ahlaki yapısını koruyun. Devletin temellerini sağlamlaştırın.

Yoksa yarın, bu çöküşü durdurmaya çalışanlar bile artık sesini çıkaramayacak hale gelecek. Ve unutmayın: Bugün yapılan yanlışlar sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de mahvedecek. Bu çağrıya kulak verin!

Erol Kekeç/30.01.2025/Ümraniye/İst

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!