26 Mayıs 2021 Çarşamba

CELLADINDAN MEDET UMAN İNSANLIK

Günlerdir, aşı sorunu yok tamamladık diyenlere bir sorum var, hakikaten bu aşıyla yapılmak isteneni Allah için açıklar mısınız? Küresel cinayet şebekesinin aparatı olmak ne kadar acı ve insanın içine oturuyor. Bu kadar kısa zamanda İnsanlık için böyle bir çalışmayla insanlığın sağlığını düşünerek bir cinayet şebekesinin bilimsel bir çaba sarf edeceğine hiç inanmadım ve de inanmıyorum. İnanmadım, çünkü her noktasında çelişkiler barındıran, amacını gizleyerek iyi yollar sunuyormuş gibi kendisini lanse ederek, insanlığı kurşunlamak için üretilen kurşunlar olduğunu düşünüyorum.

İnsanlığın doğal yaşam alanlarını fesat alanı haline getiren bir dünya sistemi, çılgınlıklarının sonucu olan küresel bir salgının oluşmasındaki tetikleyici görevini yok sayarak, insanlığı kurtarmaya çalışıyor ve biz de buna inanacağız öyle mi; böyle düşünen varsa biz aklımızla kimseyi dalga geçirtmedik. Medyanın küresel güçlerin borazanlığını yaptığı ortamlarda insanların zihinleri kilitlenmiş, sadece birilerinde bir maymuncuk anahtar var, ancak onunla açıp zihinleri dolduruyorlar ve ardından diğer uyaranların tamamına kilitliyorlar. Böylesi toplumlarda sizlerin diri diri ölüme aday olduğunuzu yırtılırcasına açıklayanları, potansiyel düşman görebilirsiniz ama şunu bilin ki bu düşünceler sizi kurtuluşa çağırmaktadır. Kurtuluşa çağıranların çağrılarını bir kaşık suda boğmak isteyenler, şunu biliniz ki toptan imha edilmek için alıştırarak dibini görmediğiniz bulanık sularda boğulmanız için sizi süratle orya götürmektedirler.

Allah için insanlara soruyorum, benim bu beynim ne işe yarıyor diye sorma gereği hiç duymuyor musunuz? Beyinleri uyuşturulmuş olanlar o beyinlerini istirahat için dondurucudan alıp güneşte havalandırıp saksılarına koymadıkları sürece kurtuluşa çıkamayacaklardır. Bugün içinde bulunduğum gün içinde yaşadığım üç önemli vaka ile sizleri bilgilendirmek isterim. Yapılan aşılardan sonra yaşanan üç hadise, biri yakın bir arkadaşımın kayınpederi,2. Aşıdan sonra felç oldu ve şu an yatalak durumda, bir başkası 2. Aşıdan sonra vefat etti, benim kendi kayınpederim geçen pazartesi günü aşıyı oldu ve bir haftadır ateşi 40 derecenin altına düşmüyor, baş ağrısı şiddetli ve bağırsak sistemi çalışmıyor. Her gün hastanedeyiz ancak bir şey bulamadılar, nihayet benim diretmem sonrası, aşının bağışıklık sistemi güçlü olmayanlarda ve savunma yeterli değilse aşının böyle sonuçları olabileceğini itiraf ettiler. Yazıktır İnsanları toplu imha operasyonunun uzun vadeli yani taksitli ölüm fermanını hemen ikinci peşinattan sonra bari uygulamaya koymasaydınız(!).

Aşıyı herkes olacak diye, diretmediğini söyleyenler, aşısız olanları potansiyel kuduz mikrobu taşıyıcısı gibi gösterip insanların önüne öcü gibi koyarak onları tecrit ederken ne yapmak istiyorlar. Bilim güvenirliğini bu coronayla resmen rafa kaldırmıştır. İnsanlığın gözüne baka baka bu kadar canavarca bir uygulamanın aparatı neden bizler oluyoruz bunu ben anlamak istiyorum. Çok hafif hasta olan arkadaşım gidiyor test yaptırıyor kendisi pozitif çıkıyor, ondan çok ağır olan aile efradına yaptırmıyor, test sonrası verilen ilaçlarla önce eklem yerleri daha sonra sırt ağrısı başlıyor, oysa hiç kullanmadan normal antibiyotik kullanarak kalkacakken daha ağır hasta oluyor. Bunlar canlı ve birebir şahit olduklarım. Şimdi bana bunun faydalı ve insanlığı düşünerek yapılan iyi bir sağlık tedavisi olduğunu kim söyleyebilir.

Corana sürecinin ilk hamlesi insanları korkutmaktı, onda gayet başarılı olundu. İkinci hamlesi ise bu testlerin uygulanarak pozitif çıkıyor insanlar diyerek, pozitif çıkardıklarına verdikleri ilaçlarla onları savunmasız duruma getirmekti, sonrasında bu ölümlerin önüne geçmeliyiz diyerek üçüncü evre devreye girdi; bu da aşıların yapılmasıydı. Aşılar yapılmaya başlandı ve bu süreç bütün bir insanlığın aşılanmasının gerekliliğini anlatarak başlandı. Çünkü herkes aşılanmazsa o zaman bunu durdurmamız zor diyerek, aşılanmış olanlarla aşısız olanları karşı karşıya getirme hedefi de böylece gerçekleşmiş olacak. Bu süreç ne zamana kadar devam edecek dersiniz, karbon ekonomisinin tüm boyutlarıyla uygulanmasıyla yavaşlama süreci başlayacak. Önce kirlet imha et dünyayı yaşanmaz hale getir sonrasında bu yaşanmaz halin sorumluları başkalarıymış gibi kurtuluş reçetelerini de yine sen oluştur. Dünyayı kim çok kirletiyorsa onun değeri o kadar az olacak ve parasının değeri de ona göre şekillenecek diyerek yeni bir kandırma taktiği ile dünyayı aldatmaya çalış. Yani kimin doğaya zararı ve kiri az atılırsa veya hiç atılmazsa onun parası en üst düzeyde değeri yüksek para olacak de…Anlaşılan Küresel canavarlar hala sorumluların kendileri olduğuna inanmıyorlar ve sorumlu aramaya devam edecekler.

Bunların hedefi, dünyanın temiz kalması için bu kadar canlı çok fazla, bu canlıların büyük bir kısmı dünyadan gitmeli ki, o zaman doğal denge korunsun diyerek, çirkin ve korkunç yüzlerini gizleyerek sizleri düşünür oldular. Hatta büyük baş hayvanları imha ederek sentetik et üretmek için düğmeye basacak duruma geldiler. İnsanların da birçoğunu imha etmeleri gerekecek bunun yolu doğrudan savaş ve kimyasallar olursa insanlık suçu olur(!)dolayısıyla kendi kendine ölecek olması hem doğal ölüm olur hem de dünyadan nüfus ciddi anlamda gider. Bunun için gıda üretiminde olabildiğince genetik yapıyı olumsuz etkileyecek üretimleri doğru reçetelerle anlatarak piyasaya sunmak lazım, mesela sentetik kırmızı et gibi…Bundan sonra sağlıkta önemli bir olumsuzluk yaşandığı zaman vücut savunma sistemi, gelen bu hastalık virüsleriyle mücadele edememeli ve doğal ölüm oluşturularak nüfus azaltılmalıdır. Bunun için de vücut direncini taksitle düşürecek bir karışım olmalı bu tüm dünyada uygulanmalı ki, amaç ortaya çıkmasın. İşte bu noktada tam da Corona aşıları devreye sokuldu. Bu aşıların insanlığın kurtuluşu için olduğuna zerre inananlardan biri değilim. Böyle inanmam ve düşüncelerimi bu doğrultuda geliştirmemin en önemli nedeni, Dünya sağlık örgütü denen bir kuruluşun insanlığın sağlığını imha etmek için güç baronları ile el ele tutuşmuş olması oldu. Bu şebeke bilimi, bu güçlerin istediği gibi kullanması için, bilimin kapısını arkasına kadar açtı, içeri ne giren ne çıkan belli…Böylece güven gitti yerine bunalım geldi. Peki bu süreçte benim böyle çalışan bir anlayışı bilim olarak görmem ve onların ortaya koyduğu sonuçlara güvenmem nasıl olur? Herhâlde kendi aklıyla dalga geçmek ve kendine ihanet etmek bu olsa gerek.

Korkuyla başlayan süreç, korkuyu yaşatanların insafına bırakılmış bir umut, umudu yerle yeksan eden bir gelecek, geleceği peşin bedava alan üstelik tüm geleceği satın alırken onu bile ranta çeviren küresel bir canavar…İşte insanlık bunların elinde maymuna dönmüş bir haldeyken bunlara güvenmek hakikaten acınası durum da bu olsa gerek…Kimse kusura bakmasın ama şöyle uç bir örnek bu konuyu ancak izah edebilir, tecavüze uğrayan bir hanımın elleri kolları bağlanmış, sivri demir taraklar üstüne yatırılmış bu haldeyken yakınları görüyor ve oraya korka korka geliyorlar, tecavüzcüye ricada bulunuyorlar, aman dikkat et, zaten bu kaçınılmaz, bari belini incitmesin… Senden ricamız mağduru bari sağlam alalım diyorlar…Böylesi bir küstah aşağılık talepte bulunmak ile Küresel cinayet şebekesinin elinde kullanılan filmi bilim olarak görüp ondan kurtuluş beklemekte bundan daha erdemli değildir benim açımdan…Onun içindir ki bunların hiçbirine inanmıyorum.

Ey insanlık sizi taksitle öldürmek için bu aşı furyasının da yarınlarda doğacak olan hastalıklara karşı vücut direncini koruyan savunma sistemini içten imha etmek olduğuna inanıyorum. Yakın gelecekte insanlığın en hafif bir bahar rüzgârı karşısında savunmasız kalarak gidişine şahit olacağız…Çünkü aşılar böylesi bir geleceğe insanlığı hazırlamak için, küresel cinayet şebekesinin piyasaya sunduğu kurtuluş reçetesidir. (!)

Uyanalım kendimize gelelim, sorgulamadan korkmayalım, sorgulamayı rafa kaldıranların kendileri de raf ömrünü tamamlamış olduğunu bilmeleri gerekir.

 

Selam saygı muhabbet ve dualarımla…

 

Erol KEKEÇ/25.05.2021/17.40