4 Eylül 2024 Çarşamba

2002-2024 RTE Döneminin Kritiği----2

2-Erdoğan'ın Sosyolojisinin Temelleri

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin son yirmi yılında hem siyasal hem de sosyolojik yapısını derinden etkileyen bir lider olarak öne çıkmıştır. Onun liderliği, sadece politik kararlarıyla değil, aynı zamanda toplumla kurduğu bağlar ve bu bağların sosyolojik temelleriyle de tanımlanır. Bu bölümde, Erdoğan'ın siyasal kimliği ve sosyolojik temelleri, halkla kurduğu bağ ve liderlik modeli ile toplumsal güvenin inşası ve zamanla dönüşümü detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Erdoğan'ın Siyasal Kimliği ve Sosyolojik Temelleri

Erdoğan’ın siyasal kimliği, muhafazakâr ve popülist bir çizgide şekillenmiştir. Bu kimlik, büyük ölçüde Türkiye'nin sosyolojik yapısıyla örtüşen bir temele dayanır.

Muhafazakâr Kimlik: Erdoğan, İslami değerlere vurgu yapan muhafazakâr bir lider olarak tanındı. Bu, özellikle Türkiye’nin Anadolu şehirlerinde yaşayan ve geleneksel değerlere bağlı olan geniş bir kitle tarafından olumlu karşılandı. Erdoğan, İslami kimliği ve söylemi ile bu kesimlerin güvenini kazandı, böylece Türkiye'nin sosyolojik dokusuna derinlemesine nüfuz etti. Onun muhafazakâr kimliği, sadece dini değerlere bağlılıkla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda geleneksel aile yapısı, toplumsal cinsiyet rolleri ve ahlaki normlarla da şekillendi.

Popülist Söylem: Erdoğan’ın siyasal kimliğinin bir diğer önemli unsuru, popülist söylemidir. Popülizm, Erdoğan’ın liderliğinde "millet" ve "elitler" arasındaki çatışma ekseninde kurgulandı. Erdoğan, kendisini halkın içinden biri olarak konumlandırdı ve elitlere karşı halkın sesi olma iddiasını sürdürdü. Bu söylem, özellikle ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı kesimler arasında karşılık buldu. Popülist söylemi, Erdoğan’ın liderliğinin sosyolojik temelini oluşturan "biz" ve "onlar" ayrımını güçlendirdi.

Halkla Kurulan Bağ ve Liderlik Modeli

Erdoğan’ın liderliği, halkla kurduğu güçlü bağlar üzerine inşa edilmiştir. Bu bağlar hem karizmatik liderlik özellikleri hem de Erdoğan’ın "halk adamı" imajıyla pekiştirilmiştir.

Karizmatik Liderlik: Max Weber’in "karizmatik otorite" tanımına uygun olarak, Erdoğan halkın gözünde olağanüstü niteliklere sahip bir lider olarak belirdi. Özellikle hitabet yeteneği, kriz dönemlerindeki duruşu ve halkla olan samimi ilişkisi, onun karizmatik liderliğini pekiştirdi. Erdoğan, geniş kitlelerin güvenini kazanarak, onların duygusal ve sosyolojik beklentilerine hitap etmeyi başardı. Bu karizmatik liderlik modeli, Erdoğan’ın liderliğini pekiştiren en önemli unsurlardan biri oldu.

Halk Adamı İmajı: Erdoğan, kendisini halkın içinden biri olarak sundu ve bu imajını sürekli olarak korumaya çalıştı. Mitinglerde halkla doğrudan temas kurması, gündelik dili kullanarak hitap etmesi ve halkın sorunlarına çözüm odaklı yaklaşımı, Erdoğan’ın liderlik modelinin temel taşlarını oluşturdu. Bu imaj, özellikle kırsal kesimlerde ve alt gelir gruplarında büyük bir karşılık buldu. Erdoğan’ın liderlik modeli, "ben de sizden biriyim" mesajını vererek, halkla arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağladı.

Sosyal Yardımlar ve Politikalar: Erdoğan liderliğinde AKP, özellikle dar gelirli ailelere yönelik sosyal yardımlar ve ekonomik desteklerle halkla olan bağını güçlendirdi. Sosyal yardımlar, sadece ekonomik bir destek değil, aynı zamanda siyasal bir araç olarak kullanıldı. Bu politikalar, Erdoğan’a olan bağlılığı artırarak, liderliğinin sosyolojik temellerini sağlamlaştırdı.

Toplumsal Güvenin İnşası ve Zamanla Dönüşümü

Erdoğan’ın liderliği, toplumda güven inşa etme süreciyle de yakından ilişkilidir. Bu güvenin inşası, belirli politikalar ve söylemlerle desteklenmiş, ancak zamanla çeşitli dinamikler nedeniyle dönüşüme uğramıştır.

Ekonomik Başarılar ve Güven: Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarında elde edilen ekonomik başarılar, toplumsal güvenin inşasında önemli bir rol oynadı. Ekonomik büyüme, altyapı projeleri ve artan refah, Erdoğan’a olan güveni pekiştirdi. Bu dönemde, Erdoğan’ın ekonomik politikaları, geniş kitleler tarafından olumlu karşılandı ve toplumsal güvenin inşasında temel bir unsur oldu.

Güvenin Zedelenmesi: Ancak, özellikle 2013 sonrasında yaşanan siyasi krizler, ekonomik gerileme ve artan toplumsal kutuplaşma, Erdoğan’a olan güveni zedeledi. 2018 ekonomik krizi, bu güvenin ciddi şekilde sarsılmasına neden oldu. Artan işsizlik, enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, halkın günlük yaşamını zorlaştırdı ve bu da Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirileri artırdı. Toplumsal güven, bu süreçte zayıfladı ve Erdoğan’ın liderliği altında sürdürülen politikaların sorgulanmasına neden oldu.

31 Mart Seçimleri ve Toplumsal Güvenin Dönüşümü: 31 Mart 2019 yerel seçimleri, Erdoğan’a olan toplumsal güvenin dönüşümünde kritik bir eşik oldu. Özellikle büyükşehirlerde kaybedilen seçimler, Erdoğan’ın liderliğine olan güvenin azaldığını gösterdi. Seçim sonuçları, Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirilerin daha açık bir şekilde ifade edilmesine ve toplumsal güvenin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Bu süreçte, Erdoğan’a olan güvenin yerini daha eleştirel ve sorgulayıcı bir yaklaşım almaya başladı.

Erdoğan'ın liderliği, Türkiye'nin siyasal ve sosyolojik yapısını derinden etkileyen bir süreç olarak, çeşitli dinamikler üzerine inşa edilmiştir. Muhafazakâr değerler, popülist söylem ve karizmatik liderlik, Erdoğan’ın sosyolojik temellerini oluşturmuştur. Halkla kurulan güçlü bağlar ve ekonomik başarılar, Erdoğan’a olan toplumsal güveni inşa etmiştir. Ancak, zamanla yaşanan siyasal ve ekonomik krizler, bu güvenin zedelenmesine ve dönüşmesine neden olmuştur. Bugün, Erdoğan’ın liderliği altında inşa edilen toplumsal güven, çeşitli dinamikler nedeniyle dönüşüm geçirmekte ve yeni bir değerlendirme sürecine girmektedir. Bu süreç, Türkiye'nin gelecekteki siyasal ve sosyolojik yapısını şekillendirecek önemli bir dönüm noktası olarak karşımızda durmaktadır.


Bahadır Hataylı/03.09.2024/Sancaktepe/İST