Talanistanın aile yapısı ve değişim sürecine bir göz attığımızda, bizim toplumla ne kadar benzer yanlarının olduğuna hep birlikte şahit olacağız. Talanistanın çok köklü bir aile yapısı olmasına rağmen, küresel değişim süreci Talanistanın aile yapısını çok derinden sarsmıştır. Nesil ile aile arasında biyolojik bir bağ dışında neredeyse aile olduklarına dair görünürde herhangi bir bağ kalmamış gibi…
Bu beyliğin çok özel ve kendine özgü narin ve naif değerleri olduğu hep anlatılır ancak yaşadığı bu dönemde neredeyse eskiyi çağrıştıracak hiçbir benzer özellikler ortalıkta görünmüyor. Talanistan’ın ailesi tarih boyunca en çok anlatılan asil bir aile olarak göze çarpar, aynen Türk ailesi gibi; ancak bu değişimler onu çok kötü etkilemiş ve aile olmanın ötesinde her özellik göstermesine rağmen aileye dair bir özellik çöze çarpmıyor artık…
Ailede güven, sadakat, eşlerin karşılıklı birbirini koruma ve kollama eğilimleri tamamıyla erozyona uğramıştır. Bu beylikte eskiden kadına karı derlermiş erkeğede koca! Yani erkek bir dağ olarak tanımlanıyormuş, kadında dağın tepesinde dağı örten bir kar olarak biliniyormuş…Onun için erkek talip olduğu kadına benim karım olur musun diye hitap eder ve ona dağın tepesinde ona kimsenin erişemeyeceği, Tertemiz kalan bir kar anlamında benim karım ol diye içten duygularını anlatırmış…Kadın da ben senin karın olurum çünkü böyle bir dağın karı olmak bana mutluluk verir diye karşılık verirmiş; oysa günümüzde Talanistan ‘da öyle bir değişim olmuş ki, hayat arkadaşı kavramı onun yerini almış, ortak istek ve duygular için bedensel hazları tatmak adına buluşan bedenler ortalığı doldurmuş o bedenler birbirine aşina olup birbirinden bıkınca ortaklık bitmiş neredeyse çiftlerden her biri diğerini nasıl avutur ve uyuturum diye farklı yollar aramaya başlamış.
Sadakatin yerini, güvensizlik, eminliğin yerini aldatma, taşımanın ve taşınmanın yerini, terk etme, yamama ve örtmenin yerini afişe etme, fedakârlığın yerini kar etme, iletişimin yerini duvarlar örme almış ve aile yaşamında 9.9 şiddetinde deprem meydana gelmiş ve tüm fay hatları harekete geçmiş, tam anlamıyla gazı boşalmamış bu yapı tedirginlik endişe ve tereddütlerle yeni dönemini yaşamak istemiş, ancak geldiği nokta tamamıyla çiftlerin birbirini takip eden ve yaşamdan kopan, dedektif gibi bir hayatı ortaya çıkarmış…Yani anlayacağınız geçmişinden eser kalmamış…
Aslında bizim topluma ne kadar da benziyor değil mi? Bizde de buna benzer hadiseler çok fazla(!)Aile mahkemeleri boşanma davalarına bakmaktan yorulmuş, serbest ilişki diye bir hayat her tarafta kök salmaya başlamış,1+1 ya da 1+0 tarzında konutlar yok satmaya başlamış, firmalar en çok bu konutları sattıklarını söyleyerek bu konutlara yönelmiş, evli kadınların ücret karşılığı fuhşa yönelimi rekor düzeylere çıkmış, erkekler birliktelikte sınır tanımaz olmuş, yani alabildiğine idsel kültürün yaygın hale gelmesi göze çarpar olmuş. Diziler TV. Programları planlı ve programlı bir toplumsal değişim hareketinin en önemli simsarları olarak görevlerinde asla suiistimale yer vermemiş dolayısıyla dün hoş karşılanmayan her davranış, bugün alkışlanır olmuş…İşte, bizim toplumdaki bu hızlı değişim ne kadar da Talanistan’daki ailenin değişimine benziyor…(!)
Talanistan aile Bakanlığı bizim bakanlığı sanki yakından takip ediyor, bizim burada yapılan eylemleri aynen uygulamaktan zevk alıyor, kadınlar ile erkekler arasında ciddi bir pozitif ayrımcılığa gidiyor, kadınlara tanınan hakları erkeklere tanımıyor, hatta kadın girişimci olduğunuzda rakipleriniz erkekse maça her zaman 2 sıfır önde başlıyorsunuz. Sanki bizde de (!) buna benzer uygulamalar hatırlıyorum, hatta bizdeki uygulamalar çalışan ve çalışmayan kadınlar arasında türe dayalı statüsel ayrımcılıkta yapıyor. Çalışan kadınları ödüllendirip onlara pirimde veriyor, ama hiç çalışamayan ve çocuklarına analık yapanları insan yerine bile koyamıyor ve onları ödüllendirmeyi hiç düşünmüyor…Onlarda cinsel ayrımcılık var da, en azından türsel ayrım olmuyor, bizde ciddi anlamda türe dayanan adil olmayan ayrımcılıklarda aileyi çok etkiliyor olmalı…(!)
Talanistan Aile Bakanlığı aileye sadece bakıyor ve eşleri birbirine düşman edebilmek için elinden geleni arkasına koymuyor. Feminan bir bakışla aileyi koruyacağını sanıyor, oysa feminan anlayış doğrudan kadının üstünlüğünü öne alan ve kadını bir adım önde gören ve bunu kabul etmeyenlerle de şartsız çatışma ve savaşı öne çıkaran bir anlayış olmasına rağmen, bu beyliğin Aile Bakanı, aile yıkan bir Bakanlık olarak sonraki tarihçiler tarafından tarihe not düşülerek kaydedileceğe benziyor. Çünkü Talanistan beyliği, batıdan devşirme her geleni yaşadığında kutsal bir emir gelmiş gibi telakki ederek uyguladığı için, kendi toplumsal benliğini kaybettiğinden ailesini de kaybetmenin son çıkışına gelmiş görünmektedir. Bu çıkışı da kaçırmak üzere, eğer Talanistan bu son çıkıştan sapıp yeniden yol değiştirmezse, sanıyorum gelecek yaşamında şurada bir aile varmış onu ziyaret edelim; acaba aile olmak nasıl bir şeymiş gibi insanlar arasında anlatılacak bir masal gibi olacak. Evet, hakikaten Talanistan ’da yaşanan hızlı ve sürekli yükselerek artan bu çözülme sürecinin önüne geçilmezse, yakın tarih toplumsal kültürel ve toplumsal kimlik açısından çok ciddi bir imha sürecini yaşayacağa benziyor.
Talanistan’ın durumu ne kadar da bize tanıdık geliyor değil mi(!)sanki biz de onlarla yaşıyoruz gibi bu konulara aşinayız, nedeni ise bizim de onlara çok benziyor olmamız olabilir mi acaba?
EROL KEKEÇ/11.02.2021