Çocukluğumdan beri âşık olduğum ve bir tülü bu aşkımı sona erdiremediğim bir aşkım oldu. Öyle bir sevgili ki onun için yemediğim kazık ve uğramadığım ihanet olmamasına rağmen beni kendisine öyle bir bağladı ki koparabilene aşk olsun. Ondan daha işveli daha samimi ve söyledikleri yüreğimin ortasına silinmez harflerle yazılan başka bir sevgili bulamadım, bulsaydım bunu dama atacaktım ancak nafile…Bunun hayatıma ilk girdiği yer ve zaman çocukluk yıllarım babam Rahmetli tanıştırmıştı beni öyle dokunaklı ve içten konuşarak yüreğimi çaldı ki, babam gideli 27 sene oldu ama o bir türlü beni bırakıp uzaklaşmadı, sanki onun emanet bıraktığı ve benimle beşik kertmesi dedikleri bir sevgili gibi bütünleşti.
Ömrümü yedi ama helal olsun onun bir
duruşu bir ömre değer mi değer. Beni çok yordu, zaman zaman hasbihal ederken
arada bir bana dokundurmadı değil, âmâ onun o dokundurması bile beni kendisine
bağlamaya yetti. Hangi ortama gittiysem hep benimle geldi, sen şurada dur ben
onlarla bir anlaşayım sonra seninle oturur bir çayhanede dertleşiriz dedimse dinlemedi,
sanki üzerimde elbise gibi hep o durdu. Bazen kendimle baş başa kaldığımda buna
haber vermeden gideyim iş bitince haber vereyim dedim ama olmadı sanki içime
yuva kurmuş oradan bana seslenerek hey iyi düşün değer mi dediğinde ben de irkilerek,
hakikaten değer mi dememle tüm işler sarpa sarar oldu. Çok iyi bir dostluk
kurduk ama bu dostluk, dost olmanın ötesine geçti hayatımı ipotek aldı ondan
olsa gerek kendisinden başka kimseye yar etmiyor, arabesk aşıklar gibi ya benim
olursun ya kara toprağın, demeye başladı son dönemde!
Babam rahmetli bunun zil zurna âşık
olacağını biliyordu sanıyorum, beni hayatta ilk bununla tanıştırdı, o gündür bu
gündür acılı aşkları yaşıyoruz hep…Bu acılı aşkın cilvesine dayanamayan
çocuklar da kendi başlarına yola düştüler, bu kadar sıkı aşk bizi yaşamdan
koparır diyerek onlar da kapıyı suratımıza kapatarak herkesin âşık olduğu
yollardan hayata âşık olmaya koyuldular. Herkes anlatır leyla ile Mecnunu, Hâce
ile Siyabendi,Kerem ile Aslıyı ama kimse onların kurdukları bir evden bahsetmezler.
Eğer aşk bu ise bize bunların aşkı değil, serseri ve her tarafta olan bazen
bizi bizden alan herkesle birlikte çalıp, herkes gibi oynayan dünyada dikili birçok
ağacı olan aşklar lazım bize…Adı varmış kendisi yokmuş ne yapalım bu dünyada o
aşkların yeri yok, biz de onların aşkına kanarsak öyle zaman gelir ki bizim de
yüzümüze kapılar kapanır, işte o kapıları biz bugün kapayalım ki, en azından
nesliniz tükensin de insanlar istediği gibi yaşasın diyerek bizden
uzaklaştılar.
Ne biçim bir aşk bu diyeceksiniz, aşk
acı verir mi yahu diyenlerinizin olacağını biliyorum…Vallahi ve Billahi diyorum
ki ben hep âşık olduklarımın acısını tattım diğerlerinin acısı vız geldi tırıs gitti.
Ondandır sanıyorum bu aşkım beni ayakta tuttu dosdoğru ama kimse yaklaşmadı
etrafında dolambaçlı yollar yok dedi. Ben çocukluğumdan beri duruşu olan
aşkların hayranıyım. İlk aşkımı Babamdan öğrendim. Babam öyle bir aşıktı ki
duruşa, dünya bir araya gelse inandığı doğrusundan onu asla vaz geçiremezdi,
ancak izah edip ikna etmeniz gerekirdi. İkna olur ve ona inanırsa hemen ona da âşık
olur onunla bütünleşirdi. Hakikate böyle âşık olmuş birinden aşkı öğrenmek öyle
basit olur mu benim de yüreğime kazıdı. İlk âşık olduğum insan babamdı çünkü
babam bir duruşa sahipti ne şiş ne kebap asla bilmedi ne suya ne sabuna asla
mıntıkasına uğramadı. Çünkü ne su ne sabun diyenlerin necis olduğunu anlatırdı,
onlardan her ortamda pislik kokusu geldiğini söylerdi. Onun kendisine has bir
duruşu vardı ve bu duruşundan dolayı da adam gibi adam olarak kalmayı benim
yüreğime kazıdı. Duruşu olan ve bir omurga taşıyanlara, sürüngenler gibi her
deliğe girebilmek için ayaklar altında dolaşan ama bir deliğe girdiği zaman
oradan dilini uzatıp etrafa zehrini akıtanları gördüğümde, daha çok âşık oluyorum.
Ben bir duruşa aşığım, onun dışındaki aşkların hepsini tepeler geçerim benim
aşkım kutsal ve onun yere inmesi imkansızdır.
Aşkım elden ele dolaşmaz, sahibine
nüfuz eder onu ayağa kaldırır, kimse ona yaklaşmasa da o herkesin kaçtığı
yaratana yaklaşır. “İstikamet üzere dosdoğru olmak ve öyle kalmak için ayağa
kalkan ve o uğurda tüm acıları ıstırapları göze alıp yüreğiyle yanan beyniyle
seven aşklardır benim yerim ve onları başıma taç yaparım…
Ben çocukluğumda babamın gösterdiği
yerde âşık oldum duruşa ve o beni çok yorsa da insan aşkından vazgeçebilir mi,
hakikaten onu seviyorsa…Ne güzel çocukluk aşkı değil mi, Allah herkese
çocukluğundan gelen aşkları yaşamayı nasip etsin…
Bir gün olur kırılırsa kalbim bilin ki
aşkımın ölüm defterinde ismimi kaydetmişim…Sizinle yaşayan ve sizinle ölen
duruşu olan ve duruşuna âşık olunacak aşkları yaşayanlar olmamız dileğiyle
herkesi bir daha aşklarını gözden geçirmeye çağırıyorum…
Erol KEKEÇ/14.05.2021/00.55