23 Mayıs 2022 Pazartesi

KORKULAR KÖTÜLÜĞE KAPI ARALAR

"Şeytan (sizi fakirlikle korkutur) fakirliği vaat eder ve kötülüğü emreder. ALLAH ise kendi tarafından sizin için bağışlama ve lütuf söz verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir. “Bakara/268

Bu ayetin yaşam alanımızda açıkça tecelli ettiği günlere geldik. İnsanlık âlemi her geçen gün şeytan ve dostlarının elinde paçavraya dönmüş bir oyuncak gibi kullanılmaktadır. Ancak bu oyunu fark eden insanların sayısal olarak çok azınlıkta olduğu muhakkak. Demek ki, Gönülden Allah'a iman edenler de o kadar azmış.

İnsanlık âlemi kapitalizmin öğütlediği ve ekonomik tanım diye bütün toplumların hayatına soktuğu açıklama, ne kadar da açık bir şeytan oyunu olduğunu kanıtlamaktadır. Yeryüzündeki İmkân ve kaynaklar sınırlı ancak bu kaynakların karşılayacağı ihtiyaçlar sınırsızdır. Bundan yola çıkarak ekonominin tanımı yapılır ve denir ki, ekonomi, sınırsız ihtiyaçları sınırlı imkân ve kaynaklarla karşılama etkinliğidir. Yaratılmış olan hiçbir varlığın ihtiyaçları sınırsız değildir. Sınırsız arzu ve isteklerin adı ihtiyaç olarak tanımlanamaz. Ancak Kapitalizm öyle bir yedirme yapar ki, kaynaklar sınırlı ihtiyaçlar sınırsız diyerek insanların yüreğine korku salmaktadır. Korkular artıkça insanların sahip olma hırsı da o oranda artmaktadır. Çünkü yaşam korkusu insanı her şeye sahip olmaya götürür ve yaşamını devam ettirmek için gözle görülen her şeye sahip olmak ister.

Şeytanın bu vesvesesi, onun askerlerinin çok iyi sindirdiği ve kendi dışında olanlara bu vesveseyi hakikatmiş gibi yaymalarına sebep olmuştur. Korkuların kuşattığı yaşamlar, bu korkularını dağıtmak için yüksek tonajlı seslerle bu korkuları dağıtmak isterler.2022 Yılının başından beri açlık korkusuyla herkesin gıdaya sahip olma hırsı şeytanın hipodromu olmuş kalplerin cinliklerinden başka bir şey değildir. Bu korku beraberinde kötülükleri meşru zeminlerde yapma cüretini oluşturur. Yenidünya denen sistem tam da bu korkular ve kötülükler üzerine oturtulmak istenmektedir. Kötülüklerin tamamı korkulardan kaynaklanır. Katil olmuş birine sorun neden öldürdünüz bu adamı, ben onu vurmasaydım o beni vuracaktı, o benim malımı gasp ederek beni iflas ettirmeye çalışıyordu, Bu devlete savaş açmasak yarınlarda yeraltı kaynakları azalacağı için şimdiden imkânlarımızı genişletmek ve bu imkânların daha çok olduğu yerlere saldırıyoruz demeyebilirler, ancak fiili durum bunun kanıtıdır.

Evet, tüm korkular kötülük mayınlarının fitilini alevlendirmek için piyasaya dağıtıldı. Bu mayınların hepsi de insanlığı korumak ve onu düşünüyormuş gibi görünerek yapılmaktadır. Bu süreci başlatan şeytanın askerleri ve yandaşları demek ki, insanlık üzerinde ciddi bir etkiye sahipler. Şayet Allah'ın mutlak rızık sahibi ve her şeyden yanında bol miktarda olduğuna inanılsa, şeytanın bu oyununun tutması mümkün müdür? Demek ki şeytanın dostlarının oyunlarının tesiri, İnsanlık üzerinde Allah'ın beyanından daha fazla etkili olmaktadır. Allah'ın beyanının kalplerde ve yaşamda karşılık bulduğu ortamlarda şeytan ve askerleri ancak avuçlarını yalamak zorunda kalırlar.

Allah cömerttir lütuf sahibidir sizleri yalnız bırakmayacak bilgisine sahip olmamıza rağmen, ben Müslümanım diyen insanların açlık korkusuyla gelecek üzerinde bu kadar oyunların kurulmasına ses çıkarmamaları, onların Allah ile bağlarının olmadığının da göstergesidir. En çok dengesizliklerin olduğu ve insanların yarın korkusuyla, ihtiyaç maddelerine saldırarak stok yapmaları doğrudan kapitalizmin kölesi olmak ve şeytanın safında yer almaktır. Şeytanla aynı safta yaşayanlar, Allah’ın Rezzak olduğunu anlayamazlar. Allah’ın Rezzak olduğuna iman edenler, Stokçuluk yapmazlar, herkesin ihtiyacını karşılaması için çaba sarf ederler. Dolayısıyla kötülüklerin yayılmasına da engel olurlar. Çarşı pazar market nerede olursa olsun düzensiz ve dengesiz sürekli yükselen fiyat artışları olmaz. Korkuların yenildiği yerde kötülüklerin önü kapanır. Herkes rahatlıkla her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar dengeli ve düzenli bir yaşam oluşturur. Bu durum, şeytanın yandaşlarının insanlığı korkutarak denetim altına alacakları yolların da önüne geçmek olur.

Dikkat ediyorsak, son bir yıl içinde öncelikle insanların canlarının tehlikede olduğu anlatılarak bütün bir insanlık korkunun pençesinde can verecek duruma geldi. Onun etki alanı zayıflamaya başladığı andan sonra da, yeni bir çığır açılarak, tekrardan bir korku pompalanmaya başlandı. Bu korku can korkusu değil ama uzun vadede canı hedef alan gıda korkusu. Bu korkular belli bir plan ve amaç doğrultusunda yaygın hale getirilmek isteniyor. Dünyaya yayılan bu gıda kıtlığı korkusu tek merkezden yayılmaktadır. Bu küresel cinayet ekibi, kendi varlıklarını hedef alacak ve söylemlerini refüze edecek toplumların yaşamı üzerinde yıllar öncesinden planlı çalışmalara başladılar. Bu toplumların üretim alanlarını kendi talepleri olarak değil, daha çok o toplumun kendi içinden kaynaklanan bir talepmiş gibi yönetimlere medyayla çok ciddi bir algı oluşturdular. Tarım alanlarındaki ürün çeşitliliğini değiştirdiler, çoğu yerlerde de belli yerlere bağımlı kılarak, üretimden daha karlı olacaklarını anlatarak toplumları kendi yaşam alanlarında yaşamdan uzaklaştırdılar. Hatta hayvan yetiştiriciliğini ciddi anlamda tehdit edecek planlar yaptılar. Küresel ısınmaya büyük baş hayvanların gazlarının etkisinin tehlikeli boyutlara ulaştığını söyleyerek, sentetik et üreteceklerini ve bu üretimlerin hayvanların etinden daha faydalı olduğunu anlattılar. Hatta bizim ulusal haber kanalları günlerce bunların haberini verdi. Yani insanları ikna etme taktiği tam manasıyla uygulandı. Beyinler işlevsiz kalınca, ardından farklı senaryolar devreye girdi.                                                                       O günkü senaryolar bu gün dünya sinemalarında her gün oynanmaya başlandı. O filmler o kadar tutmuş olmalı ki ülkelerini yönetenlerin elleri dilleri bağlandı tam bir teslimiyetle küresel kriz diyerek kendi varlıklarını inkâr eder duruma geldiler. Hatta bizdeki her olumsuzluğun tek faturası onlara kesilmektedir. Yani Küresel ifsat düzeninin her yaptığını onaylamak anlamına gelen bu algı, kendi halkını yaşamdan bıktırır duruma getirdi. Neden şeytanın oyunları yöneticiler eliyle bir toplumda oynanma zeminini çok çabuk bulur, bunu sorgulayan hiç olmaz. Herkes neden böyle niçin öyle daha ne zamana kadar gidecek gibi anlamsız çırpınışlarla öfkelerini soğutmaya çalışırlar.

İnsanlık yaşamını doğrudan teslim alacağınız en önemli nokta korkulardır. İnsanlığı korkunun esiri yaparsanız, sonrasındaki sizin mesajınız onları bu esaretten kurtarmak olacaktır. Dolayısıyla korkunun esaretinde bunalmış olan insanlık, şeytanın onları kurtaracağını söylediği her vaadine kanacaktır. Zaten şeytanın oyunları böyle uygulamaya geçer. Önce sizin kafanızı karıştıracak korkularla sizi baş başa bırakmak ve ardından bu durumdan sizi kurtaracak yalanlarını sıralamak.

Yeryüzü Şeytanın karargâhı oldu, bu da tüm karargâh komutanlarının şeytana hizmet ettiğinin en büyük delilidir. Çünkü Şeytanın oyunlarıyla insanlığa korku yayanların hepsi kimin tarafında adı inancı ne olursa olsun, şeytanın başkahramanlarıdır. Şeytanın komutanlarından insanlık için bir umut ışığı geleceğine hala nasıl inanıyorsunuz, bunu benim ne aklım ne kalbim kabullenmiyor.                                          

“Ey âdemoğlu sakın şeytan ve adamları sizin başınıza bir bela getirmesin “şeytanın adamları hakikaten başımıza bela oldular. Bunlar her ülke topraklarında mevcuttur. Bunları tanımadan şeytanın oyunlarından dışarı çıkmak hayli zorlayacak. Çünkü şeytan ve adamları tüm insanlığı aydınlıktan alıp, karanlığa götürürken, Allah sizleri aydınlığa çağırmaktadır. Hala karanlıkları aydınlığa tercih edenler kurtulacağını sanmaktadır. Hangi güç sizi, Allah dışında o karanlıklardan alıp aydınlığa çıkarır.

“… ALLAH ise kendi tarafından sizin için bağışlama ve lütuf söz verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.”

Allah’ın verdiği söze inanmayanlar, nasıl olur da Allah bizimle beraber diyerek kendisini avutur. Yeryüzünde imkânların ve kaynakların tükeneceğini düşünerek insanların yarınlarını karartanlar, Allah’tan hiçbir yardım bekleme hakkına sahip değildir. Allah’ın Rezzak olduğuna inanmayanlar asla ve asla tevhidin içinde yer alamaz. Şirk dininin mensuplarına Allah’ın yardım ettiği ne zaman görülmüştür. O halde dünyanın sürüklendiği karanlığı idrak ederek kendimize gelmeden, Allah bizimle beraber diyerek Müşriklerin dediği gibi, yalvaralım bakalım Allah’ın yardımı kime inecek diyenlerden farkımız olmaz. Allah’ın yardımı kime iner onu Rabbimiz kendi kitabında beyan ediyor, o kitabı elimize alıp idrak ederek okuyup anlayıp yaşamda karşılığını gördüğümüz zaman o gruplar içine girme imkânı elde ederiz.

Evet, insanlık kendisi için oynanan oyunun hala farkında değil, oysa farkına varmadan farklı bir yaratık olup çıktığında farkında olma melekelerini de kaybedecektir.” Onlara imkân verdiğimiz zaman onlar yeryüzünde ekini ve nesli ifsat ederler…”Bu küresel ifsat kulübü bütün bir insanlığın genleriyle oynayarak nesli imha etmeye çalışırken, yaşam tarzınızı, hazlarınızı isteklerinizi beklentilerinizi yarınlarınızı kontrol altına almaya çalışmaktadır. Sanıyorum herkes farkında şu an, Corona salgın süreciyle birlikte yaşam tarzları farklılaştı, kültürler yeniden oluşmaya başladı, para çeşitleri çoğaldı eskiler hayattan uzaklaşıyor, farklı meslek kolları doğdu, lojistik en önemli bir meslek haline geldi. Yani insanlığın kontrolünün kolay olacağı ortamların oluşturulması için tüm zeminler oluşturuldu. Bundan sonrası insanlığın boynuna geçirilecek arpa torbası olacaktır. Ye iç yat ihtiyaç olduğu zaman kullanmak. Bu insanlık ailesinin yok oluş sürecinin hızlandırılmasıdır. Tüm mücadelemiz, şeytanın oyunlarına gelmemek ve bunları hayat alanımızdan dışarıya atarak yaşamımıza Rabbimizin istediği şekilde devam etmek olmalı. Yoksa Allah’tan bir şey bekleyecek yüzümüz olmayacaktır.

Ey dünyaya tapan ama bir inancı olduğunu sanan zavallı perişan insanlık, Allah’tan başka taptıklarınızın hepsi sizi terk edecek, yarınlar gelmeden bu gün elimizdeki imkânları çoğaltarak bütün bir toplumla paylaşarak birlikte yaşamayı bilelim. Birlikte yaşamayı bilmeyenlerin hepsi birlikte ölüp yok olacaklardır.

“Allah’tan ittika edip sakınana hiçbir şey korku vermez, Allah’tan ittika etmeyene de her şey korku verir. “Bugünkü tüm korkularımız yaratıcıya değil de, onun dışında başkalarına bağlandığımızdan kaynaklanmaktadır. Bu bağlılıklarımız sadece Allah’a dönmediği sürece insanlık yok olacağı günü bekleye dursun… Bu yok oluş, normal sıralı ecele dayanan ölümlerden olmayacak, Allah’ın gazabının kuşatmasıyla son bulacak bir yaşam olacaktır. Rabbim bizleri akleden ve sadece kendisine verilecek hesabımıza karşı duyarlı olmayı bizlere nasip etsin… Kendisine karşı hesabında doğru ve dürüst davrananların başka alanlardaki hesaplarını Allah kolay eyler.

Biz insanlık olarak nedenleri yerine getirmek zorundayız, biz nedenleri yerine getirirsek sonuç kendiliğinden gelecektir. Çünkü Sonuç Allah’ın işidir. Oysa biz sonucu değiştirmeye çalışan, nedenleri yerine getirmeyen zavallılar olduğumuz için kendi mütekebbirlik göledimizde can vereceğiz.

Bu satırlarla İnsanlığa akıl satma derdinde değilim ancak gelinen noktalara karşı hislerimin bana söylediğini sesli düşünerek paylaşma gereği duydum… Faydalı olması ümidiyle!

Selam saygı muhabbet ve dualarımla…

Erol KEKEÇ/22.05.2022/21.59