15 Ekim 2024 Salı

Yaşanılmaz Bir Cehennem

Ey yönetim erki, sizler bu topluma umut olacağınızı vaat ederken, hayatları bir cehenneme çevirdiniz. Zalimce aldığınız kararlar, uyguladığınız politikalar ve fakiri ezip zengini yücelten düzeniniz, bu ülkenin yaşanılmaz bir cehenneme dönüşmesine neden oldu. Her gün daha da derinleşen bu karanlık, insanları nefessiz bıraktı. Halk, sizin zulmünüz altında ezilirken, sizler ensesi kalınların önünde eğilip bükülerek onların kuralsızca büyümesine olanak tanıdınız. Bugün, fakir halkın çektiği acıların sorumlusu olarak karşınızdayım; gerçekleri gözler önüne sermek ve halkın feryadını sizlere duyurmak için buradayım. Bir toplumun adalet ve merhametten yoksun bırakılması, onu yıkıma sürükler.

1. Zalim İktidar ve Yoksulun Tükenişi

Her geçen gün, daha fazla insan yoksulluk girdabına saplanıyor. Günlük hayatta insanlar çocuklarına bir ekmek alabilmek için boğuşurken, sizler zenginlerin ceplerini doldurmak için her yolu deniyorsunuz. Öyle ki, fakir fukara bir havuç bile alacak imkan bulamazken, zenginlerin vergiden kaçınması için devasa mülkler alarak vergiden düşme gibi utanmaz bir sistem yarattınız. Bu nasıl bir adalettir? Nasıl bir vicdandır? Fakirlerin nefesinden bile vergi alırken, zenginlerin keyfine keyif katıyorsunuz.

Bir baba çocuğuna yiyecek bir şey bulamıyor, bir anne elindeki son parayla nasıl bir yemek yapacağını düşünürken siz, onların bu çaresizliğini görmezden geliyorsunuz. Fakirin elektrik, su, doğal gaz faturasını ödeyemediği için kesilen hizmetleri siz görmezden geliyorsunuz. Kendi lüks yaşamlarınızda boğulmuşken, bu ülkenin gerçek sahiplerini unuttunuz. Siz iktidarda kaldıkça bu ülkenin fakirleri tükenecek, adaletsizlik büyüyecek.

2. Vergi ve Haracın Dayatıldığı Bir Hayat

Sizler halkı sömürmek için her yolu denediniz. Vergiyi adaletin bir gereği olarak değil, zengini daha zengin yapmanın bir aracı olarak kullandınız. Zenginlerin malına mal katması için oluşturduğunuz düzen, onların sırtından zenginleşen bir sistem haline geldi. Devletin en temel gelir kaynağı olması gereken vergi sistemi, fakirden alınıp zengine verilen bir araca dönüştü. Zenginlerin vergilerini düşürmek için mülk yatırımlarını teşvik ederken, gariban vatandaşın elindeki ekmeği bile gözünüz kırpmadan alıyorsunuz.

Peki, bu halk neyle suçlu? Neden böylesine ağır bir yükün altına sokuluyor? Yoksul vatandaş, vergi yükü altında eziliyor, en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geliyor. Elektrik faturasından, gıda alışverişine kadar her adımda, haraca bağlanmışçasına para ödüyor. Ama siz, bu adaletsizliği umursamıyorsunuz. Neden? Çünkü sizin önceliğiniz halkın refahı değil, kendi cebiniz. Bu halkın sırtına her gün yeni bir vergi yükü bindirirken, sizler kendi lüks hayatlarınızda hiçbir şey olmamış gibi yaşıyorsunuz.

3. Zenginlerin Önünde Eğilip Bükülen Bir Yönetim

Zenginlerin karşısında ne kadar da küçülüyorsunuz. Onların kurallarını delip geçmesine göz yumarken, fakirin boğuştuğu her sorunu görmezden geliyorsunuz. Ensesi kalınların vergisini bile affedip onları büyütmek için çabalarken, fakirin elektrik faturasında bile ödeme gecikse anında kesme yoluna gidiyorsunuz. Halkın, hayatını devam ettirebilmesi için sahip olduğu kısıtlı kaynakları gasp edip, zenginlere yeni fırsatlar yaratıyorsunuz. Bu, nasıl bir yönetim anlayışıdır?

Ülkemizdeki bu dengesizlik, sosyal adaleti kökünden sarsmış durumda. Bir tarafta yoksullukla boğuşan milyonlar, diğer tarafta devletin sunduğu fırsatları kendi çıkarına çeviren bir avuç zengin. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Zenginlerin önünde eğilip bükülüyor, onların her istediğini yapıyorsunuz.

4. Toplumu Çürüten Medya ve Çürümüş Kültür

Televizyon kanallarınızda her gün, sabah kuşağında toplumu çürütmek için yayınlanan programlar, halkı ahlaksızlığa ve yozlaşmaya iten içeriklerle dolu. Bu, bir rastlantı değil; bu, planlı bir ifsat hareketi. Aileyi çökertmek için her türlü kirli senaryoyu sahneye koyuyor, halkın aklını uyuşturuyorsunuz. Sabah kuşağında cinayet, gasp, tecavüz ve ihanet hikayeleriyle halkı ekrana kilitlerken, gerçek sorunları, ülkenin içinde bulunduğu vahim durumu gözlerden kaçırıyorsunuz. Toplumun en temel yapı taşı olan aileyi çökertiyorsunuz.

Medyanın gücünü halkı bilgilendirmek, eğitmek ve bilinçlendirmek için kullanmak yerine, onları ahlaksızlığa ve yozlaşmaya teşvik eden bir araç haline getirdiniz. Gündüz kuşağı programları, gerçek hayatın sorunlarından kaçmak isteyen insanlar için bir uyuşturucuya dönüştü. Bu programlar, insanları sorunlarla yüzleşmek yerine kaçmaya, eleştirel düşünmeyi bırakıp kölece izlemeye teşvik ediyor. Sizler bu medyayı yönetiyor ve halkı kendi ellerinizle uyutuyorsunuz.

5. Eğitim Sistemindeki Çöküş ve İşe Yaramazlık

Üniversitelerimiz, gençlerin umutlarını beş yıl daha öteleyen, ama gerçek hayatta hiçbir işe yaramayan kurumlar haline geldi. Gençler, dört duvar arasında yıllarını harcarken, mezun olduklarında işsizlikle boğuşuyorlar. Eğitimi sadece zaman öldürme aracı olarak kullandınız, gençliğin enerjisini ve geleceğini çaldınız. Bu gençler, sizin yanlış politikalarınız yüzünden umutsuzluğa mahkum oldu.

Okullar sadece teorik bilgi öğreten, pratikte ise hiçbir şey kazandırmayan kurumlara dönüştü. Gerçek dünyada işe yaramayan bir eğitim sistemi, mezunları çaresizlik içinde bırakıyor. Üniversiteler, topluma fayda sağlayacak bireyler yetiştirmek yerine, mezun olduktan sonra iş bulamayan yığınlar yaratıyor. Sizler bu eğitim sistemini kökten düzeltmediğiniz sürece, bu ülkenin gençliği umutsuzluğa sürüklenecek.

Bahadır Hataylı/14.10.2024/Sancaktepe/İST