"La ilaha illallah" ifadesi, İslam inancının temel taşıdır ve kelime anlamıyla "Allah'tan başka ilah yoktur" demektir. Ancak bu ifade, sadece bir sözcükten ibaret değildir; insanın hayatını bütünüyle değiştiren derin bir anlayışı içerir. La ilaha illallah demek, insanın sadece Allah’a teslim olması ve O’ndan başka hiçbir varlığa, nesneye, sisteme veya kişiye bağımlı olmaması anlamına gelir. Bu anlayış, insanın dünya üzerindeki her türlü putu, sahte ilahı reddetmesi ve sadece Allah’ın koyduğu kurallara uyması gerektiğini ifade eder.
La ilaha illallah, insanı dünya merkezli her türlü sahte
ilaha bağımlılıktan kurtarır. Bu ilahlar; para, makam, şöhret, güç gibi modern
dünyanın dayattığı şeyler olabilir. İnsan, bu sahte ilahların peşinden koşarak
aslında kendi özgürlüğünü kısıtlar. Oysa İslam, tam tersine, insanın özgür
olmasını hedefler. Allah’ın koyduğu kurallara uymak, insanı diğer tüm bağlayıcı
ve kısıtlayıcı unsurlardan kurtarır.
İnsanlık tarihi boyunca insanlar, kendilerinden daha güçlü ve
etkili olduğunu düşündükleri varlıklara tapma eğiliminde olmuştur. Bunlar
putlar, hükümdarlar, sistemler veya sosyal normlar olabilir. Ancak İslam,
insanı bu tür sahte ilahların boyunduruğundan kurtarır ve Allah’ın mutlak
egemenliğini kabul etmeye çağırır. La ilaha illallah demek, insanın bu dünyevi
düzenin baskılarından kurtulması ve yalnızca Allah’ın rızasını gözetmesi
anlamına gelir.
Modern dünyada sahte ilahlar daha ince ve gizli olabilir.
Kapitalizmin sunduğu sınırsız tüketim, bireyin benliği üzerine kurulan
egosantrik yaşam tarzı, sosyal medya üzerinden kazanılan popülarite, makam ve
güç peşinde koşmak gibi unsurlar, insanın yaşamını yönlendiren sahte ilahlar haline
gelir. Bu ilahlar insanı kendi heva ve heveslerinin peşinden sürükler. Oysa La
ilaha illallah, insanı bu aldatıcı düzenin dışına çıkarır ve sadece Allah’a
boyun eğmesini sağlar.
Bu bağlamda, sahte ilahları reddetmek bir nevi
"anarşist" bir duruş sergilemeyi gerektirir. Ancak burada anarşizm,
kaos ya da düzensizlik anlamında değil, insanın sahte ilahlara, insan yapısı
sistemlere başkaldırması anlamındadır. İnsan, bu dünya düzenini sorgulamadan
kabul ettiği sürece gerçek bir muvahhit olamaz. Muvahhit olmak, Allah’ın
egemenliğini ve hükümranlığını kabul etmek, tüm diğer sahte ilahları ve
düzenleri reddetmekle mümkündür.
Kur’an-ı Kerim’de de Allah’ın insanları sahte ilahlardan ve
putperestlikten kurtarmak istediği açıkça belirtilir. Peygamberlerin gönderiliş
amacı, insanları bu sahte ilahlara tapmaktan uzaklaştırıp Allah’ın birliğine
davet etmektir. Örneğin, Hz. İbrahim’in putları kırması, insanlara bu sahte
ilahların aslında hiçbir güçlerinin olmadığını göstermek içindir. La ilaha
illallah, aynı zamanda bu peygamberi duruşun bir devamıdır.
"La ilaha illallah" ifadesi, insanın hayatındaki
tüm sahte ilahları reddetmesini, bağımsız bir zihinle Allah’ın koyduğu kurallara
uymasını ve sadece O’nun rızasını kazanma amacını taşır. Bu anlayışla yaşayan
bir insan, dünya hayatındaki geçici ve aldatıcı şeylerden uzaklaşır ve gerçek
anlamda özgürlüğe kavuşur. Muvahhit olma süreci, önce bu sahte ilahlara karşı
bir başkaldırı, ardından ise Allah’ın egemenliğini kabul etme ile tamamlanır.
Bahadır Hataylı/26.09.2024/16.00/Sancaktepe/İST