10 Kasım 2008 Pazartesi

DÜZENLERE GÖRE DİZİLMEK!

Aristokrasi=Paşakrasi
19/10/2008

AHMET ARGUN (Arşivi)
Avrupa aristokrasisi yerini demokrasiye bırakalı yıllar oldu. Bizde ise paşakrasi yerini demokrasiye bırakmaktan yana zorlanıyor

Aristokrasi: (Yunanca en iyinin hükümdarlığı = Aristo - en iyi + krasi- hüküm sürmek), iktidarın imtiyazlı ve genellikle soya bağlı bir toplum sınıfının elinde bulunduğu siyasi hükümet şeklidir. Ekonomik,toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu tarihi yönetim biçimidir. Aristokrasi terimi ilk kez Atina kent devletinde kullanılmıştır. Terim orduların başında dövüşen genç vatandaşlara verilirdi. Zira askeri cesaret ve liyakat o dönemde büyük bir erdem olarak görülürdü; ordular "en iyi"ler tarafından yönetilmekteydi. Terim antik Yunan geleneğinden Avrupa Orta Çağı'na geçmiş ve askeri liderlerden oluşan, verasete dayanan bu sınıf "soylular sınıfı" olmuştur. Antik Yunan'daki gibi bu sınıfın üyelerinin köleleri olan bir tebası vardı ve bu kişiler askeri konumlarından dolayı soylu veya en iyi olarak tanımlanıyorlardı. (wikipedia.org)
Paşa: 1 .Osmanlı Devleti zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan: 2 .askerlik Cumhuriyet döneminde general. 3 . sıfat, mecaz Uslu, ağırbaşlı. (www.tdk.gov.tr) Avrupa’nın “soylular sınıfı” aristokrasi, Osmanlı İmparatorluğu’nda “paşalık” sınıfı ile denkliğini bulduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Paşa ve/veya paşalık bir rütbe ve unvanın ötesinde seçkinler, elitler, soylular sınıfının adıdır. 1918 yıllına kadar birçok cephede savaşarak Osmanlı’yı kurtarmaya çalışan bu sınıf, yenilgi ve işgal sonrası 1919-1923 yılları arasında gelişen kapitalist sosyo-ekonomik oluşumlar karşısında Osmanlı’nın yıkılması çalışmalarını bizzat örgütleyip kendi elleri ile yıkarak yerine Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Paşalık sıfatı sivil unsurlardan da arındırılarak sadece askeri liyakat içerisinde bir unvan-yapı haline getirilmiştir. 2590 sayılı Lâkap ve Unvanların Kaldırılması Hakkındaki Kanun (26 Kasım 1934)
Madde 1- Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi, ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarıyla anılırlar. Madde 2- Sivil rütbe ve nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harp madalyaları bundan müstesnadır. Türkler, yabancı devlet nişanları da taşıyamazlar. Madde 3- Askeri rütbelerden adın başına gelmek üzere, kara ve havacılarda müşirlere mareşal, birinci ferik, ferik ve livalara general, denizcilerde, birinci ferik, ferik ve livalara amiral denir. General ve amirallerin derecelerini gösteren unvanlarla, deniz müşirleri unvanlarının ve diğer askeri rütbelerin karşılıkları Yüksek Askeri Şura kararı ve İcra Vekilleri Heyetinin tasdiki ile konulur. Aynı kanunun 1. ve 3. maddeleri Askeri personeli de kapsamı içine aldığı halde bu gün generaller resmiyette olmasa da bu ünvanı sınıfsal bir aidetlik terimi olarak birlerine karşı kullanmakta ve ulusal basın ile bizzat kullandırmaktadırlar. 1950 ‘e kadar tek parti olarak ülkeyi yöneten bu sınıf tanımladığı; imtiyazsız ve sınıfsız toplumun, muasır devletler düzeyine, devrimler-ilkeler prensipleri ile çıka bilineceğini, oligarşik bir despotizm ile dayatarak, kendi sınıf programını toplumun sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yapısına kodlayarak yeni ulus-devlet, üniter-devlet yapısı içerisinde kurumsallaştırarak oturtmaya çalışmıştır. 1950-1960 yılları Demokrat Parti dönemi, ülkede ve dünyada gelişen dengelerin değişimi paşakrasi sınıfının çıkarlarını tehlikeye sokmuştur. Beslendiği ve kendini var eden askeri gücü devreye sokarak 27 mayıs müdahalesi ile tekrar iktidara oturmuştur. Kazanılmış haklarını güvence altına alınması içinde yeni bir anayasa yapılmıştır. 1961 anayasasında 205 sayılı özel kanun ile kurulan ve birçok vergiden muaf OYAK bu sınıfın yeni ekonomik ayağını oluşturmaktadır. Bu gün kırk şirketi ile bir çok alanda faaliyet gösteren, yabancı sermaye ortaklı Oyak Holding, Türkiye’ nin en büyük üç şirketinden biridir, birincisidir. Askeri Yargıtay’ ın ulusal yargı ergi içindeki konumu, askeri mali-muhasebenin Sayıştay’ ın denetimi dışında tutulması, Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye niteliğindeki siyaseti tasviye kararları, Andıç, Bilgi Destek Faaliyeti Eylem Planı “Lahika-1”, Genel Kurmay’ ın e-muhtıraları, askeri ihtilaller, yargılan(a)mayan darbeciler, hakimleri, savcıları korkutmak için bomba attıranlar, suçüstü yakalananları “iyi çocuklar” ile savunanlar, ifadesi alınamayan ve her çete soruşturmasında adı geçen emekli generaller, savcıları hukuku katlederek görevden aldırtan, anayasal bakımdan dokunulamayan imtiyazlı seçkinler, soylular, efendiler…… Paşakrasi aynı zamanda psikolojik baskıyı da toplumun sivil, siyasi ve kültürel yapısı üzerine uygulayarak sınıfsal yapısını güçlendirmiştir. Yapılan anketlerde, ordu kurumu üzerinden toplumsal güvenilirlik sırasının hep en üst sırasına kendini yerleştirerek varlığını hissettirmektedir. Avrupa aristokrasisi yerini demokrasiye bırakalı yıllar oldu. Bizde ise paşakrasi yerini demokrasiye bırakmaktan yana zorlanıyor. Gelişen dünya düzeni içinde varlığını sürdürme, sınıfının çıkarlarını koruma adına, kendine yeni mevziler ve taktikler geliştirmeye çalışıyor. Ahmet Argun: Eğitim-sen Ankara 2 Nolu Şube
(radikal gazetesinden alıntı)

KAPİTALİST DİNCİ BEDEVİ ZÜMRENİN YAŞAM TARZI!

'İslami kesim bu pislikleri nasıl taşıyor'
Eski Fazilet Partisi milletvekili Prof. Mehmet Bekaroğlu, Üzmez ve Akman’ı sert şekilde eleştirdiÜzmez’in pisliklerine dini ortak ederek terbiyesizliğin ötesinde bir şey yaptığını belirten Bekaroğlu, Akman için de şunları söyledi: "Her taşın altından Akman ve arkadaşları çıkıyor, tarikat onların, şirketler, holdingler, hisseler onların. Tartışılması gereken İslami kesimin bu pislikleri nasıl barındırmış ve buraya kadar taşımış olduğudur." ESKİ Fazilet Partisi Milletvekili, psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, son günlerde yaşanan Hüseyin Üzmez ve Zahid Akman olaylarıyla ilgili olarak İslami kesime sert eleştirilerde bulundu. Bekaroğlu, Üzmez’in dini değerleri, cinsel istismar suçuna kılıf yaptığını belirterek, "Yapmış olduğu pisliklere ve ahlaki düşkünlüğe, dini ve peygamberi de ortak ederek terbiyesizliğin ötesinde bir şey yapıyor" dedi. Vakit Gazetesi başta olmak üzere Üzmez’e sesini çıkarmayan kesimlerin olduğunu belirten Bekaroğlu, şunları söyledi:"Yeni Şafak’ın ’utan be adam’ manşetini atması mahallenin namusunu biraz kurtardı. Bu sadece bir Hüseyin Üzmez vakası ve sadece İslami kesimin bir problemi de değil. Hüseyin Üzmez gibi tipler artık her mahallede mevcut ve maalesef bu toplum bunları taşıyor. Çelişkiye bakın, adamı bütün televizyonlar reyting uğruna kapışıyor. Yani sadece Hüseyin Üzmez diplere inmiyor, çukurlara düşmüyor. Penis değil, beyin ve ahlak sorunuBir TV kanalında Müjde Ar ’Bunun penisini kesmek lazım’ diyor. Bu anlaşılır bir şey mi? Penis sorunu değil ki bu. Bu kalp, kafa ve beyin, ahlak, insanlık sorunu. Bunun beynini, kalbini de mi çıkarıp atacaksınız? Attığınız zaman sorun çözülecek mi? Ya bilmediklerimiz, ya polisin teknik takibine takılmayanlar, ya her kesimin kendi mahallesinde sakladıkları? Bu sadece basit bir ahlaksızlık değil ve sadece Hüseyin Üzmez’in mahallesinin sorunu değil. Bütün toplumu ilgilendiren ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Toplumun ar damarı çatladı, insani olan en temel şeyleri kaybediyoruz, insan fıtratı bozuldu. Bu sapıkları biz yaratıyoruzElbette tarihin her döneminde, her toplumda, her din mensubu arasında sapıklıklar, pedofili ve diğer sapmalar görülmüştür, görülmektedir. Bugün en önemli sorunlardan biri çocuk pornosudur. Ama bu şahit olduğumuz olay bireysel sapmanın çok ötesinde, neredeyse bütün bir medya, toplumun tamamı olayın içinde, kınayanlar bile teşhirin, gösterinin içinde yer alıyor. Televizyon kanallarının bu mide bulandıran adamın peşinde bu kadar koşmalarının başka ne anlamı olabilir? Adamı cezaevinden karısının alması ve birlikte kameralara sırıtmaları başka nasıl izah edilebilir? Kimse kusura bakmasın, böyle davranarak Hüseyin Üzmezleri biz yaratıp, biz besliyoruz.Bir taraftan çocuk istismarının yapıldığı bir ahlaksızlık diğer taraftan hayır kurumları kurarak vatandaşın duygularını istismar etmek. Şu Zahid Akman’a bakın, ismini bile şeyhinin ismi ile değiştirmiş. Yani istismara isminden başlamış. Hani siz tarikat ehliydiniz, dünya işlerinden elinizi eteğinizi çekmiştiniz. Ama bakıyorsunuz her taşın altından Zahid Akman ve arkadaşları çıkıyor. Tüm şirketleri onlar kurmuş, her türlü ortaklıkta onlar var. Adamlar doymuyor tarikat onların, şirketler, holdingler, hisseler onların. Yetmiyor, adam aynı zamanda gazeteci, televizyoncu, bu da yetmemiş, RTÜK Başkanı olmuş. Şu işe bakın bütün tarikat liderleri şirket kurdular, neredeyse holding oldular. Nerde görülmüş, tarihin hangi döneminde ’Karun’ olmuş tarikat şeyhi vardı? Din adamlarının, manevi önderlerin saraylarda, malikanelerde yaşamaları neyin işareti? Bunlar çürümenin emareleri, rezaletin ötesinde bu olup bitenler.İslami kesimde ses çıkmıyor kiElbette asıl tartışılması gereken İslami kesimin bu pislikleri nasıl barındırmış ve buraya kadar taşımış olduğudur. Üzmez olayının üzerinden ancak o kadar zaman geçtikten sonra Yeni Şafak ’Utan be adam’ başlığını atabildi. Bu namusu kurtarmaya yeter mi, bilemiyorum. Akman’a da başta Başbakan Erdoğan olmak üzere kimse dokunamadığı gibi İslami kesimde kimse sesini bile çıkarmıyor." (KANAL D)

8 Kasım 2008 Cumartesi

YEZİDİN DİNİ İLE MUHAMMEDİN DİNİ BİRBİRİNE KARIŞTI!

İslami Burjuva'nın yeni yaşam tarzı!

07 Kasım 2008 10:08Ekonomik yapıdaki bu değişiklik kendini yaşam tarzında da gösteriyor. Yatak odalarında üç metrelik palmiye ağaçları,en küçüğü 50 metrekarelik namaz odaları...
Yatak odalarında üç metrelik palmiye ağaçları, sedir yerine tavandan sarkan salıncaklar, en küçüğü 5O metrekarelik namaz odaları bulunan bu yeni kesim, kimi İslami çevrelerce de fazla gösteriş düşkünü oldukları gerekçesiyle eleştiriliyor. Aktüel dergisinden Ece Vahapoğlu "İslami Burjuva" diye tanımladığı kesimin evlerini tasarlayan, Vogue Interiprs'un sahibi 33 yaşındaki genç iç mimar Şafak Çak ile son dönemdeki İslami burjuvazinin eve dair zevklerini konuştu.İşte, yeni zenginlerin yaşamlarını şekillendiren Şafak Çak'ın yaşadıkları ve kendisinden talep edilen ilginç istekler... Müşteri profiliniz nedir? Bir değişim oldu mu bu profilde? Müşteri profilimiz çok geniş. Aslında dışarıdan B-A ve A+ gibi gözükse de, zevk sahibi olan ve ne istediğini bilen herkes müşterimiz. Daha önceleri müşterilerim doktorlar ve sanatçılardı. Halen müşterileri min yansını îslami burjuvalar, yarısını çok yenilikçi ve tam laik aileler oluşturuyor, işimi yapıyorum, insanların tercihleri ile ilgilenmiyorum. Son dört senedir müşteri tarzlarında değişiklik var diyebilirim. Şu andaki iktidara yakın, daha muhafazakâr ve bugüne kadar hayatlarım hiç bilmediğim ailelerden söz ediyorum.Bu yeni müşteri profilini anlatır mısınız?Eşlerinin başları kapalı, çocukları İstanbul'un en iyi okullarında hatta bazıları Dubai'deki Amerikan kolejlerinde okuyan, bugüne kadar Türkiye'de bir iddiası olmadığını sandığımız ancak içlerine girildiğinde dışarıda gördüğümüz insanlardan hiçbir farkı olmayan hatta kendini daha da hızlı geliştiren ve öğrenen yepyeni bir burjuva kesimi diyebiliriz. Dünyadaki son trendleri takip eden, moda ile yakından ilgili ve yeni olan her şeye açık.Neden sizi tercih ediyorlar? En başta, müşteriye verdiğimiz güven geliyor. Bu, hem hayallerinin evini yaratmada hem de sonrasında üçüncü şahıslara bu aileleri ve evleri afişe etmememizden kaynaklanan güven. Kimse bizim kime iş yaptığımızı, ne kadara yaptığımızı ve ailevi detayları bilemez. Bu dengeler öyle hassastır kî, bu kesim müşteriler kendileri hakkında konuşulmasını, özel hayatlarının afişe edilmesini hatta evlerine tasarlanan bir mobilyayı bile bir başkasının evinde görmeyi istemezler. Tüm objelerin onlara "özel" tasarlandığı ve imal edildiği konusunda tam güven isterler.Kaç senedir bu işi yapıyorsunuz?Sekiz senedir. Ondan önce babamın 45 senelik bir mobilya mağazası geçmişi var.İslami şartlara uygun olarak yaşamayı hedefleyen ailelerde ne gibi ilginç isteklerle karşılaşıyorsunuz?Bu kesimin istekleri normal müşterilerimizden çok da farklı değil. Hatta bu yeni burjuva dediğimiz gençler o kadar bilinçli ve o kadar ne istediklerini biliyorlar ki, bu öngörü ve beğenilerinde çok sık yurtdışına ve bilhassa Dubai gibi Asya ülkelerine sıklıkla seyahat etmelerinin büyük rolü var. Aslında birçok insanı şaşırtacak, hayrete düşürecek veya gıpta ile bakmalarım sağlayacak kadar iddialı ve marjinal fikirlerle geliyorlar. Ben onların isteklerini çok hızlı kavrayıp kâğıda dökebiliyorum.Müşterilerimizden gelen en ilginç isteklerin başında, yatak odasına koyduğumuz üç metrelik palmiyeler, sinema odalarında kullandığımız ve Suudi Arabistan'dan getirttiğimiz klimaya bağlanan otomatik gül suyu kokusu pompalayan havalandırma sistemi geliyor. Boğaz'da yaptığım evlerde genellikle odalardaki ve salondaki tüm ekranlara, çatıya koyduğumuz 360 derece dönebilen kameraları bağlıyoruz. Bu sayede evin herhangi bir odasından Boğazı canlı izleyebiliyorlar. Bu sistemin bir benzerini Pelİcan Hill'de tasarımına başladığımız bir villaya yapacağız buradakinin tek farkı, Boğaz'ı internet üzerinden webcam sağlayıcıları ile alırken, Kabe ve etrafını da uydudan canlı olarak 24 saat izleyebilecekler. Yeni zenginler gösterişe meraklıdırer halde? Yaptığım evlerden birini görmüş bir aile benden randevu isteyip görüşmeye geldi. Adamın ilk sözü, "Şafak Bey bana öyle bir ev yapın ki bende 30 milyon dolar var zannetsinler", inanın başımdan aşağı kaynar sular aktı. Bu kesim, parayı har vurup harman savurmak yerine mantıklı harcamayı ancak kalitenin en üst seviyesini talep eder. Buna yüzde 10'Iuk bir kesimi dahil edemem. Örneğin, normal bir ev fiyatı verdiğim birkaç ailenin, "düşük fiyat verdi" diye gelmediklerini biliyorum. "En pahalı en iyidir" düşüncesinde olan insanlar da var.Dini görevlerini / alışkanlıklarını yerine getirmek için özel istekler var mı?İlginç isteklerden biri de, namaz ve sohbet odaları. Hayalimde hep modern bir cami dekore etmek vardır. Bunu şu an Zeynep Fadıllıoğlu başarı ile gerçekleştiriyor. Ben ise, bu hayalimi şu an ancak bu kesimin evlerine namaz odaları, ufak mescit veya sohbet odaları yaparak gerçekleştiriyorum. Bunlar kafanızda kurduğunuz o sedirlerin olduğu namaz odası şeklinden çok uzakta tasarımlar.Fark nedir?400-500 metrekarelik evlerden bahsediyoruz namaza odalarının en ufağı 50 metrekare. Namaz odasının ritüelleri, halı, sedir ve rahle, çok daha fütüristik Sedir yerine tavana ahşap kalasla bağlı, üzerine mor kapitone kumaş kaplı salıncak mesela. Amaç sallanmak değil tabii, yerden kazanmak, ibadet edilen ve "Allah'ın huzuruna çıkılan yer, evin en özel mekânı olmalıdır" mantığı ile insanın kendini en huzurlu hissettiği mekânları yaratıyorum. Bunun bir benzerini Musevi olan olan bir müşterime yoga odasında uyguladım.Hanımlarla nasıl muhatap oluyorsunuz?Bu konuda ritüelleri çok iyi öğrendim. Bu konuda en büyük iş, benimle beraber çalışan ablam Başak'a düşüyor. O türbanlı müşterilerimizle öylesine içli dışlı ki hemen hemen tüm davetlerine katılıp, bir ev projesinde başından sonuna kadar onlarla yaşıyor. Kendi aralarındaki davetlerde sosyete dergilerinde bile göremeyeceğimiz elbiselerle şıklık yarışı içinde olduklarını ve herkesten daha çok modayı takip edip trendlere uyum sağladıklarını biliyorum. Beyleri ile ben muhatap oluyorum.En radikal müşteriniz kimdi?En radikal müşteri toplantımız, kara çarşaflı bir aile ile, kendi evlerinde, evin üst katında evin beyi ve erkek çocuklarla benim, alt katında evin hanımı ve kız çocukları ile ablam ve bizim iç mimar kızlarımızın yaptığı görüşme idi. O ev bitene kadar evin hanımım ve kızlarını hiç görmedim. 10 kat fazla para harcıyorlar Ne kadar para harcıyorlar?Bu soruya cevap vermek çok zor çünkü bütçeler aile yapısına göre değişiyor. Kimi aileye 100 bin dolar çok gelirken, kimisine l milyon dolar az geliyor. Geniş bir skala. Şöyle bir kıyaslama yapabilirim yeni yetişen türbanlı burjuva gençliği, başı açık yeni evlenen genç bir çifte göre en az 10 kat fazlasını harcıyor. Bu gençlik, Anadolu kaplanları dediğimiz ailelerin çocukları. Hepsi yurtdışında iyi üniversitelerde okumuş, vizyonu olan gençler. Aile şirketlerinde aktif rol oynayıp, kazandıkları parayı hayallerinin evinde oturmak için harcamaktan çekinmezler.Ödeme şeklî nasıl oluyor?Bugüne kadar ödeme konusunda bir tek aile dışında hiç problem yaşamadım o ailede de eşler arasında sorun vardı. Yüzde 90 nakit ödeme yaparlar. Çek ve senet kullanmazlar. Genelde anlaştığımız vadelerde nakit ödeme yaparlar. Bu kadar nakiti olan insanlar evlerinde kasa da yaptırıyordur değil mi?Hepsi kasa yaptırır. Sac ve çelikten büyük kasalar.İslami burjuvazi dünyada da yükselişte"îslami kesimde bir modernleşme yaşanıyor" diyebilir miyiz?Kesinlikle. Artık dünyada bile bu kesim bir yükseliş ve kabul görme trendinde. Dubai'nin başarılı olma sebeplerinin başında bu iki kesimin huzur içinde yaşayabilmesi gelir. Günümüzde ABD, Avrupa ve Asya'da kriz derinleşirken Araplar bunu hafif çiziklerle atlatıyor ve izlemekle yetiniyorlar. Tüm tasarım dahîleri önce Arapları memnun etmek İçin emek sarf ediyorlar. Bu tekstilde de, mobilyada da böyle. Dubai'deki 7 yıldızlı otelleri yapan mimarların yüzde 90'ı İtalyan'dır. Hatta Burj Al Arab'a denizden baktığınızda, karşınızdaki manzara kocaman bir haç şeklidir ve yıllardır bu konu tartışılır. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da Islami burjuvaziyi yok saymak imkânsız.İslam dini şatafatı önermez bu kesimde nasıl bir ikilem yaşanıyor?Önermez doğru, ancak helal yoldan kazanılan parayı kendi evine harcamayı bir israf olarak görmüyorlar. Çünkü zaten çevrelerine yeterince yardım yapan insanlar. Genç îslami burjuvalar bu konuda daha şatafat severken, orta yaş ve daha yaşlılar mütevazı davranıyorlar.Müşteri başka müşteri getiriyor mu?Sistemimiz bunun üzerine kurulu. Müşterilerimiz, evlerinde sahip oldukları hayallerinin mekânını çevresi ile paylaşmaktan çok zevk alan İnsanlar. Biz bir evi teslim ederken, o müşterimizin en yakın dostlarının bulunduğu sade ama şık bir davet verip, evin anahtarım müşterimize bu şekilde teslim ederiz. Bunu genellikle bütün evi A'dan Z'ye değiştirdiğimizde yapıyoruz. Her bitirdiğimiz ev, bizim vitrinimiz. Evi teslim ettiğimiz ilk hafta, müşterimizin tüm akraba, arkadaş ve eş dostları ile yaptığımız tanışma toplantıları ile geçer. İlginç bir anınız var mı?Florya'da giriş katı üzerinde bulunan bir daireyi bitirirken, arabası ile geçen türbanlı bîr bayan, merak edip eve kadar çıkarak, çalışan ustalardan telefonuma ulaşmış. Randevu alarak ertesi gün yanında bir başka hanımla ofise geldi. "Biz de Florya'daki evimizi yaptırmak İstiyoruz, harika işler çıkartmışsınız" dedi. Ben de "Teşekkürler, sadece o gördüğünüz evi değil, bu ailenin Silivri'de ünlü bir sitedeki villalarını da yaptım" dedim. "O projenizi de görebilir miyiz?" diye sordu. Gösterdim. En fazla 25 yaşlarındaki bu hanım, altında Porsche Cayenne, elinde Swarovski taşlı Vertu telefonla İdi. Dört gün sonra randevusuz geldiler. Masama iki adet anahtar koydular. "Pazar günü bu siteden, kardeşim ile bize ikiz villa aldık, işte anahtarları, umarım bu yaz ayına yetiştirebilirsiniz" dediğinde aylardan nisandı. Tanesi 450 bin Euro olan bu villalardan iki gün içinde karar verip satın almak, oldukça hızlı, ne istediğini bilen ve kendine güvenli bir hareketti.İslami burjuva kesiminde son trendler neler?Mobilyacılarda, dekorasyon dergilerinde ve TV'de gördüğümüz trendler gerçeği yansıtmıyor. Gerçek trendler, Asya'da Dubai'den, Avrupa'da italya'dan ve Amerika'dan çıkan yükse len değerler. Şu an çok popüler gözükenler, tüm mobilyacıların vitrinlerini süsleyen abanoz ağacı kaplaması ve her şeye hatta bir projemde WC taşma bile yaptığım Swarovski taş. Ama bu devrin sonu geldi. Yükselen trend, siyah-beyazın yerine biraz daha sıcak renkler. Önümüzdeki yaz kırmızı-siyah, mor-siyah, fuşya-siyah bütünlüğü hem modada hem dekorasyonda çok fazla yer alacak.Daha çok hangi semtlerdeki evlerde çalışıyorsunuz?En fazla Florya, Yeşilköy ve Alkent 2000'de projem oldu ancak iki senedir bunlara Ataköy Konakları, Levent Loft. tstinye Park, Sapphire ve Pelican Hill eklendi. Şu an genç îslami burjuvasında şiddetle residence'lara ilgi var. Öyle ki, şu an Fulya, Istinye ve Şişli'deki satılık residence'larda metrekare fiyatları 3-4 bin dolar iken Kiler grubunun yaptığı Sapphire Residences, metrekaresi 8 bin-12 bin dolar arasında alıcı buluyor. Bu genç kesim tüm dünyada bilhassa Dubai'de yapılmış residence'ları görerek ve özenerek İstanbul'da aynı şekilde bir yaşam alanı yaratmak istiyor.Sizin hayat tarzınızdan çok farklı yaşamları nasıl dizayn ediyorsunuz?Bu röportajı okuyanlar beni belli bir tarikata veya mezhebe mensup sanabilirler ama hiçbir yerle bağlantım yok. Müslüman'ım, cuma namazı ve bayram namazına giderim, Allah inancım sonsuzdur, bir o kadar da Atatürkçü ve laikim. Sadece hayalgücüm çok yüksek. Karşımdaki bana ne istediğini anlatmaya başladığı an onun hayalindeki evi zihnimde yaratabiliyorum.
Aktüel (alıntı)