12 Ocak 2009 Pazartesi

ZORLUKLA VAR BİR KOLAYLIK

Birçok zorluğu yaşamak,iradeyi kusursuzlaştırır,hiçbir zorluk yaşamamak varlığı mahveder.Sivri uçlarda yürümediyseniz tehlikenin ne olduğunu nereden bileceksiniz.Son sürat bir araçla tüm araçları sollayıp,şaranpole yuvarlanacakken,birden direksiyonu düzeltip yol almadıysanız,bir kazanın vücutta sardığı o korku titremelerini nasıl anlarsınız.Açlık sınırının altında bir kuru ekmeğe muhtaç olupta yavrularınız dizinizin dibinde sizden bir çikolata istediği zaman girecek bir delik aramadıysanız,fakirliğin ne olduğunu anlayamazsınız.Gecenin saat birinde yapayalnız yollara düşüp,bir dolmuşa el kaldıracak cesaretiniz olmadığı bir günü görmediyseni,anlaşılan daha çok pişeceksiniz.Birileri size ikramda bulunmak için çağırdığında,cebiniz boş olduğundan,ben bu günlerde rejim yapıyorum diyerek açlıktan karnınız ağrımadıysa,daha çok başınız ağrıyacak demektir...
Kara sevdaya yakalanıp,kanser hastası gibi bir deri bir kemik kalmadıysanız,anlaşılan daha çok sevdalar yaşayacaksınız.Yakalandığınız bir hastalıktan kurtulmak için varınızı yoğunuzu satıp bu hastalığı def edeyip diyecek kadar ağrılarla tanışmadıysanız,tüm ağrılar sizi bulacak demektir.Borçlanarak atacağınız her adımda,ödeyeceğiniz borçların,nasıl ödeneceğinin hesabını yapmadıysanız,anlaşılan daha hesabı çok şaşıracaksınız.Bu zorlukların içinden gelen insan,elbette feleğin çemberinde pişerek yaşar.
Zorluk duvarına balyoz sallamayanlar,daha çok zorluklarla karşılaşacaklar demektir.Şunu unutmamak gerekir ki,"her zorlukla beraber bir kolaylık vardır"ruhsal sıkıntının ardından bir ferahlama gelir,doğum yapan kadın dünyaya yeniden gelmiş gibidir.Çünkü ancak zorluklar insanı yumuşatır ve daha bir keskinleştirir,bileyi taşları gibi...Şunu unutmamak gerekir ki,zorlukları aşan her insan,olunmazlıkları aşacak ve dağların zirvesine oturacaktır.
Ne oldu da böyle oldu diyenler,zorlukların acılarını hiç hissetmemişlerdir.Onları hayatta,daha çok ne olacaklar bulacaktır.Keşke gitmeseydim,böyle olmasaydı,daha farklı olurdu gibi,avunma sendromlarını tekrarlayıp,yeni bir hayat felsefesini düşlemekten aciz bireylerin yorulacakları zaman henüz bitmemiştir.Çok çetin geçen kıştan sonra baharda yine çiçekler açmıştır, yaz geldiğinde meyveler olgunlaşıp tat vermiştir.Tek mevsimin yaşandığı bir yıl nasıl ki yoksa,sadece zorlukların altında inim inim inleyen insanlarda olmayacaktır.Önemli olan,zorlukları hiç hayal edilmeyen çetin kışlar gibi,hesapsız karşılaşılan zamanların mutlaka bir gün son bulacağına inanılmış olmasıdır.
Nede olsa Güneş doğuyor ve Dünya dönüyor,bazen Güneşin sıcaklığı bazen de Dünyanın karanlık yönü insanı kuşatmaktadır.Bu denge evrensel kurallar bütünüdür,bu kuralları hayatına ilke edinen insanlar kurtulacak ve Güneşin doğumu gibi yeniden başlayacak her şeye...Ancak ah vahlar arasında inleyen bireyler ise dünyanın hep karanlık yanı içinde yaşayacaklardır.
Elveda etmek gerek dünden kalan çeyrek zamana,hoş geldin diyoruz,zorluk duvarını tırmanarak çıkanlara,saflaştı iradeniz,şimdi kararınız sizin elinizde,karanlıkları delecek süreyya yıldızı doğmak üzere,samanyolundan yıldızlar döküldü önünüze,dimdik duracaksınız artık ayakta,bileyi taşı gibi keskinleştirseniz de diğer insanları,kaybetmeyeceksiniz artık hayatınızdan bir zerreyi,çünkü iradeniz kusursuzlaştı dönmek yok geri...
yıl:12.03.2004
saat:19.10-19.50
kadıköy/ist.
(E.Kekeç)