18 Şubat 2009 Çarşamba

BENİM ADIM YALNIZLIK

        Benim adım yalnızlık, etrafımsa hep kalabalık bunların adlarını bilmiyorum, ama hepsi birbirine benziyor, sanırım bunları bağlayan bağ akrabalık. Herkesin akraba olduğu, isimlerin daha göbekte verildiği bir ortamda, bana kalan isim sadece yalnızlık. Ne yapalım kaderimize razıyız, en azından bizi tanımlayan bir isim bulduk ya, bize bu da yeter.
       Şimdi nasıl bir isim bu diye başımı yemeye kalkmayın, cehalet işte bula bula bizimkiler bunu bulmuşlar bana. Ben doğduğumda böyle debdebeli ortamlar beş yıldızlı hastaneler yokmuş, anam sanki yanlış bir iş yapıyormuş gibi utana utana köydeki bazı kadınların desteğiyle samanlıkta doğurmuş beni, kimseler duymamış garibin feryadını babamda yalnızlık olsun demiş bunun adı öyle gitmiş işte... Samanlıkta başlamış hayatımızın saman gibi geçeceği, o gündür bu gündür saman çöpü gibi savruluyorum bir oyana bir bu yana, ama kimseler bakmıyor suratıma, suratta surat olsa sanki bir ustura ağzı, herkes başıma bela ederim diye uğramıyor yanıma, bende pekiştiriyorum tabi ismimi bu arada. Kalıyorum bir başıma, ismi yalnız olan, yalnız yaşamaya mahkûmdur diyerek bir de türkü tutturuyorum arabesk tadında, "kimsesizler kimsesizler" diye avazım çıktığı kadar bağırıyorum. Bu bağırmalar korkularımı ve yalnızlığımı ortadan kaldırır umuduyla hiç sesimi de kesmeyi düşünmüyorum, birde bakıyorum ne göreyim etrafım hakikaten yapayalnız. Vahşi aslandan ürküp kaçan, yaban eşekleri gibi kimsecikler etrafımda kalmamış. O gündür bu gündür herkes bana yalnızlık diye çağırır ve bu adla damgalanırım. Adımız çıkmış deliye döner mi bir daha akıllıya bilmem ama deli olunmadan veli olunmaz onu bilirim işte.
       Tuhafınıza gitti değil mi? Ne adammış be bunun babası nasıl da bir isim koymuş diyenleriniz var belkide, e olsun ben çok memnunum ismimden, çünkü ismine uygun yaşayanlardanım ondan hiç zorlanmıyorum. Beni değil, kalabalıklar içinde olupta ne yaptığını bilmeyen, ismini cismini tanımayan, ahlar vahlar çekerek yaşayıp yaşamadığının farkında olmayanları görünce, ismimi daha çok sevmeye başladım. Hakikaten babam büyük adammış, o günden nasıl biliyordu benim yalnız yaşayacağımı da bana bu ismi verdi diye onu hep övgüyle yad ediyorum. Ama kalabalıklarda doktorların kontrolünde aman ha benim yavruma bir zarar gelmesin diye çocuklarına çok özen gösterenler, o yavrularını yalnızlığa gömülmüş olarak gördüklerinde biliyorum benim yalnızlığıma hayranlıkla bakıyorlardır. O kadar da olsun her şey onların olmayacak ya, samanlıkta yalnız doğduk, ama şu an tek başına bir toplumuz. Topluluk içinde şaşaalı törenlerle dünyaya gelişleri kutlananlar, bu gün yalnızlığa terk edilip kendi çalıp kendi oynadığında doğduğu güne lanet ediyordur. Peki, nerede kaldı benimle dalga geçip ismimi beğenmeyenler. 
          Ne acıdır değil mi kalabalıklar içinde yalnızlığa terk edilmiş olmak? Ben bilmiyorum size soruyorum, benim hayat samanlıkta başladı, adımda yalnızlıktı hepte öyle gidiyor, bir değişiklik yok bende. Ama sizinki güzel başlamıştı, anneleriniz kuş tüyü yataklar hazırladığını, özel bir odanızın olduğunu, yürümeye ilk adımı atar atmaz sosyal bir ortamla tanışmanız için saz hocalarını, dans öğreticilerini, hizmetçisini şimdiden tuttuğunu onların devreye girip seni eğiteceğini, güzel konuşma hocanın oxsfortta eğitim aldığını bunların seni yalnız bırakmayacağını toplantı partilerinde hep anlatıp dururmuş. Ne oldu da böyle yalnızlığa terk ettiler seni, korkarım seni senden çalıp gittiler, seni çalınmış olan cismi, Kalabalıklara terk ettiler. O zaman da hayat çekilmez oldu değil mi. Ne yapalım kader bu, sen doğduğunda her şeyin vardı, sen yoktun, çünkü onu senden almışlardı. Böylece kalabalıklarda yalnızları oynamaya başladın. Ben doğduğumda hiçbir şeyim olmadığı için beni bana bırakıp herkes gitmiş, herkes gidince ben kalmışım yalnız bir başıma, beni kuşatan kalabalıklar olmayınca adı yalnızlık olan bir adam türemiş, o adam şimdi paranoyak ve korku nöbetlerinden uzak, bir toplum olup çıkmış, tek başına bir adam toplum gibi yaşıyorsa varsın adı yalnızlık olsun ne çıkar...

Yıl:17.02.2009
saat:24.00-24.30
yer: Çengelköy/İst
(E:Kekeç)