2-Erdoğan'ın Sosyolojisinin Temelleri
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin
son yirmi yılında hem siyasal hem de sosyolojik yapısını derinden etkileyen bir
lider olarak öne çıkmıştır. Onun liderliği, sadece politik kararlarıyla değil,
aynı zamanda toplumla kurduğu bağlar ve bu bağların sosyolojik temelleriyle de
tanımlanır. Bu bölümde, Erdoğan'ın siyasal kimliği ve sosyolojik temelleri,
halkla kurduğu bağ ve liderlik modeli ile toplumsal güvenin inşası ve zamanla
dönüşümü detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Erdoğan'ın Siyasal Kimliği ve
Sosyolojik Temelleri
Erdoğan’ın siyasal kimliği, muhafazakâr
ve popülist bir çizgide şekillenmiştir. Bu kimlik, büyük ölçüde Türkiye'nin
sosyolojik yapısıyla örtüşen bir temele dayanır.
Muhafazakâr Kimlik: Erdoğan,
İslami değerlere vurgu yapan muhafazakâr bir lider olarak tanındı. Bu,
özellikle Türkiye’nin Anadolu şehirlerinde yaşayan ve geleneksel değerlere
bağlı olan geniş bir kitle tarafından olumlu karşılandı. Erdoğan, İslami
kimliği ve söylemi ile bu kesimlerin güvenini kazandı, böylece Türkiye'nin
sosyolojik dokusuna derinlemesine nüfuz etti. Onun muhafazakâr kimliği, sadece
dini değerlere bağlılıkla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda geleneksel aile
yapısı, toplumsal cinsiyet rolleri ve ahlaki normlarla da şekillendi.
Popülist Söylem: Erdoğan’ın
siyasal kimliğinin bir diğer önemli unsuru, popülist söylemidir. Popülizm,
Erdoğan’ın liderliğinde "millet" ve "elitler" arasındaki
çatışma ekseninde kurgulandı. Erdoğan, kendisini halkın içinden biri olarak
konumlandırdı ve elitlere karşı halkın sesi olma iddiasını sürdürdü. Bu söylem,
özellikle ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı kesimler arasında karşılık buldu.
Popülist söylemi, Erdoğan’ın liderliğinin sosyolojik temelini oluşturan
"biz" ve "onlar" ayrımını güçlendirdi.
Halkla Kurulan Bağ ve Liderlik
Modeli
Erdoğan’ın liderliği, halkla
kurduğu güçlü bağlar üzerine inşa edilmiştir. Bu bağlar hem karizmatik liderlik
özellikleri hem de Erdoğan’ın "halk adamı" imajıyla pekiştirilmiştir.
Karizmatik Liderlik: Max Weber’in
"karizmatik otorite" tanımına uygun olarak, Erdoğan halkın gözünde
olağanüstü niteliklere sahip bir lider olarak belirdi. Özellikle hitabet yeteneği,
kriz dönemlerindeki duruşu ve halkla olan samimi ilişkisi, onun karizmatik
liderliğini pekiştirdi. Erdoğan, geniş kitlelerin güvenini kazanarak, onların
duygusal ve sosyolojik beklentilerine hitap etmeyi başardı. Bu karizmatik
liderlik modeli, Erdoğan’ın liderliğini pekiştiren en önemli unsurlardan biri
oldu.
Halk Adamı İmajı: Erdoğan,
kendisini halkın içinden biri olarak sundu ve bu imajını sürekli olarak
korumaya çalıştı. Mitinglerde halkla doğrudan temas kurması, gündelik dili
kullanarak hitap etmesi ve halkın sorunlarına çözüm odaklı yaklaşımı,
Erdoğan’ın liderlik modelinin temel taşlarını oluşturdu. Bu imaj, özellikle
kırsal kesimlerde ve alt gelir gruplarında büyük bir karşılık buldu. Erdoğan’ın
liderlik modeli, "ben de sizden biriyim" mesajını vererek, halkla
arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağladı.
Sosyal Yardımlar ve Politikalar:
Erdoğan liderliğinde AKP, özellikle dar gelirli ailelere yönelik sosyal
yardımlar ve ekonomik desteklerle halkla olan bağını güçlendirdi. Sosyal
yardımlar, sadece ekonomik bir destek değil, aynı zamanda siyasal bir araç
olarak kullanıldı. Bu politikalar, Erdoğan’a olan bağlılığı artırarak,
liderliğinin sosyolojik temellerini sağlamlaştırdı.
Toplumsal Güvenin İnşası ve
Zamanla Dönüşümü
Erdoğan’ın liderliği, toplumda güven
inşa etme süreciyle de yakından ilişkilidir. Bu güvenin inşası, belirli
politikalar ve söylemlerle desteklenmiş, ancak zamanla çeşitli dinamikler
nedeniyle dönüşüme uğramıştır.
Ekonomik Başarılar ve Güven:
Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarında elde edilen ekonomik başarılar, toplumsal
güvenin inşasında önemli bir rol oynadı. Ekonomik büyüme, altyapı projeleri ve
artan refah, Erdoğan’a olan güveni pekiştirdi. Bu dönemde, Erdoğan’ın ekonomik
politikaları, geniş kitleler tarafından olumlu karşılandı ve toplumsal güvenin
inşasında temel bir unsur oldu.
Güvenin Zedelenmesi: Ancak,
özellikle 2013 sonrasında yaşanan siyasi krizler, ekonomik gerileme ve artan
toplumsal kutuplaşma, Erdoğan’a olan güveni zedeledi. 2018 ekonomik krizi, bu
güvenin ciddi şekilde sarsılmasına neden oldu. Artan işsizlik, enflasyon ve
döviz kurlarındaki dalgalanmalar, halkın günlük yaşamını zorlaştırdı ve bu da
Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirileri artırdı. Toplumsal güven, bu
süreçte zayıfladı ve Erdoğan’ın liderliği altında sürdürülen politikaların
sorgulanmasına neden oldu.
31 Mart Seçimleri ve Toplumsal
Güvenin Dönüşümü: 31 Mart 2019 yerel seçimleri, Erdoğan’a olan toplumsal
güvenin dönüşümünde kritik bir eşik oldu. Özellikle büyükşehirlerde kaybedilen
seçimler, Erdoğan’ın liderliğine olan güvenin azaldığını gösterdi. Seçim
sonuçları, Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirilerin daha açık bir şekilde
ifade edilmesine ve toplumsal güvenin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Bu
süreçte, Erdoğan’a olan güvenin yerini daha eleştirel ve sorgulayıcı bir
yaklaşım almaya başladı.
Erdoğan'ın liderliği, Türkiye'nin
siyasal ve sosyolojik yapısını derinden etkileyen bir süreç olarak, çeşitli
dinamikler üzerine inşa edilmiştir. Muhafazakâr değerler, popülist söylem ve
karizmatik liderlik, Erdoğan’ın sosyolojik temellerini oluşturmuştur. Halkla
kurulan güçlü bağlar ve ekonomik başarılar, Erdoğan’a olan toplumsal güveni
inşa etmiştir. Ancak, zamanla yaşanan siyasal ve ekonomik krizler, bu güvenin
zedelenmesine ve dönüşmesine neden olmuştur. Bugün, Erdoğan’ın liderliği
altında inşa edilen toplumsal güven, çeşitli dinamikler nedeniyle dönüşüm
geçirmekte ve yeni bir değerlendirme sürecine girmektedir. Bu süreç,
Türkiye'nin gelecekteki siyasal ve sosyolojik yapısını şekillendirecek önemli
bir dönüm noktası olarak karşımızda durmaktadır.
Bahadır Hataylı/03.09.2024/Sancaktepe/İST