25 Haziran 2022 Cumartesi

ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞEN DEMOKRASİYLE EĞLEN(!)

Çağdaş demokrasi algısı ciddi bir köleleştirme sistemi desem sanırım abartmamış olurum. Demokrasiler Halkların oluşturduğu ve tercihlerini kendisinin yaptığı bir sistem değildir. İçerik ve sunum halkların dışında kurgulanıp halkın zorunlu beğenisine sunulan bir gerçekliktir. Bu gerçekliğin yapısal ve içerik oluşumunda halkların zerre katkısı olmamasına rağmen sanki bu halkların kendi sistemiymiş gibi onlara dayatılması da apayrı bir garipliktir.

Dört ya da beş yılda bir insanların önüne sandık koyarak o insanların özgür bir seçim yaptığını düşünmek, seçim yapan insanların düşünme melekelerini imha etmekten başka bir şey değildir. Bir toplum kendisini yönetecek sistemin oluşumuna hiç katkısı olmayacak, ancak bu sistemin kurucuları tarafından önüne konulan seçenekleri onayarak seçim yapmış olacak, doğrusu böylesi bir seçme durumu insan beyninin ırzına geçmek değil midir? Çağdaş demokratik yönetimler diye insanlığa pompalanan bu anlayış doğrudan insanların zihinlerine tecavüz etmesine rağmen, tüm halklar kendi tecavüzcüsünü alkışlayarak onunla zorunlu bir evliliğe mahkûm bırakılmaktadır.

Bizim toplumda çokça kullanılan ve herkesin ağzında sakız gibi çiğnenen şu söz aslında insanların uğradığı tecavüzden nasıl da memnun olduklarını da ortaya koymaktadır. “Ehveni şer “yani şerrin içinden de hafif olanı seçeceksin gibi giydirmelerle zihinler doğrudan imha edilmekte ve farklı algı ve anlayışların oluşturulmasının önüne geçilmek istenmektedir. Ehveni şer ne demek, sorgulayan yok, ancak şerrin hafif olanını tercih edelim gibi bahane üretmekte kimse bu algıların önüne geçemez. İnsanın ruhsal dengesini olumsuz etkileyen ve akıl hastalıklarının oluşmasına giden yolda çatışmalar önemli görev üstlenir. Psikologlar bu çatışmaların en tehlikelisini ruh sağlığı açısında birden fazla istenen güdünün etkisinde kalınan çatışmalar olarak izah etseler de, en azından insanların istediği arasından seçmek zorunda kalması, belli bir zaman sonra olumlu sürece girebiliyor. Ancak olumsuzluklar arasından seçmek zorunda bırakılan uyarıcılar, tamamıyla insanı aldatmaya ve imhaya dönük çatışma örneğidir.

Mahkeme de bir insana ölüm kararı verilmiş, ancak nasıl öldürülmek istendiğinin mahkûma sorulmasının sizce hayata nasıl bir katkısı olur. “Ölümlerden ölüm beğen demek “Eninde sonunda senin için ölüm var, ancak bunlardan birini beğenebilirsin demek kadar, insan onuruyla dalga geçilen başka bir ifade olamaz. Ehveni şer denilen hadise de böyledir. Hiçbir şerri istemiyorsunuz hepsinden kaçmaya çalışırken, birinin daha merhametli ve faydalı yanlarının olduğunu ballandırarak anlatıp, insanların tercihlerini yönlendirmek ciddi bir manipülasyondur. Bu algı yönetimiyle doğruyu açıklamaktan uzaklaştığınız müddetçe, insanlığı hep karanlıklarda yaşamaya mahkûm edersiniz.

Demokrasilerde iktidar ve muhalefet diye iki uç vardır. Sistem bunun üzerine kurgulanmış ve böyle oluşturulmuştur. Yani İktidara gelecek olanı da muhalefette kalacak olanı da sistemin kendisi oluşturuyor. Ancak hangisinin iktidar hangisinin muhalefette kalması gerekir, bu konuda sizlerin görüşüne başvuruyor, bu görüşe başvururken doğrudan sizin seçmenizi de istemiyor, sizin yönelimlerinizi ve tercihlerinizi de kendisi yönetiyor, sonrasında siz bunu seçtiniz diye, seçileni de seçenlere sahiplendiriyor. Siz onu seçtiğinize inanıp onu sahiplendikten sonra, size aitmiş gibi uğruna ölümlere gidecek bir akıl tutulmasını yaşar oluyorsunuz. Zaten oluşturulmak istenen bu, bu amaca ulaştıktan sonra kimin iktidarda kimin muhalefette kalmasının ne önemi kalıyor. Nihayetinde her iki durumda sizin için çıkmaz sokak var. Yani ölümlerden ölüm beğen dayatmasıyla size birini tercih yapmanızı istiyorlar. Siz de ehveni şer diyerek kendinizi pasif bir nesne durumuna sokarak tercihleri sizin yaptığınızı sanıp, sıradan bir objeye dönüşüyorsunuz. İşte tam da demokrasi kazığı budur.

İnsan, düşünme melekelerini imha ederek verilen tüm gıdaları almanın faydalı olduğuna inanır, anlatılan tüm masalları kendi geleceğimizi düşünenlerin (!)bize sundukları hakikatler gibi kabullendiğimiz sürece bizim gibi toplumların bu karanlıklardan kurtulup, aydınlığa ulaşma imkânı olmayacaktır. Çobanın mı oyu, yoksa şehirlinin mi oyu diye, siz tartışadururken birileri ikinizin de bir anlamının olmadığını gözünüze baka baka deklare ederek sizi sömürmeye devam eder.

Bir toplum kendi içinden kendi acılarını bilen, toplumun dilinden anlayan, lisanı hal ile toplumla iç içe yaşayarak toplumun nasıl kurtuluşa ulaşacağını kendisine dert edinmiş insanların mücadelesiyle ancak bu kölelik zincirlerini kırarak özgürlüğüne kavuşur. Özgürlüğüne kavuşmamış insanların seçim yapma ve tercih belirtme gibi komik bir oyundan uzaklaşması gerekir. İyi kötü, doğru yanlış, güzel çirkin, adalet zulüm vs. gibi toplumsal değer algılarının ne olduğunu anlamaktan ve tanımaktan uzak insanlar, nasıl ve hangi tercihi yaptıklarında sağlıklı bir yön çizmiş olabilirler ki!

Ey aydınlar, entelektüeller, akademisyenler, sorumluluk duyan herkes, insanları doğru bilgilendirmezseniz onlardan daha çok siz bunlardan sorumlu olacağınızı bilesiniz. Demokrasi yeryüzündeki kurtarıcı sistemin adı değil, kurtulmak isteyenlerin boynuna yuları geçirenlerin, bu yularla bağlananların hallerinden memnun olduğunun onayını, kendilerine onaylattırdığı sistemin adıdır. Zorla baskıyla emperyalist anlayışlarla sömürülmesi zorlaşan toplumları farklı yollarla sömürmek için daha yumuşak bir geçişle sömürmeyi sürekli kılmanın adı demokrasidir. İşi ehlinden alarak işin özüyle alakası olmayanlara verilen o işler insanlığa zulüm gözyaşı ve ölümden başka bir şey getirmemiştir. Nasıl bir yönetim ki kendini kabullendirmek için gözünü kırpmadan milyonlarca insanı katledebiliyor. Hakka dayanan ve Hak için olan bir sistem kendisini zorla kabullendirmez ve kabul etmeyenlere de zorla baskı kurmaz. "Dinde zorlama yoktur, doğruluk sapıklıktan ayrılmıştır, kim tağutu yalanlar Allah'a yönelirse o kopması imkânsız bir bağla Allah'a bağlanmıştır..."Bu ayet aslında bir yönetim sisteminin tüm koordinatlarını ortaya koymaktadır. Din bir yaşam biçimi, bir yaşam ve yönetim biçimini benimsemeleri için, insanları zorlamak ve onlara sistemi dayatmak yoktur. Ancak o sistemin tanıtımı ve anlaşılması vardır. Tağutların zalimlerin sömürücülerin bağımlığından kurtulanlar zaten o sistemin hak olduğunu bilir ona yönelirler. Ancak bir sistem kendisini benimsetmek için kan gözyaşı ve ölümleri reva görüyorsa o sistem meşrulaşamamış gayri meşru bir sistemdir. İşte, demokrasilerin tümü, yaldızlı ifadelerle anlatılmış olsa bile, insanlık yaşamını aslından uzaklaştırmak için fıtri yaşamın koordinatları ile oynayarak insanlığı imha çabasıdır.

Denize açılan bir geminin, dalgalarla nasıl boğuşacağını en iyi bilen kişi, onun ilmine sahip olan gemi kaptanı olmasına rağmen, gemideki yolcular biz bir seçim yapalım kim oyu çok alırsa o kaptan olsun derse, o geminin batması farz olur. Ancak ehli olan ilmiyle olaylara vakıf kişiye o ehliyet verilirse gemi karaya çıkar. Ne yazık ki demokrasi, böyle bir tercihe insanları zorlayan sistemdir. Dolayısıyla demokrasi diye bizlerin hafızlarına kazınan o sistemle insanların mutlu huzurlu adil bir yaşam ortamına kavuşmaları mümkün olmayacaktır. Onun içindir ki bize dayatılan tüm sistemleri sorgulayarak hakikate çıkacak aydınlatma fişeğini Rabbimiz bize vermesine rağmen biz hala kör karanlığa kurşun atmaya devam etmeye kararlı görünüyoruz. Dolayısıyla tüm atışların boşa gideceğinden şüpheniz olsa da arada bir isabet olursa onu da bahtınıza çıkan bir bir ikramiye olarak görün...

Ey insan, “Senin için ölümlerden ölüm beğen tercihini sana dayatanların, seni düşündüğünü söyledikleri tüm sözlerini ayaklarının altına al ve seni yaratıp rızık verenin nasıl bir yaşam ortaya koyman gerektiğini idrak et ve kendine gel... Yoksa bu sömürülme ölümle noktalanacak bir sonuç olmayacak, ölüm sonrasındaki hayatta da başımız beladan çıkmayacak çünkü buradaki kazanımlarımız önümüze konduğunda orada ölümlerden ölüm beğenme hakkımızı da kaybetmiş olacağız. Onun için diyorum ki, yaşamakla ölmek arasında bir tercih yap, yaşamak istiyorsan seni sen yapan ve insan olmaya yakın kılan değerlerini anla ve onlara göre yaşa ki, bir defa ölelim ve ölümümüz bir kurtuluş olsun yoksa ölüm bize zindan olabilir.

Ehveni şer, kati şer adı ne olursa olsun şerrin hepsi şerdir, Hak’ta haktır. “Haktan sonra dalaletten başka ne var ki..."Buyruğu hayatımıza bir umut olması dileğiyle siz dostlarımızın zihinlerini biraz yormaya çabaladım inşallah yormayı değmiştir...

"Hak gelince batıl yok olmaya mahkûmdur, Hak batılın beynini parçalar…"Bunlar bizim ellerimizle olmazsa Allah bizi giderir, yerimize başka bir toplum getirir onların eliyle de olsa bunu gerçekleştirir... Hiç olmazsa bizler bu yolda can vermeye aday olalım ne dersiniz?

Erol KEKEÇ/23.06.2022/13.57