“Ey insan! Hangi yoldan gidersen git
muhakkak ki Rabbine varan bir yol üzerinde çabalayıp durmaktasın, nihayet ona
varacaksın…”İnşikak:6
Herkesin
yaptığına şahitlik yapacağı ve irade dışında tüm uzuvların konuşmaya başladığı
gün gelmeden önce, nasıl bir yolda gidiyoruz diyerek sorgulamamız gerekmez mi?
Sorgulanmayan kritikten uzak hayat yaşanmayacak kadar bayat. Akılla donatılmış
varlığın hayatı sorgulamalar süzgecinden süzülerek, yollara zincir halkaları
gibi dizilmek zorundadır. Böylesi bir hayat tüm zorluklara rağmen katlanılmaya
değer, yoksa boşu boşuna cefa çekmenin anlamı nedir bunu anlamakta bayağı
zorlanırım…
Her gördüğün
açıklığı yol olarak sakın görme, yollar uzar da gider dağların tepelerinden
kıvrıla kıvrıla aşağılara iner, bir karayılanın kıvrılması gibi. Ne kadar
gözünü korkutmaya kalksa da sakın ola ki, kolay olan yolları tercih etme
yürümek için. Gidişi çok kolaydır, ancak sonucuna katlanmak çok zor, insanı
helak eder. Tüm yollar Rahmanın kanatları altındadır, son durak ona çıkar. Ne
fark eder nereden gidersen git, sonuçta Allah seni hesap görmek için karşılar.
Sakın ola ki bana sıra gelinceye kadar kırk türlü bahaneler oynarım diye
düşünme. Allah hesabını çok seri görendir, yanılma olasılığı olmayan tek gün
Allah'ın hesap günüdür.
Tartılar bozulmaz,
kantarın altına bir demir monte etme şansınız yok, bir geç iki fiş al,
yemezler, ben gelmesem de her gün bir defa geçti göster beni, bu düşünceler
varsa bilinçaltı derinliklerinde. Onları bir an evvel temizle, yoksa hipnozla
uyutulduğunu anlayıncaya kadar, sen mutlak teraziye çıkarsın… O terazinin sahibi,
rüşvet yemez, arka cebi yok, tüm ciltlerde ne yazdığını bilir, cihandakilerin
tümü avucunun içinde, o halde nereden gidersen git, nereye gittiğini biliyorsun
sanırım. Bilmediğin bir yolda bu kadar aşk ve şevkle seni coşturan ve koşturan
nedir? Bunarı anladığın anda hangi yolda tehlike var, hangisi güvenli onu da
anlamış olacaksın.
Güvensizse
yollar bir bilene sor derim, sormadan gitmek dönüşü olmayan bir karanlığa
dalmak olabilir, ancak sormak, varsa yanlışlar onları ortadan kaldırmaya yardım
eder. Yardıma ihtiyacımız olduğu halde bizi bu kadar mütekebbirleştiren nedir
acaba? Benim gittiğim yolda tüm trafik kuralları yerli yerinde diye sakın düşünme,
birileri isterse, ıslak zemin için yavşak levhası, solama yapılmaması gereken
yere, durma bas gaza levhası, yavaşla okul ver yerine, hemzemin geçit levhası
koyabilir. O zaman seni görmek isterim, elin ayağın birbirine karışıp ne
yapacağını bilmediğin zaman anlarsın nasıl bir yolda gittiğini ancak vakit geçmiştir.
Kaygan zeminle karşılaşırsın basarsın frene yavşak levhası birden iner beynine
ve anlarsın o zaman kafanın ortadan ikiye ayrılmasının nasıl gerçekleştiğini…
Duramıyorum
yerimde aldım kalemi elime birden yoldaki levhaların yanlış yerleştirildiğini fark
edince, çabucak haykırayım da bu yolu kullananlar bir kaza ve belaya sebebiyet
vermesinler diye çırpınıyorum. Ben, bir taş atılsa yola onu kaldırmadan
rahatlamam, bir ağaç yıkılacaksa onu hemen söylerim ki, birilerine zarar
vermesin isterim. Bu duygusallık bende olduğu sürece, yapamıyorum işte nedeyim.
Konuşmayayım diyorum yine konuşuyorum. Yollar çatallanmış hangi yoldan
gidileceği bilinmediği zaman bir kelam etmek elbette sorumluluklarımız arasına
girdiğinden yazıyorum.
Ey insan! Hak
ve delalet yollarından hangisini tercih edersen et fark etmez, nihayet sonuçta
Allah'a varacaksın, hesabını da Allah görecek.Hak yolda gidenlerin yanlış yapma
ihtimali olduğu gibi,delalet yolunda olanların da doğru yapma ihtimali
unutulmamalıdır.Yol Hak olduktan sonra sehven yapılan yanlışların tedavisi için
tövbe ve dua etmekten başka çare yoktur.Ancak delalet yolunda gidenler ne kadar
doğru eylemler yaptıklarını düşünseler de, yol delalet olduğu için, sonuçta
avucunu yalamaktan başka bir seçeneği olmayacaktır.Çünkü küfredenlerin amelleri
habitat a’meluhumdur. Bu uyarılarımızı hatırlattıktan sonra, vermek istediğimiz
mesajımızın anlaşılması temennisiyle satırlarıma son vereceğim.Bir yolun
doğruluğunu belirleyen, o yol hakkında
bağıranların ve çağıranların fazlalığı değildir.Hak yolda yürüyenlerin
ayaklarından çıkan sesler bir acı sessizliğin çığlını andırır.Bu durumları biz
hatırlattık umarım yolların ayrılış noktasında vicdanın ve fıtratın sesi galip
gelir ve hak yolda ilerleyenler bir anda kenetlenir.Çünkü sonuç çok yakın ve
sondan bir an evvel hatırlatıyorum,sona bir kala yolların kavşak noktasındayız…
“Ey insan! Hangi yoldan gidersen git
muhakkak ki rabbine varan bir yol üzerinde çabalayıp durmaktasın, nihayet ona
varacaksın…”İnşikak:6
29.05.2013(18.30-19.30)